Varlık Yayınevi
 
   
 
 
   
Anasayfa Tarihçe Varlık Dergisi Kitaplar İletişim Yardım
Yaşar Nabi Nayır
Varlık Ne İçin Çıkıyor
Varlık İçin Ne Dediler
Künye
Varlık'ta Bu ay
Varlık Dergisi İçeriği
Abonelik
Yaşar Nabi Nayır Ödülleri
Varlık Dergisi 'eurozine' üyesidir

EYLÜL 2005

Çizgi-yorum - Semih Poroy Sayfa:2
Lise Edebiyat Eğitiminin Sorunları - Savaş Kılıç Sayfa:3
Edebi metnin estetik hazzı bütünlüğü içinde kavranmasına, öğelerinin dengesinin bozulmamasına bağlıdır. Ders kitaplarımızın başlıca kusuru genelde metinleri kısaltarak, edebi metnin vereceği zevki budamalarıdır. Şiir, öykü ve deneme gibi türler kısaltılmadan verilebilir ders kitaplarında. Ama romanlardan alınan parçalar öğrencilere ne roman türünü tanıtabilir, ne de iyi bir romanın uyandırdığı estetik hazzın bir benzerini yaratabilir.
Murat Belge ile Söyleşi Sayfa:8
Öğretmenin eğitimi, öğrencinin eğitiminden çok daha önemli ve daha da zor aslında. Ayrıca öğretmene, iyi yetişmiş olduğu ölçüde, bir özgürlük tanınmasından yanayım: matah bir şeymiş gibi söz ettikleri müfredata bağlı kalmak, her türlü yaratıcılığı öldürüyor. Sonuçta edebiyatın öznel bir yanı da var...
Zehra İpşiroğlu ile Söyleşi Sayfa:11
Genelinde liselerde uygulanan edebiyat öğretiminin edebiyatı sevdirmekten çok uzak olduğunu düşünüyorum. Medya çağında okumaya ilgi zaten günden güne azalıyor. Bu sadece bize özgü bir gelişme değil kuşkusuz. Ama okuma kültürünün yeterince gelişmemiş olduğu bir toplumda bu ilgisizliğin Batı toplumlarına oranla daha da yoğun bir biçimde yaşandığı tartışma götürmez. Sorun yazınsal metinlerin seçiminden uygulama yöntemlerine değin uzanıyor. Öğrencilere hangi metinler, nasıl sunuluyor, ne tür bir ders yapılıyor?
Soruşturma: Mehtap Nesipoğlu Çakmak, Ayfer Gürsoy, Hasan Efe, Okan Alay, Şeref Bilsel şu sorulara yanıt verdiler: Sayfa:13
• Lisedeki edebiyat eğitimini genel olarak nasıl buluyorsunuz? Sizce, var olan edebiyat eğitimi amacına ulaşıyor mu? Öğrencilerin, aldıkları eğitimden sonra kitaplar ve edebiyat konusunda tutumlarında bir değişiklik gözlemleyebiliyor musunuz? • MEB müfredatını bire bir uyguluyor musunuz? Farklı ne tür uygulamalara başvuruyorsunuz?
Soruşturma: Göknur Şirin, İpek Şahbenderoğlu, Erkan Kılıç, Ceren İlikan, Tûba Demir aşağıdaki soruları yanıtladılar: Sayfa:19
•Lisede nasıl bir edebiyat eğitimi gördünüz ve bu eğitimi nasıl buluyorsunuz? •Edebiyat eğitiminden yarar gördüğünüzü hissediyor musunuz? •Siz olsaydınız nasıl bir edebiyat dersi verirdiniz?
Varlık Dergisinin İlk 500 Sayısında Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimine Yönelik Eleştiriler - Hilmi Demiral Sayfa:23
Varlık dergisi, yeni kültür oluşturma çalışmalarında inkılapları her zaman destekleyen bir tavır içinde görülmektedir. Gerek edebiyat, gerekse dil konusunda eskiye dönmenin gereksiz olduğunu düşünen dergi, başta ilköğretim olmak üzere, eğitimin her kademesindeki derslerde yeni edebiyatın ve öz Türkçenin yaygınlaştırılması gerektiğine inanır ve bu yönde çalışan sanatçıları destekler.
Şiirler (şiir) - Hüseyin Yurttaş Sayfa:26
Camgöz Sokağı - Sevinç Çokum Sayfa:28
Önceleri Camgöz Sokağı’nda oturuyordu Behçet Necatigil. O sokak bende hep kasım çiçeklerinin duvar gerilerindeki karmaşık, dolanık güneşli yığınlarıyla canlanır. İçe dönük, unutulmuş, kayıp bir yer sanki. Daha doğrusu münzevi bir sokak. Önce kasımpatı kokusu, sonra incir ağaçlarının gölgelediği aydınlığı kırık evlerin pencerelerinden sızan ev kokuları... Belki kararmış bir tavada kızaran patatesler... Belki bir kadının bakır sahanda kavurup sarı madenden el değirmeninde çektiği çekirdek kahvenin kokusu yahut sandıklarda boğulmuş, havalandırılan çeyizlerden dağılan lavanta...
Karşılama (şiir) - Tahir Abacı Sayfa:30
İri Kanatlı Kuş (öykü) - Adnan Binyazar Sayfa:31
Bir an, soylu bir Rönesans ressamı, Anna’nın ölümden dönüşünün resmini çizdi gözlerimin önünde. Koca ‘aklık’ gözden silinince, düşlemimde yarattığım Anna imgesinin, ölümün çağrıştırdığı yanıltıcı bir dirilik duygusuna dönüştüğünü anlıyordum. Görüntülerin, imgelerin, düşlemlerin içimde yarattığı izleri yitirmiştim. Yalnızca ‘göz’le yaşanabilen bir ‘an’dı bu. Yaşanmamış olan, ama yaşanandan daha canlı bir görüntü...
Nasıra (şiir) - Metin Cengiz Sayfa:38
Sait Faik’te Arzu ve Düşlerin Nesnesi Olarak Eşya - Tamer Kütükçü Sayfa:39
Türk öykücülüğünün yapıtaşlarından Sait Faik’in son yıllarda klasik değerlendirmeleri aşan, daha yeni yaklaşımlar içinde ele alınıyor olması, kuşkusuz sevindirici bir gelişmedir. Eserlerinin güzelliğini “yalınlığından”, hatta birtakım değerlendirmelere göre biraz da “savrukluğundan ve basitliğinden” alan bu yazarın ortaya koyduğu ürünler, acaba bu saptamalara ne derece uygundur? Sait Faik, gerçekten de, izlenimlerini olanca doğallığı ve sadeliği ile yansıtan bir yazardan öte bir şey değil midir?
Gül Kokar Meleklerin Nefesi (şiir) - Engin Turgut Sayfa:41
“Milliyetperver” Bir “Anarşist” Ressam: Fikret Muallâ - Mehmet Ergün / Sayfa 42 Muallâ (...) 1903’de doğmuş, 1920’den 1926’ya kadar Berlin’de bulunmuştu. Klara (Rosa – M. E.) Lüksemburg daha yeni öldürülmüştü. Fakat spartakistlerin etkileri hâlâ duyuluyordu. Alman ekspresyonist okulu iki yöneliş gösterecekti o sırada: Biri küçük kentli anarşizmde, ikincisi devrimci bir tutumda karar kılacaktı. Resimde Grosz, şiir ve tiyatroda Brecht ikinciler arasında. Spartakistlerin öldürülmesi, kovalanması, işkence edilmesi bir çaresizlik duygusu yaratıyordu kimi sanatçıda.
“Milliyetperver” Bir “Anarşist” Ressam: Fikret Muallâ - Mehmet Ergün Sayfa:42
Muallâ (...) 1903’de doğmuş, 1920’den 1926’ya kadar Berlin’de bulunmuştu. Klara (Rosa – M. E.) Lüksemburg daha yeni öldürülmüştü. Fakat spartakistlerin etkileri hâlâ duyuluyordu. Alman ekspresyonist okulu iki yöneliş gösterecekti o sırada: Biri küçük kentli anarşizmde, ikincisi devrimci bir tutumda karar kılacaktı. Resimde Grosz, şiir ve tiyatroda Brecht ikinciler arasında. Spartakistlerin öldürülmesi, kovalanması, işkence edilmesi bir çaresizlik duygusu yaratıyordu kimi sanatçıda.
Gülsevmez (şiir) - Mehmet Mümtaz Tuzcu Sayfa:48
Gemi (şiir) - küçük İskender Sayfa:49
Feridun Andaç ile Söyleşi - Sibel Yıldız Sayfa:50
Yazar, görülmek istenmeyendir. Fiziksel olarak öyle yüz yüze olmayı çok sevmem. Bazen de katıldığım toplantılarda okurla bu tür yüz yüze gelme olanağım oluyor. Çok soru sormam onlara. Dinlerim yalnızca. Yazdıklarımla kurduğu bağ önemlidir elbette. Bazen, denemelerimde, onlara “sevgili okurum” diye seslenirim. Ataç’tan, Birsel’den bize geçen bir deyileniştir, ki severim okurla yazıda böyle bir bağ kurmayı.
Feridun Andaç’ın Denemelerinde Çağrışımların Rolü - Birsen Karaca Sayfa:55
Feridun Andaç’ın denemelerinde her şey somut ya da soyut bir nesneyle başlıyor (okur bazan bunu metnin sonunda öğreniyor), çoğunlukla bu nesne bir kitaptır. Bu kitap, Andaç’ın okuma yolculuğunun sonunda bir imgeye dönüşüyor (ki okur buna tanıklık etmiyor). İşte bu imge bir çağrışıma ya da anımsamaya neden oluyor. Çağrışım/anımsama yazarın belleğindeki başka imgeleri ön plana çıkartıyor.
Yazgısı Zar (şiir) - Betül Dünder Sayfa:61
Eleştiri Tarihinden - Mehmet Rifat Sayfa:62
Eleştiri Tarihinden’de bu sayıdan başlayarak metin açıklaması, metin eleştirisi, metin incelemesi, metin çözümlemesi, metin yorumlaması, vb. başlıklar altında, geçmiş dönemlerde yayımlanmış ya da bu terimlerden biriyle nitelendirilmiş kuramsal ve uygulamalı araştırmalardan örnekler vermeye, onlardan söz etmeye özen gösterecek, bu arada aynı alandaki yeni çalışmaları da gündeme getirmeye çalışacağız. Araştırmaların seçiminde gözeteceğimiz temel ilke ise metinlerin “metin için ve metnin içinden” değerlendirilmesi olacak.
Armi, Mon Ami! (şiir) - Tozan Alkan Sayfa:65
Eleştirel Öykü: “Ayışığında Çalışkur” - Mustafa Şerif Onaran Sayfa:66
Haldun Taner köşe yazarlığından kabare tiyatrosuna, epik tiyatroya uzanan yazarlık serüveninde öykücü olarak iz bırakırken dolaylı eleştirinin de usta yazarı oldu. Öykünün günümüze uzanan çizgisinde içe yönelik bir yolculuğa çıkan genç öykücüler Haldun Taner’in eleştirel öyküsünde kendilerini aramalıdır. Yaşasaydı 90 yaşında olacaktı. Bu usta öykücüden dilin gizlerini öğrenmek, genç öykücülerin kendilerini bulmasını kolaylaştıracaktır...
Sakladık Buydu Sırrımız (şiir) - Kemal Durmaz Sayfa:69
Popüler Kültür Bağlamında Türk Romanı - Salih Bolat Sayfa:70
Bu makalede, “popüler kültür” olgusu çeşitli yaklaşımlar çevresinde tartışılarak, özellikleri saptanmaya çalışılıyor ve bir kültür ürünü olan Türk romanı, bu bağlamda ele alınıyor. Bir kurmaca dünya tasarımı olan roman, popüler kültürle ilişkisi açısından üç boyutta irdeleniyor: Popüler kültür üreten bir yapı olarak, popüler kültürün üretilme sürecine tanıklık eden bir yapı olarak ve bizzat kendisi bir popüler kültür ürünü olarak.
Kadınsı Sembolizmin ve Oto-Erotizmin Kırmızı Kraliçesi: Anais Nin - Hande Öğüt Sayfa:76
Kadın pornografik edebiyatının öncüsü Anais Nin, Vahşet Tiyatrosu’nun kurucusu Antonin Artaud’yu mutad ziyaretlerinden birine, tepeden tırnağa kırmızılara bürünerek gider. Bu kıpkızıl ‘dişi’yi görünce şöyle geçirir aklından Artaud: “Bir savaşçı gibi... Arzularıma boyun eğmeyeceğini anlatmak istiyor, direnmeye geldi.”
Leke (şiir) - Veysi Erdoğan Sayfa:80
Gündelik Yaşamı Joyce’un Kulesinden Seyretmek - Ata Devrim Sayfa:81
Joyce’un Ulysses’i Jung’u, Jensen’in Gradiva’sının Freud’u düşürdüğü duruma düşürür. Psikanalizin üstadları bu edebi eserler karşısında kalem bile kıpırdatamazlar. Sonunda Jung, elinden kayıp giden ve analizinin kıskaçlarına hiçbir şey teslim etmeyen Joyce’u oyunbozanlıkla, şizoid kaçışla suçlar. Terapistine ilgisiz şeyler anlatarak ona hiçbir şey vermeme amacını inatla gerçekleştiren bir şizoide benzer gerçekten de Joyce.
Beş Vakit Kırlangıçlar (şiir) - M. Mazhar Alphan Sayfa:82
Medea’nın Büyü’sü: Çocuk Katili!? - Yıldız Aydın Sayfa:83
Bilinen klasik Yunan mitolojisinde ün salmış iki önemli büyücü kadın yer alır: Birisi Kirke, diğeri ise Medea’dır. İkisi de olağanüstü güzel ve çekici olarak betimlenir, bunun yanı sıra doğaüstü yetenekleriyle de bilinirler. Güzelliği ile büyüleyen, ama aynı zamanda dehşet uyandıran, büyücü yönüyle de göze çarpan bu iki kadın bitkiler ve otlar konusunda bilgi sahibi, şifa dağıtan, kâhin, astronomiden anlayan birer rahibe olarak geçer yazılı kaynaklarda.
Edebiyat Komiseri - Krimonolog Dr. Kemal Şahingözlü Sayfa:87
Yıllardır yazları bir-iki haftalığına Kınalıada’daki babadan kalma eve gideriz. Bir tek geçen yaz, çocuklarımın yoğun ısrarlarına karşı koyamadığımdan bir başka yere gidildi: Marmaraadası’na! 2004 yılındaki bu yolculuğa (–gazete eklerinde yapılan yazlık önerileri önemsemediğimden değil–) okuyamayacağımı bildiğimden kitap almadan çıkmıştım. Ancak, dönüşte gecikmeden Samih Rifat’ın Ada’sını bir kez daha okudum. Bu küçük boyutlu, ama bir o kadar dolu kitap, Marmaraadası’nı daha çok sevdirdi bana.
Grev (şiir) - İsmail Cem Doğru Sayfa:90
Yeni İmzalar - Enver Ercan Sayfa:91
Bu sayfalar için ürün gönderenlerin soru da sorması doğal elbette. Ama bu soruların konumuzla ilgili olmasını istemem de aynı ölçüde doğal. Varlık dergisindeki görevimin dışında da görevlerim, işlerim olduğu sır değil; edebiyatla ilgili olduğunuza göre çoğunuz haberdarsınız bunlardan. Ben derim ki, sorularınızı Varlık dergisi ile sınırlı tutarsanız, birçok arkadaşımız için tatminkâr yanıtlar verebilirim. Yoksa, o kadar dallanır budaklanır ki yanıtlarım; ben bile ipin ucunu kaçırabilirim. Çünkü başka şairlerin, dergilerin tutumlarının hesabını bile benden sorabiliyorsunuz. Merak ediyorsunuz, anlıyorum, fakat ben her şeyi bilmiyorum ki!
Sofra (şiir) - Serhat Celal Birdal Sayfa:92
Kadınkent (şiir) - Yavuz Türk Sayfa:92
Taziye Çadırları (öykü) - Ahmet Bülent Tekik Sayfa:93
Yine bir taziye çadırındayım. Ölenin kim olduğunu, yaşını, ölüm sebebini; cinayet mi, çatışma mı, intihar mı, bilmiyorum. Sormuyorum da. Ama çadırın kirli bezine, direklerin biçimine bakınca daha önce de bu çadırda oturduğumu anlıyorum. Sanki bir çingene çergisi bu. Ölümün olduğu her mahalleye taşınıp orada çatıyor direklerini. Bir iki hafta sonra da başka bir taziye için direkler sökülüyor, çadır katlanıyor ve başka bir yere kuruluyor.
Sanat İçin Soyunmak (öykü) - Feryal Tilmaç Sayfa:95
Bir çıplaklık bu kadar estetik olabilir miydi, böylesine cinsellikten uzak? Amacını bilen ve ona tereddütsüz ulaşan. Takdir dolu mırıltılar birleşip salonu dolaşan bir uğultuya dönüştü. Ve hararetli bir tartışma başladı konuklar arasında. Estetik nerede biter, nerede başlar teşhircilik ve sanat için soyunmak denilen nedir aslında?
EYLÜL 2005 - KİTAP EKİ

Anadilin Toprağı (“Emin Özdemir”) GÜLTEKİN EMRE 1

Burhan Günel ile Söyleşi (Ateş ve Kuğu) VEDAT YAZICI 4

Bir Gün Bir Issız Adaya Düşerseniz (“Tarık Dursun K.“) AYDOĞAN YAVAŞLI 6

Mustafa Balel ile Söyleşi (Karanfilli Ahmet Güzellemesi) NESLİHAN GÜREL 8

Buzdan Parantez (“Tuğrul Asi Balkar”) HASAN AKARSU 12

Bir Gün (“Ayşe Kulin”) TÜLAY AKKOYUN 14

Lütfiye Aydın ile Söyleşi (Gri Gül) MELİKE AYDIN 18

Cinsellik, Görsellik, Pornografi (“Hasan Bülent Kahraman”) GÖKSEL ÜLDES 19

Jaklin Çelik ile Söyleşi (Kaçak Yolcu) BURCU IŞIKSAÇAR YAYALAR 21

Parça Tesirli (“Altay Öktem”) OĞUZ ÖZDEM 22

Adalet Tutkusu - Toplum Sözleşmesinin Kökenleri ve Temelindeki Duygular (“Robert Solomon”) EZGİ YAZICI 24

Yada’nın Gizilgücü (“Gülten Dayıoğlu”) REFİKA ALTIKULAÇ DEMİRDAĞ 26

Tekin Gönenç ile Söyleşi (Gizdüşümler) ERDEM ÖZTOP 27

Yeryüzü Kitaplığı GÜLCE BAŞER

 

Anasayfa   |   Tarihçe   |   Varlık Dergisi   |   Kitaplar   |   İletişim
Copyright © 2017 VARLIK YAYINLARI