|
|
OCAK 2006
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Edebiyat ile Hukuk Davası – Tahir Abacı |
Sayfa:4 |
Şair ve yazarların hukukla ilişkisi sadece ‘konu’ ya da ‘tema’ düzlemiyle sınırlı değil kuşkusuz; onlar aynı zamanda ‘aydın’ olmanın gereği doğrultusunda, pek çok kez ‘duruş’larıyla, tavır alışlarıyla hukuki sonuçlar doğuran ya da hukuki işlemler üzerinde etkili olan etkinliklerde bulundular. |
|
|
Hukuk ve Edebiyatın Yakınlığı/Uzaklığı – Behçet Çelik |
Sayfa:8 |
Edebiyatçı hiçbir zaman “Toplumsal hayat şöyle düzenlenmeli, hukuk normları bu biçimde oluşturulmalı,” demeyecektir. Ama edebi yapıtlar nelerin insanı insanlıktan çıkardığını görmek isteyenlere her zaman kılavuz olacaktır. |
|
|
Hukuk ve Edebiyat – Hüseyin Öntaş |
Sayfa:11 |
Günümüzde “Hukuk ve Edebiyat” çalışmalarının başlangıç noktası olarak Yargıç Wigmore ve Yargıç Cardozo’nun çalışmaları kabul edilmektedir. Fakat bu çalışmaların başlangıç tarihi olarak 1907 senesinin gösterilmesi, büyük olasılıkla Mme de Stael’in 1801 tarihli, Türkçeye MEB Yayınları tarafından kazandırılan Edebiyata Dair adlı yapıtına karşı yapılan bir haksızlığın kanıtıdır. |
|
|
Hukuk Edebiyatın İçinde mi, Üstünde mi? – Sabri Kuşkonmaz |
Sayfa:14 |
Edebiyatta kriminal konular, okura ulaşma açısından bir adım önde başlamak anlamına geliyor her şeyden önce. Edebiyatta olsun, sinemada olsun, metinlerin olay örgüsünde çatışkının olması, alımlamanın önkoşulu gibidir. Hukuksal konularda ise bu çatışkı/çatışma bir önveri olarak zaten vardır. Bu nedenle, edebiyatçıların hukuksal alana ilgi göstermeleri, anlatım ve metin kurma, olay örgüsü kolaylığı, olay örgüsü renkliliği vb. konularında son derece çekici sonuçlar vermektedir. |
|
|
Edebiyat ile Hukuk Üvey Kardeş Sayılabilir mi? – Teoman Ergül |
Sayfa:16 |
Bilindiği gibi, “edebiyat”, “edep” kelimesinden Şinasi tarafından üretilmiştir. “Edep” kelimesinin “ahlak” anlamı da vardır. Hukukun da “ahlak” ile dolaylı bir bağı bulunmaktadır. Bu bağ, edebiyat ile hukuk arasında bir yakınlık da düşündürebilir. |
|
|
Kafka’nın “Dava”sı – Figen Özdemir |
Sayfa:17 |
Dava, dünya edebiyatında hukuku, yargı süreçlerini konu alan sayılı örneklerden biri, hatta ilk elde anımsanması gereken örnek. |
|
|
Yarasa (Şiir) – Erdoğan Alkan |
Sayfa:19 |
|
|
|
Nedim Gürsel ile Söyleşi – Zeynep Aliye |
Sayfa:20 |
Önceleri bir özlemin adıydı İstanbul, sonra yazınsal bir izleğe dönüştü. Ama bu kentin tarih ve coğrafyasını gerçek anlamda kavrayıp dile getirebilmem için Boğazkesen’i yazmam gerekiyormuş. |
|
|
Nedim Gürsel’in “Bir Avuç Dünyası”yla “Dünya Cennetleri”ne Yolculuk – Tanju İnal |
Sayfa:23 |
Bir Avuç Dünya kitabında gezi dünyasını bir hayli küçültmüş Gürsel. Her gittiği kente her şeyden önce kendi geçmişini taşıyor. Nasıl bir geçmiş? Kitaplardan edindiği bilgilerle, okuduğu şiirlerle, elindeki “edebiyat haritası”nın yönlendirdiği bir geçmiş ve bilgi birikimi. Gerçekten önemli bir yolculuk kılavuzu gibi yazarlardan, şairlerden anımsananlar... |
|
|
Bir Bavulun Üstünde Geçen On İki Yıl (Şiir) – Ömer Erdem |
Sayfa:26 |
|
|
|
Nedim Gürsel’in “Resimli Dünya”sı – J. M. Pozuelo Yvancos |
Sayfa:27 |
Bu roman aslında, Venedik ruhunun mükemmel bir portesi. Gürsel, en baştan itibaren Venedik’in bir turist şehri değil, sanatında uzman birinin şehri olmasını istiyor. Çünkü Venedik neyse odur, çünkü Tarih’tir, çünkü Sanat’tır, yozlaşmadır. Hep böyle olmuştur. Romanın, neredeyse hiç bilmediğimiz köşelerde, ünlü Rialto ve San Marcos’un ötesinde, başka sokaklarda, başka meydanlardaki dolanmaları ve üzerinde yorumlar yapılan bir dizi resim, hiçbir okuyucuyu hayal kırıklığına uğratmayacaktır. |
|
|
Kel Korku (Şiir) – Hüseyin Peker |
Sayfa:29 |
|
|
|
Demirspor Lokali’nde Aşk (Öykü) – Tarık Dursun K. |
Sayfa:30 |
Derler ki, sevinçler ve mutluluklar bir tangonun çalınıp söylenmesindeki süre kadardır. |
|
|
Orhan Pamuk’ta Çoksesli Romana Giriş: Beyaz Kale – A. Alper |
Sayfa:32 |
Hoca ve İtalyan kahramanımız sık sık yarı çıplak bir durumda aynanın karşısına geçerler; Hoca’nın bunalımları için bir kimlik tanımlama, arayış yeri gibidir ayna. Aynı zamanda göstergenin çift uçlu karakterini, bir kimliğin, bir söylemin ancak bir diğer kimlik ya da söylem karşısında kendisini gerçeğe yakın olarak algılayabileceğini gösteren bir metafordur... |
|
|
Kemal (Şiir) – küçük İskender |
Sayfa:36 |
|
|
|
Yaşamak Bir Şiirdi Belki – Sevinç Çokum |
Sayfa:38 |
Deniz kokusu... Canım Yalova... Yaşlandıkça o bağlılıklar sıkılaşıyor; her an yeni bir ölüm haberi mi? Ölmeye yakın, sevgiler mi çoğalıyor? Dünyadan ayrılma korkusu kiminde azalıyor yaşlandıkça; hayatı yeniden, bu kez bilinçle sürdürmenin getirdiği barışçıl dünyada, yanlışları eksikleri düzeltme tutkusu mu bu? |
|
|
Gündüzün Başlangıcı (Şiir) – Salih Bolat |
Sayfa:40 |
|
|
|
“Yarışır Gibi Şiirler Yazdığımız Günlerden” – Abdülkadir Budak |
Sayfa:41 |
Ozanca dergisi, o yılların Kayseri’sinde yaşayan şairlerin bir araya gelmek konusunda attıkları ilk ciddi adımdı. Derginin kurucusu olarak Çağlıkasap, Kutluer ve Budak’ı buluşturuyordu en azından. Asıl büyük buluşma daha sonra çıkaracağımız Hakimiyet Sanat dergisinde gerçekleşecekti. F. Yalçın, B. Aykın, A. Ada, A. Gülsoy da katılacaktı aramıza, daha bir çoğalacak, daha etkili olabilecektik. |
|
|
İki Yol (Şiir) – Bâki Ayhan T. |
Sayfa:44 |
|
|
|
Adalet Ağaoğlu ve “Dar Zamanlar Üçlemesi”nden “Damla Damla”ya – Çiğdem Ülker |
Sayfa:45 |
Ağaoğlu, Damla Damla’nın ilk sayfasına sevdiği bir yazarın, Elias Canetti’nin bu karamsar cümlesi ile başlasa da, güncedeki hayat, akıp gitmektedir, ve biz arka planda adım adım Ölmeye Yatmak’ın oluştuğunu bilerek okuruz günceyi. |
|
|
Afro Güzeldir – Müge İplikçi |
Sayfa:48 |
Michael Cunninham’ın siyah beyaz fotoğraflarından, George Alexander’ın fotoğrafları çekilen kadınlarla yaptığı söyleşilerden oluşmuş canlı, muhteşem bir çalışma var karşımızda. 20’lerinden 60’lı yaşlara kadar bir dizi Afro-Amerikalı kadın, saçlarının kendilerine çizdiği haritada ilerlerken yaşam öykülerindeki ara yollardan ana yollara kavuşan anlarını, öykülerinin baharatını oluşturan nedenleri ve çıkarsamaları anlatıyor. |
|
|
Kumar – Ahmet Önel |
Sayfa:50 |
Yayıncısı Dostoyevski’nin kendisine uzattığı yeni dosyayı büyük bir heyecanla eline alıyor, kapağına bakıyor ve şaşkınlıkla mırıldanıyor: “Ama üstat, siz adı Biri olan bir romanı daha önceden de yazmıştınız!” “Öyle mi?” diyor Dostoyevski. Gülümsüyor. Masadaki kalemi alıyor. Sakin bir biçimde, majüskül harflerle ilk sayfaya yazılmış olan Biri sözcüğünü karalıyor ve hemen altına Öteki yazıyor. |
|
|
Beşinci Yol (Şiir) – Deniz Durukan |
Sayfa:51 |
|
|
|
“Yılanı Öldürseler”de Bir Gerilim Öğesi Olarak “Suskunluk” – Burcu Şafak |
Sayfa:52 |
Yılanı Öldürseler’de, öç almak için köylünün ve akrabalarının Hasan’a sürekli baskısı ve bu isteğin ardından gelen suskunluk, laytmotif olarak kullanılmış; durgunluğun tekrar edilmesiyle anlatıda gerilim yaratılmıştır. Hasan, Esme, Abbas ve köy halkının dönem dönem yinelenen sessiz tepkileri, arkadan gelecek kötü bir olayın habercisidir. |
|
|
Tayoluş (Şiir) – Mahmut Temizyürek |
Sayfa:55 |
|
|
|
Hangi Taşra? – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:56 |
Taşradan insan manzaralarında iki özellik aranmalı: O topraklarda doğanlar anıların gölgesinde yaşadıkları için taşraya uyum sağlamakta güçlük çekmezler. Görev gereği oralara gönderilen bir kent insanı, yabancılıktan kolay kurtulamaz. Bunun tersi de olur: Kitapların aydınlığında çoğalan yöre insanı için taşra dar gelir. Büyük kentin uğultusundan usanan insan taşranın yalnızlığına sığınmak ister. |
|
|
Ekonomiyi Etkileyen Enflasyon, Ekseriyetle Emekçileri Eziyor – Lütfi Kaleli |
Sayfa:59 |
Elkızı Emel’le eloğlu Eşref, elisıkı Ekin’in ezimevinde elementleri eleyerek; elektrik enerjisinin evliyası ekselans Edison’un elektronik eltoplarını esnetip elastikileştirirlerken; Ereğlili Erinç, engellileri ekzersizlerle emeklettiriyor; eliaçık eczacı Edip, eczanesinde enkaza enfarktüslülere, egzamalılara, elhasıl epidemi emziklilerine eksiksiz erişiyordu… |
|
|
Eski Bir Uykuda (Şiir) – Adil İzci |
Sayfa:60 |
|
|
|
Eleştiri Tarihinden: Pierre V. Zima – Mehmet Rifat |
Sayfa:61 |
Goldmann estetiğinin, yaşlı Lukács’ın kuramcı ve klasik anlayıştaki estetiğiyle hiçbir ilgisi yoktur gibi beylik bir düşünce, Goldmann tarafından benimsenmiş ve geliştirilmiş olan Hegelci ve Lukácsçı bütünlük kategorisinin modernist estetikle ve öncü sanat deneyimleriyle bağdaştırılamayacağı olgusunu bize unutturmamalıdır. |
|
|
“New York Üçlemesi”ne İki Ayrı Bakış – Halûk Sunat |
Sayfa:64 |
“New York Üçlemesi”nin ilk kitabı, Cam Kent’tir. Hikâyenin esas adamı Quinn’e, bir gün, gecenin ilerleyen saatlerinde bir telefon gelir. Telefon yanlış düşmüştür; aranan, bir dedektiflik bürosundan Paul Auster’dır. Dedektiflik bürosundandır deyu aranan Paul Auster’ın yerine, yazar/ımız Paul Auster, telefonu, polisiye roman yazarı Quinn’e düşürmüştür. |
|
|
Şiirin En Büyük Şöleni (Şiir) – Ali Asker Barut |
Sayfa:70 |
|
|
|
Hangi Tolstoy? – Deniz Özbeyli |
Sayfa:71 |
Saklanan kitapları savıyla gizemli ve farklı bir Tolstoy havası yaratılıyor şu günlerde. Aslında, gizemli yerine belki de “çarpıtılan” Tolstoy demek daha doğru olabilir. Bu dâhi ve namuslu yazarın kitaplarını severek, düşünerek, çevremdekilere anlatarak okumanın karşılığında Tolstoy’u savunmadan, onun doğru ve nizami bir terazide tartılması için çaba göstermeden içim rahat etmeyecektir açıkçası. Bu tür durumlara seyirci kalarak okuyucu-yazar namusumu kirletmek istemezdim doğrusu. |
|
|
Şiirler – Klavs Bondebjerg |
Sayfa:73 |
Danimarkalı şair ve yazar 1953-2004 yılları arasında yaşadı. Altı şiir kitabı, bir gezi ve bir de şiirli deneme kitabı var. İlk kitabı Kargaşalık 1982 yılında yayımlandı. Dünyanın çok sayıda ülkesini gezerek ‘bir dünya vatadandaşı’ gibi yaşadı. ‘Seyahat etmek yaşamaktır’ anlayışıyla Afrika ve Ordoğu’ya yaptığı sayısız gezilerin izlenimlerini 1998 yılında kitaplaştırdı. Kemal Özer ve Hüseyin Duygu’nun Bondebjerg’den Türkçeleştirdiği şiirleri sunuyoruz. |
|
|
Çağdaş Japon Edebiyatı ve Haruki Murakami – Hande Öğüt |
Sayfa:74 |
Tarihi, ölümün yüceliği ve ölüm anındaki ruhani hazzın ahengi üzerine kurulu Japon geleneğinden gelme Haruki Murakami de 1980’lerdeki eserleriyle modern Japon edebiyatını başlatan Işikava Jun’u takip eden Kazuo İşiguro, Hitonari Tsuci, Natsuki İkezava ile birlikte uluslararası kabul gören Japon erkek romancılar arasında bir numara... |
|
|
Bebek (Şiir) – M. Zeki Gezici |
Sayfa:80 |
|
|
|
Yeni İmzalar – Enver Ercan |
Sayfa:81 |
Bu sayımızın “yeni imzalar”ı öyküde Bülent Bingöl ve Rifat Suna; şiirde Ömer Üner ve Çağdaş Çataltaş. |
|
|
Edebiyat Komiseri – Klinik Krimonolog M. Alpay Cezzar |
Sayfa:86 |
Eskilerin ‘tesadüfi sondaj’ dediği, bir tür örnekleme yöntemi olan anketlerde denek sayısı arttıkça standart sapma, hata azalır. Bu bilimsel bir sonuçtur; ama edebiyatın ankete, sorgulamaya, soruşturmaya gelir yanı olmamalı ki, sonuçlar vahim denilecek ölçüde sapmıştı. Hele yılın olayları ve tartışmaları, bırakın istatiksel nesnel veri sunmayı, kendileri edebiyat tartışması açacak, olay olacak kadar özneldi. |
|
|
|
|
OCAK 2006 - KİTAP EKİ
Yekta Kopan ile Söyleşi (“Kara Kedinin Gölgesi”) ERDEM ÖZTOP
Ayan Beyan (Sadık Yalsızucanlar) KEMAL AKSUNGUR
Abdülkadir Budak ile Söyleşi (“Ev Zamanı”) HAYRİYE ERSÖZ
Hikâyecinin Kaderi (Sait Faik) NESLİHAN GÜREL
Murat Gülsoy ile Söyleşi (“Sevgilinin Geciken Ölümü”) GÜLCE BAŞER
Halid Ziya Uşaklıgil Bütün Eserleri HÜLYA ASLAN
Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde (Gül İrepoğlu) ALİŞAN ÖZDEMİR
Atilla Birkiye ile Söyleşi (“Aşk İntiharın Peşinde”) MELİKE AYDIN
Kör Hattat (Nuri Demirci) GÜLTEKİN EMRE
Altay Öktem ile Söyleşi (“Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak”) BURCU I. YAYALAR
Ayna Yorgunluğu (Betül Dünder) ŞÜKRÜ SEVER
Semra Topal ile Söyleşi (“Gece Gülüşü”) CEREN ÜNLÜ
Rabelais ve Dünyası (Mihail Bahtin) MELTEM GÜRLE
Şiir Taşı MUSTAFA KÖZ
Hüseyin Öztürk ile Söyleşi GÜLCE BAŞER
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT
|
|
|
|
|
|