|
|
EKİM 2005
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Edebiyat ve Psikiyatri – Figen Özdemir |
Sayfa:3 |
Yaratıcı yazar, hepimizin rüyalarda çıktığı yolculuğa gündüz de çıkar ve gündüz çıkılan yolculuk, rüyalardan farklı olarak, bilincin garantili denetimi altındadır. Varlık dergisinin bu ayki dosyasında, edebiyat ve psikiyatri arasındaki ilişkiyi şair ve yazarlarlarla, ayrıca yolu edebiyatla da kesişmiş olan meslekten psikiyatristlerle inceliyoruz. |
|
|
Deli Gömleği ile Edebiyat – Tahir Abacı |
Sayfa:5 |
Edebiyatın bütün bilim dallarıyla ve üstyapı kurumlarıyla ilişkisi ballıböreklidir. Biri hariç: Psikiyatri. O, hemen esere ve yazara şu meşhur yatağını gösterir: “Uzanın!” |
|
|
Psikiyatri Yazara Nasıl Bakıyor? – Levent Mete |
Sayfa:9 |
Psikiyatrinin, yazara ve genel olarak sanatçıya yaklaşımı toplumunkinden pek farklı değil. Halk sanatçıyı en ileri biçimiyle ‘çılgın dahi’ olarak tanımlamaya yatkındır. Ya da en azından böyle tanımlamalar ilgi çeker ve onay görür. Sanatçının eksantrik davranışları toplum tarafından hoş görülür. |
|
|
Psikanaliz ve Edebiyat – Talat Parman |
Sayfa:11 |
Tarihsel bir hatırlatma yapmak gerekirse, psikanaliz ve edebiyat Freud’un kişiliğinde XX. yüzyıl başında karşılaştılar. Bu karşılaşmanın ne denli verimli sonuçlar doğurduğunu biliyoruz bugün. Çünkü bu dönem, edebiyatın da kendi ilkelerini gözden geçirdiği, kendini sorguladığı bir dönemdir. Psikanalizin katkılarından insan yaratıcılığının tüm alanları gibi edebiyat da, kendi payına düşeni almıştır. |
|
|
Soruşturma: Kaan Arslanoğlu, Mehmet Can Doğan, Yücel Kayıran, Kemal Sayar, Haluk Sunat, Ömer Türkeş şu sorulara yanıt verdiler: |
Sayfa:13 |
1) Sizce edebiyat ve psikiyatri arasındaki ‘akrabalık derecesi’ nedir? Psikiyatri ve genel olarak psikolojik öğeler edebiyata bir ‘tematik’ düzlem olarak mı yansır, bir ‘nesne’ olarak mı, konu devşirilecek bir alan olarak mı, bir ‘gereç’ olarak mı? Edebiyat eserlerinin de, daha Freud’la başlayarak psikiyatrinin ‘nesnesi’ olması, sanatsal anlatımın ötesinde ‘terapik’ sonuçları da olan bir ‘boşalım’ gibi de değerlendirilmesi, sizce edebiyata da bir katkı sağlamış mıdır, yoksa salt psikiyatri alanı içinde sayılması gereken, sınırlı bir ‘mesleki etkinlik’ midir? 2) Edebiyatın hangi türünün psikiyatriyle daha çok kesiştiğini düşünüyorsunuz? “Ruh hali”ni çoğu kez bir ‘kurmaca’ olarak canlandıran hikâye ve roman mı, söyleyen öznenin ‘duygu-durum’unu daha çok öne çıkaran şiir mi? 3) Sizce edebiyat eleştirisi ‘ruhbilimsel’ bir boyut da içermeli midir? |
|
|
Gün Taşıyor Ufkumuzdan (Şiir) Ahmet Özer |
Sayfa:20 |
|
|
|
Yazıdan Yoruma – Feridun Andaç |
Sayfa:22 |
Aslı Erdoğan’ın Hayatın Sessizliğinde adlı kitabındaki “şiirsel düzyazı” dediği metinlerin açılışlarına baktığımızda, metinlerarası gezinen yazarın içsel yolculuklarının düşsel imgeleriyle yüzleşiriz. Birinden diğerine geçişlerde bağıtlayıcı yan yoktur. Ama anlatıcının yazıda yaşamak, oradan hayatı anlamak sanrısının yansılarını buluruz yer yer. |
|
|
Kör (Şiir) – Mustafa Ziyalan |
Sayfa:23 |
|
|
|
Aslı Erdoğan ile Söyleşi – Feridun Andaç |
Sayfa:24 |
Koca bir dünyayı yitirmem gerekli kendi öyküme başlayabilmek için, aşksa bu yitirişin adlarından biri. |
|
|
Göçebe Zamanın Yazarı: Aslı Erdoğan – Hande Öğüt |
Sayfa:29 |
Temasını her daim zamanla besleyen ve kadim zamandan modern çağa zaman kavramını din, kutsiyet, mit, gnostisizm ve hız üzerinden sorgulayan Aslı Erdoğan’ın “iki ile bir”lik kuralını her daim bozup biteviye başlama yerine getirmesi, yeniden başlamak için koca bir dünyayı yitirmekte beis görmeyişi “öteki” ile “ben”i birbirine tümleme arzusundan mülhem. |
|
|
Uğultu (Şiir) – Hüseyin Atabaş |
Sayfa:33 |
|
|
|
Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? (Öykü) – Ahmet Ümit |
Sayfa:34 |
Davulcu Davut’un Kuzguncuk’taki Ayios Panteleymon Kilisesi’nin kapısında sabah namazı için camiye gidenler tarafından bulunmuştu. Zavallı adam, sırtı kilisenin nakışlı kapısına dayalı, göğsü saçma yaralarıyla delik deşik, öylece yatıyordu. Ramazanda davul çalan birinin öldürülerek kilisenin kapısına bırakılması manidardı. Sıradan cinayetleri değil, karmaşık entrikaları çağrıştırıyordu insana. Sakinlerinin dostça yaşadığı bu şirin semtte birileri din ayrımını körüklemek mi istiyordu? Yoksa işin içinde başka hesaplar mı vardı? |
|
|
Kızım Doğru Söylüyor (Şiir) – Hüseyin Peker |
Sayfa:37 |
|
|
|
“Düş Kırgınları” ve Türk Romanında Trajik Bir Kahraman – Çiğdem Ülker |
Sayfa:38 |
Mehmet Eroğlu, Kuzey Erkil’in kimliğinde, Türk romanına trajik bir kahraman sunuyor. Eroğlu’nun son romanı Düş Kırgınları’nın başkişisi Kuzey Erkil, varlığının sınırlarını arayan ve ulaştığı sınırları genişletmeye çalışan bir karakter. |
|
|
Rüzgarı Arkasına Alan Bir Roman: “Şu Çılgın Türkler” – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:44 |
Turgut Özakman’ı okurken herhangi bir çocukla herhangi bir kadın da o savaş serüveninde yer alma coşkusuna kaptırır kendini. Yaşamanın içinde nice savaşlara sürüklenirken yeni güçlerle donandığımıza inanıyorsak, Şu Çılgın Türkler’den geçen etkinin dalga dalga içimize yayılmasındandır. |
|
|
Cemal Süreya; “Kişilikli Bir Şair” – Metin Celal |
Sayfa:45 |
Bir ayağı Batı’da, bir ayağı Doğu’da olan bir şair, bir anlamda Türkiye’nin hali gibi. Türkiye’de olan, Türkiye’yi tanımlayan her şey var onun şiirinde. Biriktirir, damıtır ve “kişilikli bir şairin” kendine has söyleyişiyle belleklerimize kazır şiirini. |
|
|
Sözcüklerin Kökeni – Mehmet Serdar |
Sayfa:49 |
Sanki insanların konuştukları dili belirleyen, onların belirli sözcükleri kullanmasını sağlayan bir araç varmış da; iki karşıt grup, bu aracı elde etmek için kıyasıya savaşıyormuş gibi bir izlenim var. Yalnızca çatışmayı izleyenlerde değil, doğrudan bu savaşı verenlerde de. Bütün olarak bir dilin yasaklandığı görülmedik şey değil; ama aynı dilin içinde sözcük sözcük yasak uygulamak olanaklı mı? Değil elbette. O zaman sorun ne? |
|
|
Şiirler (Şiir) – Türkan Yeşilyurt |
Sayfa:53 |
|
|
|
Eleştiri Tarihinden – Mehmet Rifat |
Sayfa:54 |
Curtius estetikçi bir eleştirmendir; onun için geçmiş diye bir şey yoktur; bu nedenle eski yazarlardan, eski dönemlerden çağımızın yazınlarına geçebilir. Avrupa yazınını bir bütün olarak görmesi de bu bakış açısından kaynaklanır. |
|
|
Kendini Arayan Bir Yazarın Postmodern Bir Öyküsü – Pelin Aslan |
Sayfa:60 |
Gölgesizler, kentte içinde ruhu sıkılan bir adam, keçi sakallı bir adam, zindan karası tespih çeken başka bir adam, anlatıcı-yazar, berber ve çırağının olduğu berber dükkânında başlar ve biz daha romanın başında bir oyunun içine çekildiğimizi anlarız. |
|
|
Suyu Harlayan İsmariç (Şiir) – Osman Olmuş |
Sayfa:67 |
|
|
|
“Şimşek” mi, Yoksa “Gönül Bir Yeldeğirmenidir” mi? – Deniz Özbeyli |
Sayfa:68 |
Okuyucu Şimşek ya da Gönül Bir Yel Değirmenidir’deki bakış açılarından herhangi birini tercih etmekle sınırlanamaz kuşkusuz. Ama iki kutup da hem edebiyat dünyasında, hem de gerçek hayatta insanoğlunun zihninin bir köşesinde göz kırpıp durmaktadır tahrik edercesine... |
|
|
Siren Yalnızları Anons Bulvarları (Şiir) – Halim Yazıcı |
Sayfa:69 |
|
|
|
New York’ta Öykülü Geceler – İlhan Mimaroğlu |
Sayfa:70 |
Öykülü Geceler, Türk edebiyatını New York’ta tanıtmak ve bu alana yazınsal/düşünsel olarak katkıda bulunmak amacıyla gerçekleştirilmeye başlanmış bir etkinlikler dizisidir. 2002 yılında şahsım ve Buket Şahin tarafından kuruldu. 2005 yılının ocak ayında da Amerikan yasalarına göre şirketleşti. Şirketleşmenin amacı, yine bu ülkenin yasalarına göre, kâr gütmeyen organizasyon statüsüne sahip olabilmek. |
|
|
Protez (Şiir) – Mehmet Öztek |
Sayfa:71 |
|
|
|
Arzu Tramvayından in!.. – Şebnem Şenyener |
Sayfa:72 |
Tennesse Williams’ın Arzu Tramvayı adlı oyunuyla ölümsüzleştirdiği Missisippi nağmelerindeki New Orleans adresi, Arzu tramvayından inip, Mezarlıklar otobüsüne binildikten sonra altı blok mesafedeki Elysian Tarlaları’na götürür bizi. Fransız mahallesinin köşesi. |
|
|
Yalnızlığın Sesi (Şiir) –Aydın Şimşek |
Sayfa:74 |
|
|
|
Franko Sonrası İspanyol Edebiyatı –Antonio Ubach Medina |
Sayfa:75 |
20 Kasım 1975’de Franko’nun ölümüyle, İç Savaş’ın bitmesinden yıllar sonra demokratik bir düzenin yeniden kurulması çabaları başladı. Max Aub gibi hâlâ sürgünde olan yazarların, Rafael Alberti gibi geri dönen yazarların veya İspanyol kültür hayatından uzaklaştırılan 1898 jenerasyonundan Antonio Machado ve Miguel de Unamuno gibi yazarların yapıtlarının yeniden gözden geçirilmesine ve sansürden arındırılarak eski haline getirilmesine izin verildi. |
|
|
Müzik Eğitiminde Okul-Aile ve Müzik Öğretmeninin Katkıları – Ayşe Kilimci |
Sayfa:78 |
Müzik eğitiminde ilk adım ailedir, pek çok eğitimin ilk adımlarının da orada atıldığı gibi... Ailelerin müzik eğitiminden anladığı nedir noktasında, okul ve öğretmen işin içine girmekte ve belki ailenin elinden tutup ona yol gösterici olabilmektedir. O halde eğitim üç ayaklı bir sacayak olmak gerekir, birinin olmadığı yerde öteki ayak sallanır. Okul bu ikilinin dansına pisttir belki. |
|
|
Ağulu Elma (Şiir) – Cahit Ökmen |
Sayfa:80 |
|
|
|
Yeni İmzalar – Enver Ercan |
Sayfa:81 |
Genelde, şiirle heves düzeyinde ilgilenip yazanlarca ve okumak veya birisiyle paylaşmak için ‘hislerine tercüman olan’ şiirler arayanlarca elbirliğiyle oluşturulmuş farklı bir dünya. Kimilerini ben de ziyaret ettim; en ünlü şairlerden, bu sitelerin müdavimleri dışında kimsenin tanımadığı şairlere kadar yüzlerce kişi tarafından kaleme alınmış şiirlerle tıka basa dolu hepsi. İçlerinde ‘şiir sitesi’ diyebileceğimiz niteliklere sahip olanları çok az. Diğerleri ne yazık ki “edebiyat dışı”. |
|
|
Venüs Yırtığı (Şiir) – Deniz Ekin |
Sayfa:82 |
|
|
|
Kınalı Gece (Öykü) – Neslihan Gürel |
Sayfa:83 |
Derse geç kaldığı için kapının önünde ne diyeceğini bilmez bir halde kalan, yumruk yaptığı ellerini hafifçe açıp kapının koluna dokunan, sonra da ateşe değmiş gibi hızla çeken, içerdeki seslere kulak verip içindeki korkuyu büyüten bir öğrenci gibi bekliyorum kâğıdın önünde. |
|
|
Edebiyat Komiseri – Krimonolog Dr. Kemal Şahingözlü |
Sayfa:86 |
Yazarın değiştirme ve yenilik yapma hakkı tabii ki vardır. Ancak bir türün tanımını içeren unsurlar reddedildiğinde ya da nesnel belleği yok sayıldığında ortaya çıkan ürünlere ne öykü, ne de öykünün tanımını devraldığı hikâye denilebilir. Bu tür çalışmalara, olsa olsa anı, günlük, mektup, metin ve anlamlandırma adı verilebilir. |
|
|
|
|
EKİM 2005 - KİTAP EKİ
Kaveko (“Dinçer Sezgin”) AHMET GÜNBAŞ 1
Necati Tosuner ile Söyleşi (Elde Kitap) GÜLCE BAŞER 4
Kavgalı Küçük Fener (“Halil İbrahim Özcan”) SEZAİ SARIOĞLU 8
Üvey Sokak (“Haydar Ergülen”) GÜLTEKİN EMRE 9
Halide Eşber ile Söyleşi (Her Şey Seninle) ÇİĞDEM ÜLKER 12
Burç Hikâyeleri (“küçük İskender”) YUSUF UĞUR UĞUREL 14
Şükrü Erbaş ile Söyleşi (Gölge Masalı) TEZER CEM 16
Sürgün Melekler (“Jale Sancak”) SEMRA EROL 18
Önder Otçu ile Söyleşi (Yağmur) MELİKE AYDIN 22
Medya Denetimi (“Noam Chomsky”) GÖKŞEN BUĞRA 25
Gültekin Emre ile Söyleşi (Melez) KADİR AYDEMİR 26
Aytaşı (“W. Wilkie Collins”) ÖZLEM ÖZ 28
Serkan Işın ile Söyleşi (Hz. Hubble' ın Rüyaları) DENİZ TUNCEL 30
Mustafa Ziyalan ile Söyleşi (Su Kedileri) BURCU IŞIKSAÇAR YAYALAR 32
Şiir Taşı MUSTAFA KÖZ 34
Yeryüzü Kitaplığı GÜLCE BAŞER 35
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT 37 |
|
|
|
|
|