|
|
TEMMUZ 2005
|
|
|
DOSYA: Aylaklığın Sömürgeleştirilmesi ve Direnişi Sayfa:3 - 25 |
Sayfa:3 |
|
|
|
Aylakça Bir Yazı - Bülent Usta |
Sayfa:3 |
Kapitalizmin dayattığı “gösterişçi” ya da “tüketici” diyebileceğimiz aylaklık türüne karşı, hür insan olma azmindeki aylakçılığın erdemi, Kafka’nın tüm kötülüklerin kaynağı olarak gördüğü aylaklıkla tüm erdemlerin tacı olarak gördüğü aylaklığın karşı karşıya gelmesi gibidir. Biri insanı köleliğe, diğeri özgürlüğe götürür. |
|
|
Tembelliğin Geometrisi - Rahmi G. Öğdül |
Sayfa:9 |
Tembelliği, yanlış yerde bulunma durumu, kişi mizacına ve eğilimlerine uymayan bir şey yapmaya zorlandığında ortaya çıkan bir durum olarak tanımladığı 1929 tarihli kitabında Alexander Berkman, tembelliğin geometrisinden muhtemelen ilk söz eden kişiydi: “Tembel insan dediğimiz, genellikle yuvarlak bir delikteki kare bir çividir. Yani yanlış yerdeki doğru adam.” |
|
|
Zaman İçin Verilen Mücadele - Kürşad Kızıltuğ |
Sayfa:12 |
İşin, yani kişinin ortaya bir değer koymak üzere gerçekleştirdiği özfaaliyetinin, bizzat kendisi için olmaktan bütünüyle çıkıp, hayatta kalmanın baskısıyla belirlenmiş, başkasının –sermayenin ve devletin– taleplerini yerine getiren tekdüze bir faaliyet haline gelmesi modern çalışmayı reddetme ya da eleştirmenin başlıca nedenidir. Böylece kişi kendi faaliyetini belirleyebilen, söz sahibi olabilen bir varlık, bir özne olmaktan çıkar ve nesne haline gelir. |
|
|
Bilge Serseri - Vecdi Çıracıoğlu |
Sayfa:16 |
Günümüzde toplum tarafından kısa yoldan serseri (seribaşı, başıhoş, önde giden) olarak tanımlanan insanların; modern kentlerin asla bir felsefesi olmayan ve ürettiği her türlü yıkıcılık içinde her ne olursa olsun ayakta kalmaya çalışan ve toplumun zorla ürettiği, kendi iç dinamiğiyle üreyemeyen sahte sahne oyuncularıyla karıştırılmaması gerekir. |
|
|
‘Kahvehane’ – Aylaklık Mekânı, Kamusal Mekân, Heterotopya - Nalan Bahçekapılı |
Sayfa:19 |
Kahvehanenin ortaya çıkışında ve rağbet görmesinde, toplumsal etkileşim ve toplumsal simgeler alanındaki değişim unsurlarını görebiliriz. Belki de kahvehaneye karşı başta gelişen ve inatla süren muhalefetin nedeni de işte bunlardı. Dufour’un aktardığı kadarıyla, kahvehane müşterilerinin yorum ve eleştiri malzemesinin çoğu hükümet işleriydi. |
|
|
Kemal Özer ile Söyleşi - Nihat Ateş |
Sayfa:26 |
Güncel şiir, genellikle yanlış algılanır. Günü gününe yaşananlardan söz açtığı sanılır. Oysa üstünde durulması gereken, güncelliğin bir ele alış biçimi olması. Yazılanın yaşamdan söz açması temelinde bir yaklaşım biçimi. Yazılan, hangi zaman diliminden söz açarsa açsın, onu bugüne getirmek, bugünde konuşmak. Yazılanı böyle ele aldığınızda geçmişe de yönelebilirsiniz, bugünün içinde geleceği de görebilirsiniz.
|
|
|
Kemal Özer’in “Sevdalı Buluşması”ndaki Ben ve Sen İçleşmesi - Hasan Efe |
Sayfa:29 |
Kemal Özer’in Sevdalı Buluşma’sı beni Sevdalı Bulut’a götürdü. Belki de sözcük ve seslerin etkisi vardı bunda. İnsanın içini sarıveren, iki yüreği birbirine akıtan bir buluşma bu... Gerçekten de öyle! “Yarına Selâm” ile başlayıp “Yazsonu”yla bitiriyorsunuz Sevdalı Buluşma’yı. Bu buluşmada “iki ülkenin sınır tanımayan yüzlerini” görüyorsunuz; “üstüne taş koymazsak nerdeyse uçup gidecek” bu “sevdalı buluşma.” |
|
|
Necatigil’in Dar Sokakları, Ferah Evleri - Metin Celâl |
Sayfa:32 |
Necatigil, Mehmet H. Doğan’ın “Necatigil Şiirine Giriş”te belirttiği gibi, her zaman “ben” derken yalıtılmış, çok özel sorunlar yaşayan birinden değil, sizden, benden, ondan, yani toplumun tüm yoksullarından ve yoksullaşanlarından söz eder. Dahil olduğu sınıfın bir üyesinden söz ettiği ve olaylara, bireyin toplumdan soyutlanamayacağı, onunla beraber değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle yaklaştığı için ayrıntılarda beliren bu sınıfsal çözümlemenin ve yitmenin artık umutsuz bir noktaya vardığını belirler. “Evlerle tükeniriz” dizesiyle son noktayı koyar. |
|
|
Hümanist Bir “Mavi Yolcu” - Atilla Birkiye |
Sayfa:35 |
Azra Erhat bir mavi yolcudur; ama onun yolculuğu yalnız bu kadarla sınırlı değildir; geçmişe, kültür değerlerine, özellikle de Anadolu kültürüne, uygarlıklarına bir yelken açıştır. Deneme ve incelemelerinde, Anadolu insanının kültür değerlerinin geçmişteki Anadolu uygarlıklarıyla bağıntısını kanıtlamaya çalışmıştır; klasik yapıtları Türkçeye çevirmiş, cumhuriyet ideolojisini benimseyerek, hümanist bir görüş doğrultusunda çağdaşlaşma ve Batılılaşma hareketine katkıda bulunmuş bir yazar, bir kültür kişisidir. |
|
|
Gerçeği Sözcüklerle Görmek - Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:39 |
Dursun Akçam’ı okurken alışmadığımız söz değerleriyle değişik bir ortam yaratıldığını görüyoruz. Dili bilmek, dili iyi kullanmak; anlatacağı ortamı inandırıcı kılacak bir biçem oluşturmaya bakar. O ortama yaraşan sözcükler gerçeği görmeyi kolaylaştırır. Ancak belli bir ortamda o sözcüklerle büyüyen, o söz değerlerini anlatısının doğal akışına kazandıran yazar gerçeği sözcüklerle göstermede başarılı olabilir. |
|
|
Fettan Kadının Kaleydoskobu: Tatlı Betüş - Tuğba Yıldırım |
Sayfa:42 |
Romanda daha çok başkalarının anlatımıyla betimlenen Tatlı Betüş, kendisiyle ilgili her şeyi masalsı bir havaya büründürmüş, yapıp ettiklerini istediği gibi yansıtmış, renklendirmiş, çarpıtmış, iç içe geçirmiştir – tıpkı bir kaleydoskobun yaptığı gibi. Tatlı Betüş’te Aziz Nesin, toplumda görülebilecek birçok aksaklığı tek bir karakterin sorunlu psikolojik yapılanması çerçevesinde bir araya getirmiştir. |
|
|
Necip Fazıl (şiir) - İsmail Uyaroğlu |
Sayfa:47 |
|
|
|
Bahçe (şiir) - Sina Akyol |
Sayfa:48 |
|
|
|
2005 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri Sunuş Yazısı |
Sayfa:49 |
Dergimizin yayına başladığı 1933 yılından bugüne kadar büyük bir özenle sürdürdüğü ‘edebiyatımıza yeni değerler kazandırma’ çabası, bu yıl da edebiyatseverleri yepyeni imzalarla buluşturdu. 15.sini düzenlediğimiz Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katılım yine yoğundu ve gönderilen dosyaların niteliğinin her geçen yıl biraz daha yükseliyor olması bizi sevindirdi. Bu yıl öykü dalında Mehmet Erkan, şiir dalında Alper Gencer'in dosyaları ödüle değer bulundu. |
|
|
Alper Gencer ile Söyleşi |
Sayfa:50 |
Kendim hakkında başka şeylerden söz etmektense, hakkı verilmemiş olan “başka” hallerimin benden söz etmesini tercih ederim. Zira “kendi” hakkında sürekli bir şeyler söylemek ister insan. Sizin de saydığınız o pek tarife gelen yanlarımın gerçekte benim söylediklerim değil, bana söylenenler olduğunu düşünüyorum. |
|
|
Su Sızdıran Testinin Götürdüğü (şiir) - Alper Gencer |
Sayfa:52 |
|
|
|
Dinmeyen (şiir) - Alper Gencer |
Sayfa:53 |
|
|
|
Mehmet Erkan ile Söyleşi |
Sayfa:54 |
En büyük derdim yazmak. İş, uyku ve yemek zamanları dışında hep yazı başında buluyorum kendimi. Yakınımdaki insanlar tabii kızıyorlar bu duruma. Anti-sosyallikle bile suçlayanlar oluyor. Suçlamalar gururumu da okşamıyor değil. Acıdan zevk almak gibi bir şey bu. Sanki olmak istediğim insan tipi buymuş gibi gülümsüyorum onlara. Değişik duygular bunlar. İnsan kendini içgüdülerine, heveslerine, nefsine kaptırmadan edemiyor. |
|
|
Bekir Bey (öykü) - Mehmet Erkan |
Sayfa:58 |
Uyandığında Bekir Bey, elinde yemeklerle ve ilaçlarla dolu bir tepsiyle başında bekliyordu. Yemeğini sessizlik içinde yerken, Bekir Bey ona düşüncelerini anlatıyordu: Her şeyin ilacı sevgiydi ve ikisi el ele verip bu kötü durumu lehlerine çevirebilirlerdi. Nihal Hanım’ın hiçbir şey yapmasına gerek yoktu, ümidini kaybetmemesi yeterliydi. |
|
|
Mutlu Yaz (öykü) - Esra Ersoy |
Sayfa:64 |
Kırmızı ışıkta beklerken aklına bir öykü konusu geldi. Bu fikir onu heyecanlandırmıştı. Trafikte seyrederken de aklı bu yeni öyküsündeydi. Her şey sanki ondan bağımsız bir bir dökülüyordu, cümle cümle... “Eve varınca hemen yazmalıyım,” dedi. |
|
|
Mutlu Aşk Yoktur (öykü) - Gamze Kılıç |
Sayfa:65 |
İçten bir kahkaha savurdu geceye... Ellerini tekrar ceplerine soktu. Bir iki adım atmıştı ki, birden durakladı. “Tabii ya... ‘Mutlu aşk yoktur’... Aragon demişti bunu...” Birden kendini tüy kadar hafif hissetti. Islık çalarak ve Ay’ın aydınlattığı yolda gözüne çarpan taşlara ayağıyla vurarak, gecenin içine adım atmaya devam etti. |
|
|
Çocuk (şiir) - Orhan Göksel |
Sayfa:69 |
|
|
|
Ellerinde Anne İzi (şiir) - Muhammed Munis |
Sayfa:71 |
|
|
|
Yadigâr (şiir) - Okan Alay |
Sayfa:73 |
|
|
|
Necati Tosuner’le Kısa Bir Edebiyat Yolculuğu - Mehmet Nuri Yardım |
Sayfa:75 |
Bir gazetenin kitap ekinde çıkan ilan yayın dünyasını sarsmış, edebiyat dünyasında aylarca konuşulmuştu. Ne idi bu duyurunun içeriği peki? Bir yazarın sitem dolu, serzenişte bulunduğu, duygu yüklü bir metindi... Yazıda dürüst, kişilikli ve yazara saygı gösterecek bir yayıncının arandığı bildiriliyordu. Duyuruyu yapan kişi, Türk edebiyatının yaşayan değerli yazarlarından, birçok önemli ödülün sahibi Necati Tosuner’di. |
|
|
Şair’e (şiir) - Ali Hikmet |
Sayfa:77 |
|
|
|
Yıldız Ecevit’in Oğuz Atay’ı - Şükran Kozalı |
Sayfa:78 |
Edebiyat araştırmacısı Yıldız Ecevit’in Oğuz Atay’ı incelediği son çalışması Ben Buradayım’ın sunuş yazısı önemli ipuçları taşıyor. İçeriğinde ele aldığı yazarıyla metinleri aracılığı ile bire bir konuşuyor, ondan onay alıyor sanki. Bu anlayışta, sevgi belki de hayranlık yüklü birikimler var. Yıldız Ecevit’in kimliğinden süzülenler bir öykü kişisinin, “Ben buradayım sevgili okuyucum sen neredesin acaba,” feryadından adlanıyor. |
|
|
Üzüldüğümü Bilmenizi İsterim (şiir) - Koray Feyiz |
Sayfa:81 |
|
|
|
Yazıdan Yoruma - Feridun Andaç |
Sayfa:82 |
Yazarın yolculuk seyri nerede başlar? Böyle bir sorunun ilk yanıtı şudur: Başka yazarların yazdıklarında... Kuşkusuz o seyre çıkmak önemlidir. Yazının başlama noktasıdır bu okumalar. Bilmeden, bazen de anlamadan, hatta geleceği(ni) de görmeden yalnızca okuruz. |
|
|
Davul (şiir) - Nigâr Okyay |
Sayfa:83 |
|
|
|
Göze Almanın Şiiri: ‘İşte’ - Çiğdem Sezer |
Sayfa:84 |
Şiir, yalnızca verili olana başkaldırmakla kalmıyor, aşk’ın ruh ve beden kavşakları olan karmaşık, paradoksal gerçeğini de barındırıyor. Sözünü ettiğim gerçek, aşkın ne olup ne olmadığı, nereye kadar yaşanabilirliği vb. değil. ‘Gerçek’ dediğimiz şey mutlak olmadığına, yansıtma, dahası, yanılsama olabileceğine göre, aşk niye buna dahil olmasın! Aşkın bir yanılsama olduğunu varsayıyorsak bile, bunu söyleyeceğimiz ana kadar yaşanan süreci nasıl adlandıracağız? Elbet ‘aşk’ diyerek. Zeynep Uzunbay’ın “İşte”si, bu sürecin şiirsel dökümüdür de bir anlamda. Geçmişi içeren, şimdi’yi doruğa çıkaran, geleceği öneren bir döküm. |
|
|
İşte (şiir) - Zeynep Uzunbay |
Sayfa:85 |
|
|
|
Eleştiri Tarihinden - Mehmet Rifat |
Sayfa:86 |
Eleştiri Tarihinden’in birkaç bölümünü Roland Barthes’ın son yıllarında gerçekleştirdiği eleştirel etkinliklere, derslere, söyleşilere ayıracağım. Özellikle de 1978-1980 yıllarında Collège de France’ta “Romanın Hazırlanışı” konusunda verdiği derslerinden söz edecek1, bu derslerden dilimize parçalar aktaracak, 1979’da Magazine littéraire dergisinde Proust üstüne yayımlamış olduğu kısa ama çok önemli eleştirel denemenin çevirisini verecek, 1980’de ölümüne yol açacak kazadan bir hafta önce gerçekleştirdiği ve Fransızca olarak ilk kez ölümünden on üç yıl sonra basılmış olan (yine aynı dergide) son söyleşilerinden birini, belki de son söyleşisini Varlık okurlarına sunacağım. |
|
|
Harf Pervanesi (şiir) - Hilmi Haşal |
Sayfa:89 |
|
|
|
Edebiyat Komiseri - Krimonolog Dr. Kemal Şahingözlü |
Sayfa:90 |
Semih Gümüş’ün birinci amacı, İbrahim Yıldırım’ın Sait Faik Hikâye Armağanı’na katılmış olduğunu ihbar ederek, yazarı karalamak, küçük düşürmektir. Bunu başarıyor, fakat yanılıyor: İbrahim Yıldırım bu öykü yarışmasına katılmamıştır. Bu konuda ne özel girişimi olmuş, ne de yayınevinden istekte bulunmuştur. |
|
|
Semih Gümüş’e Mektup… - Enver Ercan |
Sayfa:93 |
Semih Gümüş’ün 17 Haziran 2005 tarihli Radikal Kitap Eki’nde yayımlanan yazısına yanıt olarak kaleme alınmış bir yazı değil bu. Çünkü, pek çok açıdan sakatlık taşıyor o yazı; bu yüzden yazarlık, eleştirmenlik, yayıncılık, dergicilik, editörlük kurumlarını ve işlevlerini son 15-20 yıllık süreç içinde değerlendiren çok boyutlu bir yanıtı hak ediyor. Böyle bir yazıyı daha sonraya bırakıp, –yanlış anlamalara meydan vermemek için– beni ilgilendiren satırlarla ilgili kimi açıklamalar yapmak ve bu “sakat”lıkla ilgili düşüncelerimi söylemekle yetineceğim. |
|
|
|
|
TEMMUZ 2005 - KİTAP EKİ
Erdoğan Alkan ile Söyleşi MEHMET ERTE-ŞEREF BİLSEL 1
Yağmurlu Sokak GÖKŞEN BUĞRA 4
Türk Şiirinin Safo'su Mihri Hatun GÜLCE BAŞER 6
Sıfır Baskı SEVENGÜL SÖNMEZ 8
Goldberg Paşa ALTAY ÖKTEM 10
Şiirli Defter FAHRETTİN KOYUNCU 12
Batı Ülkelerinde Kadın Hareketleri FERAY COŞKUN 14
Markar Esayan ile Söyleşi ZEKİ COÇKUN 15
Sergun Ağar ile Söyleşi ERDEM ÖZTOP 22
Kalbin Akşamüzerleri BETÜL DÜNDER 23
Şiir Defteri HAYRİYE ERSÖZ 26
Yeryüzü Kitaplığı GÜLCE BAŞER 28
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT 29 |
|
|
|
|
|