|
|
AĞUSTOS 2024
|
|
|
Çizgiyorum – Özge Ekmekçioğlu |
Sayfa:2 |
|
|
|
Sanatın Büyüleyici Yolculuğu: Mağara Resimlerinden Dijital Dünyaya – Canan Arslan |
Sayfa:4 |
Canan Arslan, “Mağara Resimlerinden Dijital Dünyaya” “Sanatın Büyüleyici Yolculuğu”nu anlatıyor. Belirli görevleri olan nesnelerden toplumsal, siyasi işlev yüklenen yapıtlara, avcı-toplayıcı toplumların günlük yaşamlarını anlatan resimlerden en karmaşık hislerin ifadesi olan, yapay zekâ ve dijital teknolojilerle sınırları yeniden tanımlanan sanata uzanırken iletişimin de nasıl biçimlendiğini konu ediyor. Teknoloji ve sanat birlikteliğinin günümüze özgü olmadığını, ilk çağlardan beri süregeldiğini vurguluyor ve günümüzün etkileşimsel sanatında sanatçının konumunu sorguluyor. |
|
|
İfadeyi Sunmak: İletişim Olarak Sanatın Dili – Selçuk Artut |
Sayfa:7 |
Selçuk Artut, “İfadeyi Sunmak: İletişim Olarak Sanatın Dili” başlıklı yazısında geleneksel geometrik sanatlar, Goya, Rothko, Jan Weenix gibi sanatçılar, geometriyi kullanan kübizm gibi modern akımlar ve günümüzün dijital sanatları arasında gezinerek gerçekçi temsilden soyutlamaya sanatçının anlatısının nasıl bir değişim geçirdiğini inceliyor. |
|
|
Seyirci ve Oyuncu: "Biz ve Öteki"nin İlettiği Üçüncü Yapabilirlik ve Var Olabilirlik Üzerine Bir Eylem Pratiği Olarak Tiyatro – Mesrure Melis Bilgin Koen |
Sayfa:11 |
Mesrure Melis Bilgin Koen, “Seyirci ve Oyuncu: ‘Biz ve Öteki’nin İlettiği Üçüncü
Yapabilirlik ve Var Olabilirlik Üzerine Bir Eylem Pratiği Olarak Tiyatro” başlıklı yazısında “performans incelemelerinin disiplinler arası doğasından hareketle, tiyatroyu mimetik ve diegetik bir bileşke olarak, seyirci ve performansçının ortak deneyimini bir üçüncü varlığın ortaya çıkartılması üzerinden yeniden ele almayı deniyor.” Koen’in şöyle bir tespiti var: “Kendi yapısı içerisinde gösterdiği tüm çeşitlilikle beraber değişen devir, mesele, kültür politikaları ve seyirci yapısına karşın tiyatro aslen seyirci ve sahne arasında doğurduğu bu üçüncü varlık ve kimlik ile bir dil üreterek organik, güncel bir yaşam sürdürür.”
|
|
|
Teknolojik Gelişmelerle Değişen Kültür ve Edebiyat – Ayşegül Akaydın Aydın |
Sayfa:16 |
Ayşegül Akaydın Aydın, “Teknolojik Gelişmelerle Değişen Kültür ve Edebiyat” başlıklı yazısında yeni medyayı ve dijital kültürü yaratan temel gelişmelere dair yaklaşımları özetliyor ve “Felsefi düşünceler, matematiksel ve teknolojik gelişmeler önce bireylerin düşünme biçimlerini dönüştürür,” diyor. Görsel sanatların yanı sıra edebiyatın da hem üretim hem de tüketim anlamında dijitalleşmeden etkilendiğini vurguluyor ve çeşitli örnekler veriyor. |
|
|
Müzik Konuşuyor, Lütfen Sessizlik! – Serkan Karatay |
Sayfa:19 |
Serkan Karatay, “Müzik Konuşuyor, Lütfen Sessizlik!” başlıklı yazısında “Müziğin insanla buluştuğu yerde anlamın belirmemesi ve bir iletişim kurulmaması ancak biyolojik engellerle mümkün olabilir,” diyor, ama anlamın ve iletişimin teknoloji, ekonomi, yapay zekâ gibi unsurlarla hangi açılardan sakatlanabileceğine de dikkat çekiyor: “Müzik platformlarının müziğin üretimi ve tüketimine dair süreçlerde giderek belirleyici hale gelmesi, müzik endüstrisini platform kapitalizmi ile eşgüdümlü kıldı.” |
|
|
Çoklu Moderniteler Teorisine Giriş – Fulya Tepe |
Sayfa:23 |
Çoklu moderniteler fikrinin kabul edilmesi, cevaplanması gereken bir soruyu gündeme getirir: modernliğin ortak çekirdeği nedir? |
|
|
Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar (11) – Murat Batmankaya |
Sayfa:28 |
Kerime Nadir, o kadar heyecanlanır ki, romanın [Hıçkırık] nasıl ve hangi kıstaslarla kısaltılacağını sormayı unutur. Ama sonrasında, kısaltmaları yapan kişinin, eserlerini hiç okumadığı Nâzım Hikmet olduğunu öğrenir. Kendisine telif olarak da “bedava” gazete verilir. |
|
|
Sivas'ta Yakılan İki Ozanla Yol Arkadaşlığımız – Attila Aşut |
Sayfa:34 |
Madımak’ın merdivenlerindeki o üç ozandan Uğur Kaynar’ın trajik öyküsünü Varlık’ın geçen yılki Temmuz sayısında anlatmaya çalışmıştım. Bu yazıda Metin Altıok ve Behçet Aysan ile anılar eşliğinde bir yolculuğa çıkmak istiyorum.
|
|
|
Vazgeçin Bombalardan (Şiir) – Adam Lyness |
Sayfa:36 |
|
|
|
Türkçe Günlükleri – Feyza Hepçilingirler |
Sayfa:39 |
Birkaç kanalda birden Müslüman dizileri… Tarikatlar, şeyhler, müritler, mürşitler… Yakında hep birlikte ışığı göreceğiz anlaşılan. Kuran ya da Arap harfleriyle yazılmış kitaplar bolca okunuyor bu dizilerde. Ancak önemli bir ayrıntı atlanıyor. O kitaplar kapatılıp kenara konacağı zaman Türk alfabesiyle yazılmış kitap gibi soldan sağa kapatılmaz. Okunduğu yönde kapatılır, sağdan sola doğru.
|
|
|
"Kentsel Tasarım ve Çevre" Nasıl Anlatılır: Kumru Arapgirlioğlu ile Söyleşi – Mine Bican |
Sayfa:42 |
“Geleceğe önem vermemek aslında pek çok değerin ortadan kalktığının bir belirtisi.” |
|
|
Şiirde Bebek Dili ve Animizm – Tahir M. Ceylan |
Sayfa:50 |
Zihnimiz sadece kafamızın içindeki sinir hücrelerinden, sinapslardan (sinir kavşaklarından) oluşmuyor, aynı zamanda bağlantı kurduğumuz başka insanların zihinlerinden, not aldığımız
defter ve bilgisayarlardan, internet vb. bağlantı sistemlerinden de oluşuyor. Kendi dışındaki
araçlar yoluyla genişlemiş bu bilinç yapısının bizim dışımızdaki öğeleri kapasite olarak ne kadar genişlerse bilincimiz de kuşkusuz o oranda genişliyor, ek kapasite yükleniyor.
|
|
|
Öyküler (Öykü) – Alper Beşe |
Sayfa:54 |
|
|
|
Reşat Nuri'nin İzmir'i – Zekeriya Şimşek |
Sayfa:55 |
‘Çalıkuşu’, ‘Dudaktan Kalbe’ ve ‘Miskinler Tekkesi’ne ev sahipliği yapan İzmir, Reşat Nuri için görevli geldiği sıradan bir şehirden daha fazlası değil midir? |
|
|
Bazı (Şiir) – Haydar Ergülen |
Sayfa:57 |
|
|
|
Balina Vadisi (Öykü) – Neşe Koçak |
Sayfa:58 |
|
|
|
Aşktan Sonra (Şiir) – Gülümser Çankaya |
Sayfa:60 |
|
|
|
İki Katlı Şehrin Romancısı İrfan Yalçın – Erdem Danış |
Sayfa:61 |
Halk, 1930’lu yılların sonunda savaş bezirgânlarının haykırdığı yeni bir dünya savaşının ayak
seslerinin tedirginliğini yaşar. Paylaşılamayan çıkarlar ve mağlubiyetin intikamıyla başlayan
savaşla beraber eğitim hayatına adım atan Yalçın, her ne kadar ülkenin savaşa girdiğini görmese de dönemin çetin ve yıpratıcı etkilerine maruz kalır. O yıllarda Karadeniz sahillerinin bombalanma ihtimaline karşı bütün halk güneşin batışıyla ışıklarını karartmakla yükümlüdür.
|
|
|
Mavi Otobüs, Sarı Sebrek (Şiir) – Türkân Yeşilyurt |
Sayfa:65 |
|
|
|
Turgay Kantürk ile Söyleşi – Onur Köybaşı |
Sayfa:66 |
“Kendime bile uzaktan baktığım hiç fark edilmedi.” |
|
|
Turgay Kantürk'ten İki Yeni Kitap – Şeref Bilsel |
Sayfa:68 |
Turgay Kantürk’ün şiire başladığı yılların üzerinden neredeyse 45 yıl geçti. 80’ler şiirinin önemli imzalarından biri. Aynı zamanda, ilk kitabının yayın tarihinin 1991 olduğu dikkate alınınca, 90’ların kitap hacminde ilk sağlam yolcularından biri olarak da pekâlâ kabul edilebilir. ‘Tipik’ bir yolcu değil kuşkusuz; dönem şiiri içinde genelgeçer ölçüleri, moda eğilimleri barındıran bir dairede oturmuyor. |
|
|
Turgay Kantürk'ün "Yarasın" Adlı Şiirinin Yapısökümü – Engin Fırat |
Sayfa:70 |
Turgay Kantürk, Tanrı fenomenine ilişkin bakışını ‘Parla & Yan’la birlikte yayımlanan ‘Dünya Denen Defter: 100 Küçük Şiir’deki 100. şiir ‘Theoi’ ile yine sürdürür. Şiirin ‘Tek
tanrılı dindir / şiir / sözcüğe tapan’ dizelerinde şiir ile monoteist dinler, sözcük ile Tanrı arasında analoji kurulur. ‘Theoi’ şiirinde, şiirin doğasında bulunan mistik yönelim, sezgisel dil ve öznenin kültürden kendiliğine doğru gerilmesi işaretlenir. Bu ezoterik yönelim şiir dolayımında insanı terk eden Tanrı’nın, sözcüğün değil hakikatin, dilin ve Tanrı’nın ötesini düşünüm meselesidir.
|
|
|
Yarasın (Şiir) – Turgay Kantürk |
Sayfa:71 |
|
|
|
Bilge Karasu'nun Metninde Söyleme Dayatılan Aşılmaz Sınır – Josef Kılçıksız |
Sayfa:76 |
Beytepe Felsefe’den hocam Bilge Karasu için yazma eylemi, düzçizgisel değil, birbirinin
içinde kırılan dalgaları andıran çok katmanlı bir yapıya sahipti. Onun metninin en somut kurucu miti, ‘bilinçakışı’ denilen bir üslupla duygunun en küçük parçacıklarından anlam birimleri ve bütüncül bir ruh haritası çıkarmaktı. Karasu’da duygu, bütün bu gürültünün
içinde sakin ve derinden ama yine de akışkan olan bir dalgalanımdı.
|
|
|
Şiirler – Reha Yünlüel |
Sayfa:83 |
|
|
|
Çevirmenin Sözü: Homeros'u Çevirmek: Erman Gören ile Söyleşi – Ebru Kumsal |
Sayfa:84 |
“Okurun Homeros gibi bir edebiyat klasiğiyle bütün çıplaklığıyla karşılaşma, kendi anlayışını özgürce geliştirme hakkını önemsiyorum.” |
|
|
Maslow – Onur Çeğil |
Sayfa:88 |
|
|
|
Kopyalanamayan – İnci Aydın |
Sayfa:89 |
Sanatın ne olduğu ya da olmadığı başlangıçtan beri süregelen bir sorun. Platon’un sanatçıya yüklediği işlev zaman geçse de onun sırtından atamadığı bir yük belki de. Sanatın işlevi görünen dünyanın kopyasını yapmaktan ibaret değilse… |
|
|
Resim Sanatı: Emin Turan ile Söyleşi – Fatma Berber |
Sayfa:93 |
“Ressamın tek bir kurşunu vardır.” |
|
|
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel |
Sayfa:95 |
|
|
|
Ada Evim Sait Ev Arkadaşım (Şiir) – Ali Oktay Özbayrak |
Sayfa:97 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak |
Sayfa:98 |
|
|
|
Bilinmeyen (Şiir) – Ahmet Salık |
Sayfa:99 |
|
|
|
Çizgiler (Öykü) – Semra Sağ |
Sayfa:100 |
|
|
|
Evde Yara Kayıp (Şiir) – Mehmet Yağız Uysal |
Sayfa:102 |
|
|
|
Kitaplar Arasında |
Sayfa:103 |
|
|
|
Ümit Aykut Aktaş ile “Kaplumbağa Ayaklanması” Üzerine Söyleşi – Mevsim Yenice |
Sayfa:103 |
“Karakterlerim kendi zihinlerinde yarattıkları paralel evrene tünel kazarak kaçıyor gibiler.” |
|
|
"Ortadoğu'da Bir Ülkenin Acil Durum Alarmı" / Süreyyya Evren – Hıdır Eligüzel |
Sayfa:105 |
Evren, esasında bir kıyamet sonrası dünyada bırakır okuyucuyu. Tıpkı ‘Kırmızı Pazartesi’ romanındaki gibi ülkenin yakılması ancak herkesin ülkenin yanacağını bilmesi ve bu yangını
istemesiyle mümkün olur. Ülke yanmış ve kül olmuştur. Ancak okur için rahatlatıcı olan koltuğundan kalkıp penceresinden dışarı baktığında bir yangın görmemesidir. Yine de biraz daha duyarlı olursa, alarm sisteminin yangını çıkaranlar tarafından kurulduğunu ve yangını fark edenlere yönelik kurgulandığını tespit edebilir. Evren’in amacının bu olmadığının farkındayım. Ama kitabını IKEA kitaplığına kaldıran her okurun radikal bir öznellik dönüşümü için erklenmesi gerektiği ortada.
|
|
|
Zeynep Oktay ile “Birlerken” Üzerine Söyleşi – Nisan Erdem |
Sayfa:108 |
“Gerçeğe duyulan öfke, bir başka dünyanın hayaline imkân veriyor.” |
|
|
"Gölgesine Tutsak" / Ebru Çaloğlu – İclâl Nur |
Sayfa:110 |
Ebru Çaloğlu’nun ilk kitabı Arkabahçe’nin ardından ikinci çalışması ‘Gölgesine Tutsak’, geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Çaloğlu’nun yeni kitabında ünlü klasiklerin arka bahçelerinde dolaşıyor, önemli bazı yapıtların karanlık yüzleriyle karşılaşıyoruz.
Bildiklerimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlayan kitap, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlatıyor.
|
|
|
Cengis T. Asiltürk ile “Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay” Üzerine Söyleşi – Barış Altuğ |
Sayfa:111 |
"Elbette insan sabit fikirli olmamalı, ama insanın sabitlenmiş fikirleri olmalı." |
|
|
|
|
|
|
|