|
|
EYLÜL 2023
|
|
|
Çizgiyorum – Özge Ekmekçioğlu |
Sayfa:2 |
|
|
|
Osmanlı Eğitim Modernleşmesinin Bazı Paradoksları – Mustafa Gündüz |
Sayfa:4 |
Mustafa Gündüz, 18. yüzyılın son çeyreğinden II. Abdülhamid dönemine uzanan süreçte “Osmanlı Eğitim Modernleşmesinin Bazı Paradoksları”nı Batı ile karşılaştırarak inceliyor, ayrıca süreklilik gösteren, dönüşerek gelişen yapıları daha iyi anlamamızı sağlıyor: “Tanzimat dönemi eğitim modernleşmesinin gelecek ideallerinden birinin laik bir sistem vücuda getirmek –ya da ona yaklaşmak– olduğunu 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnâmesi’nde görmek mümkündür. Cumhuriyet dönemi eğitim sisteminin de zemini olan bu kapsamlı hukuki düzenleme, Osmanlı toplumunun dinî ve etnik çeşitliliğini dikkate alarak hazırlanmış bir eğitim sistemi öngörmüştür. Ancak, söz konusu vizyonun gerçekleşmesi bir cemaatler (sosyolojik anlamda) konsorsiyumu olan Osmanlı toplumunun ‘millet’e dönüşebilme kapasitesini zorlayan bir zemin sunmuştur.” |
|
|
Türk Eğitim Tarihi Açısından 1921 Maarif Kongresi'nin Önemi – Erol Kapluhan |
Sayfa:8 |
Erol Kapluhan, “Türk Eğitim Tarihi Açısından 1921 Maarif Kongresi’nin Önemi” başlıklı yazısında “Atatürk’e göre millî eğitim, bağımsızlık savaşı kadar önemlidir. O, bunu Yunanların Kütahya-Eskişehir üzerinden Ankara’ya doğru saldırıya geçtikleri günlerde ispat etmiştir. Düşman bütün gücüyle saldırıya geçtiği sırada, 16-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında, Ankara’da, millî eğitim-öğretim seferberliğini de başlatmıştır. Bu hareketiyle hem eğitim-öğretime verdiği önemi göstermiş, hem de iç ve dış kamuoyuna Türk Ordusu’nun başarıya ulaşacağından emin olduğu imajını vermiştir. Bu dünya tarihinde hiçbir ülkenin yapmadığı, hiçbir devlet adamının düşünmeye cesaret edemediği bir harekettir,” diyor ve üç kongre toplantısında alınan kararları aktarıyor. |
|
|
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılında Kadın Eğitimine Bakış – Sevim Can |
Sayfa:16 |
Sevim Can, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında Kadın Eğitimine Bakış” başlıklı yazısında ülkemizde “birey ve vatandaş olarak var olma, hak ve özgürlükler elde etme, kazanılan hakların devamlılığını sağlamada kadınların eğitimine verilen önem, inkılaplarla başlayan toplumsal değişim ve dönüşüme ivme kazandırmıştır,” diyor ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kaydedilen gelişmeleri – “cinsiyet farklılıklarına bağlı hiyerarşik yapıları pekiştiren içerikler”, “kadınların geleneksel rollerini değiştirmesini engelleyen” uygulamalar gibi direnç noktalarını da vurgulayarak– istatistiksel verilerle aktarıyor. |
|
|
2023 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri |
Sayfa:22 |
Varlık dergisi olarak 1933’ten günümüze özenle sürdürdüğümüz ‘edebiyatımıza yeni değerler kazandırma’ çabası, 90. yılımızda da edebiyatseverleri yeni imzalarla buluşturuyor.
Her yıl Temmuz ayında açıkladığımız Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne başvuru süresini Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle uzatmış ve sonuçları da Eylül ayında açıklayacağımızı bildirmiştik.
Bu yıl şiir dalında Mert Özden, öykü dalında ise Eris İnal ödüle değer görüldü.
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katılım her yıl olduğu gibi yine yoğundu.
Şiir dalında ödüle aday olan 279 dosyadan 18’i ön elemeyi geçti ve Alkın Sezen, Bilgehan Tuğrul, Damla Koruk, Enes Kaynakçı, Kutay Onaylı, Mert Özden, Ozan R. Kartal ve Rona Aslan’ın dosyaları seçici kurul tarafından toplantılarda tartışmaya açıldı.
Zeynep Uzunbay, Nilay Özer, Seyyidhan Kömürcü, Ali Özgür Özkarcı ve Mehmet Erte’den oluşan şiir seçici kurulu yaptığı değerlendirme sonucu ödülü oy birliğiyle Mert Özden’in “Iska Şansı İçin Taviz” adlı dosyasına verdi; Alkın Sezen’in “Persona”, Bilgehan Tuğrul’un “Midilliler Hakkında İlginç Bilgeler” ve Rona Aslan’ın “Böyleydi, Çağ Çürürken” adlı dosyalarını ise oy çokluğuyla ‘dikkate değer’ buldu.
Öykü dalında ödüle aday olan 154 dosyadan 21’i ön elemeyi geçti. Seçici kurul tarafından toplantılarda tartışmaya açılan dosyalar Bozkurt Toral, Derya Onaran, Emirhan Mutlu, Eris İnal, İlyas Sualp Uzun, Özlem Boyacı, Sude Şencan ve Zeynep Kabadayı imzalarını taşıyordu.
Nursel Duruel, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Pelin Buzluk, Selçuk Orhan ve Birgül Oğuz’dan oluşan öykü seçici kurulu, ödülü oy çokluğuyla Eris İnal’ın “Herze ve Tedvir” adlı dosyasına verdi; Zeynep Kabadayı’nın “Son Sayfalar Başlangıcı” ve Sude Şencan’ın “Papatya Suyu” adlı dosyalarını ise oy çokluğuyla ‘dikkate değer’ buldu.
Ödül alan ve dikkate değer bulunan isimleri kutluyor, söyleşi, şiir ve öykülerini Varlık dergisinin Temmuz 2023 sayısında yayımlıyoruz.
|
|
|
Mert Özden ile Söyleşi |
Sayfa:23 |
Öteki taraftan bakmanın sağladığı çok-boyutluluk, şiirin dünyasını çok-katmanlı olarak kurmaya fayda sağlıyor. Bununla birlikte şiirimde öznenin, kendini konumlandırdığı yer odağında farklı biçimlerde karşımıza çıkabildiğini söyleyebilirim. Örneğin bazı şiirlerimde öznenin kendi sesine hiçbir şekilde yer vermediğim ya da buluntu şiir odağında çalıştığım da görülebilir. |
|
|
Kaçış Rampası. Kaplumbağa. (Şiir) – Mert Özden |
Sayfa:28 |
|
|
|
Ölülerini Özler Seremoni (Şiir) –Alkın Sezen |
Sayfa:30 |
|
|
|
Şiirler (Şiir) – Rona Aslan |
Sayfa:31 |
|
|
|
Korkuyorum Milan (Şiir) – Bilgehan Tuğrul |
Sayfa:32 |
|
|
|
Eris İnal ile Söyleşi |
Sayfa:34 |
Basit birer tesadüften ibaret çağrışımlar çoğu kez beni hayranlıkla, mucize hissiyle baş başa bırakıyor. Bu incecik anların altında tüm insanlığa ait öyküler olduğunu, bunların bazen yalınlığıyla beni altüst ettiğini hissediyorum. Ölümün sıradanlığına benzer bir yalınlık bu, kendi ritüellerimizi, kurduğumuz dünyayı, oyunları, değer atfettiğimiz şeylerin hammaddesini fark edince biçim değiştirme ihtiyacı duyuyoruz. |
|
|
Yılan Hikâyesi (Öykü) – Eris İnal |
Sayfa:38 |
|
|
|
Çiğdem Çiçeği (Öykü) – Zeynep Kabadayı |
Sayfa:42 |
|
|
|
İki Öykü (Öykü) – Sude Şencan |
Sayfa:47 |
|
|
|
Angela Carter: "Büyülü Oyuncak Dükkânı"nda Yangın – Nil Sakman |
Sayfa:50 |
Eril söylemin ürettiği kadınlık imgeleri öylesine sağlam bir zemine sahiptir ki bunlardan bütünüyle kurtulmak, kendi benliğini kendi olanaklarınla tanımlamak bazen bütünüyle boş bir çaba gibi bile görünebilir. Henüz anne babasının ölüm haberi gelmeden önce kendi evlerinde ergenliğe yeni girmiş bedeni ile ilişki kurmaya çalışan Melanie ne kadar çabalasa da kendi bedeni ile dolaysız bir ilişki kurmayı beceremez. |
|
|
Roma'dan Kaçış (Şiir) – Ali Özgür Özkarcı |
Sayfa:55 |
|
|
|
Edebiyatımıza Yön Verenler: Semih Gümüş ile Söyleşi – Tuğba Eriş - Banu Yıldıran Genç - Çiğdem Öztürk - Dilek Emir |
Sayfa:56 |
Şimdiki zamanların kültürü içinde yazarın da, yayıncının da, okurun da nitelikli edebiyat eleştirisine gereksinimi kalmadı. Onların istediği eleştiri olumlu sözlerle dolu kitap tanıtım yazılarında, sosyal medyadaki övgülerde var. Bu yetiyor artık. Eleştiri bu yüzden çok daha az yazılıyor. Eleştirinin akademi içinde yapıldığı da pek söylenemez. Orada daha çok akademik, yani bilimsel okuma yapılıyor. Onu edebiyat okuması, dolayısıyla eleştirisi sayamayız. Bir anlayışa, akıma, yönteme, dizgesel bir düşünce sistemine göre yapılmış eleştiri, yapıtı bilimsel okumalara uğratmaktır. Öyle olduğu için de zaten üniversitelerle edebiyat dünyası arasında neredeyse hiç ilişki, yakınlık, bağ kurulamadı. |
|
|
Türkçe Günlükleri – Feyza Hepçilingirler |
Sayfa:62 |
“Aklıselim” aslında bir tamlama, Farsça kurallara göre yapılmış olan, hani Türkçesini söylemek için ters çevirmemiz gerekenlerden. Yani? “Akl-ı selim”, sağlam akıl demek. Tanımıyla söylersek, “Hükümlerinde yanılmadan doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yeteneği.” Türkçe karşılığı var: sağduyu. İnsan için kullanılır, evet. Ama yanına bir “sahibi” getirilerek. “Sağlam akıl insan” denmez; “sağduyu insan” denmeyeceği gibi. “Sağduyu sahibi / sağlam akıl sahibi insan” denir ya da kısaca “sağduyulu” derseniz o da olur ama “aklıselim davranmak” derseniz olmaz. |
|
|
Bale Sanatı: Hülya Aksular ile Söyleşi – Fatma Berber |
Sayfa:64 |
“Bale tüm sanat dallarını içeren bir sanat.” |
|
|
Beyoğlu Söylenceleri (Şiir) – Orhan Emre |
Sayfa:67 |
|
|
|
Feminist Bakış Açısı Teorileri – Fatma Fulya Tepe |
Sayfa:68 |
Feminist bakış açısı teorileri (feminist standpoint theories) tartışmaları 1970-1980’lerde başlayıp Donna Haraway’ın konumlandırılmış bilgiler teorisini yayımlandığı 1988 yılına kadar yayılmaktadır. Burada feminist bakış açısı teorilerinden Nancy Hartsock, Dorothy Smith, Sandra Harding ve Donna Haraway’in argümanlarına yer vereceğim. |
|
|
Olmak (Şiir) – Emrah Pelvanoğlu |
Sayfa:73 |
|
|
|
Taş, Kabuk, Sessiz: Uzaktakine Ulaşabilmek – Hıdır Eligüzel |
Sayfa:74 |
Ateş Alpar’ın “Taş Kabuk Sessiz” sergisinde yalnız kalırsak kabuklarımıza, sessizliklerimize, yol kenarlarından toplayıp cebimize attığımız taşlarımıza denk geleceğiz. Bu fotoğraflar ile göz göze gelebilenler için bir öğretinin omuz vermesinden korkmamayı öneririm. Sergiye ilgi gösterenlerin bir yağmalanma tarihine fotoğraflarla eşlik ettiğini söylemek gerekir. |
|
|
Meryem miydi Evrediki (Şiir) – Elif Akyol |
Sayfa:78 |
|
|
|
İlkin Kuşlar Uyanır (Öykü) – Sevinç Çokum |
Sayfa:79 |
|
|
|
Sanat Yönetimi ve Küratöryal Yönetim Nasıl Anlatılır: Derya Yücel ile Söyleşi – Mine Bican |
Sayfa:82 |
Yerel sanat alanında etik ilkelerin kimi zaman göz ardı edildiği bir rekabet hali ile henüz telif hakları, emek karşılığı, mesleki ücretler konusunda hakkaniyetli, tutarlı ve sürekliliği olan bir bir sistem yokken, nitelikli küratöryal çalışmaların sürekliliğini de bekleyemezsiniz. |
|
|
Adnan Özer Şiiri: Müphemiyetin Reddiyesi – Leyla Arsal |
Sayfa:86 |
Özer’in bir varlık durumuna odaklanan şiiri en başından bu yana bir problematiği sabitleyerek ilerler ama folklorik ve antropolojik unsurun, göstergenin, söylemin baskınlığı bu bağlamın göz ardı edilmesine neden olur. |
|
|
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel |
Sayfa:91 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak |
Sayfa:93 |
|
|
|
Rüya Nidâları (Şiir) – Oğulcan Özkan |
Sayfa:94 |
|
|
|
Turuncu Toros (Öykü) – Ömür Müzeyyen Yılmaz |
Sayfa:95 |
|
|
|
Kaçış Rampası (Öykü) – İsmail Saklak |
Sayfa:98 |
|
|
|
Şiirler (Şiir) – Orkun Çay 100 |
Sayfa:100 |
|
|
|
Kitaplar Arasında |
Sayfa:101 |
|
|
|
Şükrü Erbaş ile “Sitem Taşları” Üzerine Söyleşi – Özge Sönmez |
Sayfa:101 |
Sitem, yazının mayasında vardır. Yoksa neden yazalım değil mi? Dünyanın bizim istediğimiz gibi dönmemesine karşı bir hayıftır yazı da sitem de. En hafifiyle gerçekliğe gönül koymaktır. Bir yazımda demiştim, biz hem dünyayı reddederiz hem de ondan vazgeçemeyiz. Biz aslında sevmek isteriz; kalbimizde, aklımızda yarattığımız, inandığımız güzelliği yaşamak isteriz, ancak ne yazık ki dünya, bizi kuşatan gerçeklik buna izin vermez. Çırpına çırpına yazarız. Sitem bu yazıdır işte. |
|
|
"İzler Taze" / Tozan Alkan – Engin Turgut |
Sayfa:104 |
Şu ‘korku çağında’ bir şairin kendisi gibi olması, şiirin gerçek lezzetini duyurması ve bazı dizelerinin ‘keşke ah ben yazsaydım’ diyebileceğiniz olgunlukta olması takdire şayan bir durumdur her şeyden önce. |
|
|
"Çiçek Kokusu İllegal" / İsmail Cem Doğru – Zahide Y. Koçyiğit |
Sayfa:106 |
Gezi sürecinin üzerinden geçen bunca yılda, hakkında çok şey yazıldı. Ancak edebiyat özelinde –birkaç öykü kitabı dışında– hakkınca yer bulabilmiş olduğu söylenemez bu büyük halk hareketinin. Kuşkusuz çok kurguya, kurgu karakterine ya da atmosferine dolaylı veya doğrudan etki etmiştir, edecektir. Lakin başlı başına bu süreci anlatan ve buna adanan bir şiir kitabı olmakla da başka önemli bir boşluğu dolduruyor Çiçek Kokusu İllegal. Üstelik bunu şiir estetiğinden ödün vermeden; şiiri, meselesine feda etmeden yapmayı başarıyor. |
|
|
"Caz ve Muvaşşah" / Nihat Özdal – f. Rüzgâr |
Sayfa:107 |
Nihat Özdal’ın yeni şiir kitabı Caz ve Muvaşşah Orlando Poetry Art’ın “16” serisinin ilk kitabı olarak Mayıs 2023’te yayımlandı. Eser toplamda beş şiir barındırıyor. Bu yazıda şiirlerin üçünü inceleyecek ve kalan ikisini okurun kanaatine bırakacağız. |
|
|
Vildan Külahlı Tanış ile “Çizgide Bir Kukla” Üzerine Söyleşi – Dilek Üstündağ |
Sayfa:108 |
“Küçük bir oyuktan geniş bir manzarayı izleyebilecek bir öykü evreni kurmaya çalıştım.” |
|
|
"Wisconsin, 1963” / Şavkar Altınel – Ali Bulunmaz |
Sayfa:110 |
Altınel, kurmaca-anı-edebiyat kuramı şeklinde kaleme aldığı Wisconsin, 1963’te, şiirinde gizlenen ya da gizlendiğini düşündüğü Lowell’ın hayaletiyle yeniden buluşurken geriye dönüp bir sorunun yanıtını arıyor: “Gençliğimizde bir dönem ilgi duyduğumuz ama yıllar sonra baktığımızda şiirimizin üzerinde bıraktığı önemli bir ize rastlamadığımız bir şair nedir? Değerlendirilmemiş bir fırsat, kurulmamış bir ilişki, yaşanmamış bir hayat.” |
|
|
Çevirmen Funda Kızıler Emer ile “Bir Melek Çağırmak ve Dualar” Üzerine Söyleşi – Saba Kırer |
Sayfa:111 |
“Hertha Kräftner’in metin evreninde savaş art alandadır; ölüm her daim iş başındadır.” |
|
|
|
|
|
|
|