Varlık Yayınevi
 
   
 
 
   
Anasayfa Tarihçe Varlık Dergisi Kitaplar İletişim Yardım
Yaşar Nabi Nayır
Varlık Ne İçin Çıkıyor
Varlık İçin Ne Dediler
Künye
Varlık'ta Bu ay
Varlık Dergisi İçeriği
Abonelik
Yaşar Nabi Nayır Ödülleri
Varlık Dergisi 'eurozine' üyesidir

MART 2023

Çizgiyorum – Özge Ekmekçioğlu Sayfa:2
Afet Etiği – Gülüş Türkmen Sayfa:4
Son çeyrek yüzyıl içinde çok sayıda büyük depremin yanı sıra ekonomik krizler, terör saldırıları ve bir pandemi gördük. Ülkenin yazar ve düşünürleri olarak afetin sıradanlaştığı, normalleştiği bir devirde yaşadığımızı görmek istemiyor olabilir miyiz? Yaşamak ve hayatta kalmaya çalışmak arasındaki çizginin incelmesini izlemekten kaçınıyor, her seferinde “inşallah bu son olur da nihayet önümüze bakarız” temennisiyle yükselmekte olan güvenlik ihtiyacına kör kalıyor, fildişi kuleye tırmanıyor olabilir miyiz?
Kadınların Eğitim Hakkının Öncüsü: Aziz Haydar – Feryal Saygılıgil Sayfa:7
Varlık dergisinin Mart 2023 sayısının dosya konusu, “Cumhuriyet’in 100. Yılında Hak Temelli Kadın Dergileri ve Bültenleri”. Dosyamıza Cumhuriyet’i hazırlayan yıllardan başlamayı uygun gördük. Feryal Saygılıgil, Osmanlı kadınının fotoğrafını ilk kez yayımlayan, kadın hakları mücadelesinde önemli yeri bulunan, kadınlara boşanma hakkı ve mirasta erkeklerle eşit pay verilmesi gibi konuları gündeme getiren, Ulviye Mevlan’ın kurucusu olduğu Kadınlar Dünyası dergisini ve bu derginin yazarlarından, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde “Kadınların Eğitim Hakkının Öncüsü: Aziz Haydar”ı anlatıyor.
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Kadın Dergileri (1922-1928) – Yaprak Zihnioğlu Sayfa:10
Yaprak Zihnioğlu, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarında[ki] Kadın Dergileri”ne kısaca değinip, II. Meşrutiyet’ten sonra kadın hakları mücadeleleriyle öne çıkan güçlü kadın şahsiyetlerin ve kadın hareketinin önemli etkinliklerinden biri olan Kadın Yolu (1925-1927) dergisi üzerinde duruyor ve bu derginin dönemin feminizmini ve kadınlık tartışmalarını yansıtmakla kalmayıp, yeni kadın edebiyatçı ve sanatçıların eserleriyle ortaya çıkmasını sağladığını vurguluyor.
Cumhuriyet'in 100. Yılında Hak Temelli Kadın Dergileri ve Bültenleri – Aslı Davaz Sayfa:15
Aslı Davaz, 1928’deki Harf Devrimi’nden günümüze dek yayımlanan “Hak Temelli Kadın Dergileri ve Bültenleri”nin geniş bir panoramasını sunuyor. Davaz’ın bu alanda çalışmak isteyen herkes için bir altyapı sağlayan, rehber niteliğindeki kapsamlı yazısı siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel eğilimlerin etkileşim noktalarını ortaya koyuyor. Kadın meslek örgütlerinin, siyasi parti kadın kollarının, ilerici sosyalist kadınların, işçi ve emekçi kadınların, feminist kadınların, yurtdışında yaşayan kadınların, Kürt kadınlarının, LGBT hareketinin, kadın ve toplumsal cinsiyet araştırma merkezlerinin, depremzede kadınların, sendikalı kadınların dergi ve bültenlerinin içeriklerine dair bilgileri yazıda bulmak mümkün.
Şairin Hikâyesi (9): Özdemir Asaf – Erol Gökşen Sayfa:29
Öncelikle Özdemir Asaf’ın sağlığında hikâye kitabı yayımlamadığını ve hikâyelerinin çoğunun müsvedde olarak kaldığını belirtmeliyim. Şairin oğlu Olgun Arun ilk olarak 1987 yılında Dün Yağmur Yağacak adıyla bu hikâyeleri kitaplaştırır. Yenilik dergisinde çıkan “Hiçinci Sokak”ın dışındaki hikâyelerin süreli yayınlarda neşredilmediği vurgulanmıştır kitapta (Asaf, 1987: 1). Ancak yaptığım araştırmalar sırasında “Hiçinci Sokak”tan önce onun dergilerde yayımlanan bir başka hikâyesine ulaştım. Bu hikâyenin “Hiçinci Sokak”tan önce yazılmış olması ayrıca önemli. “Acabalar” üst başlığıyla yayımlanan “Sokaklarda” adlı söz konusu hikâye, 1 Nisan 1943 tarihinde Servetifünun / Uyanış dergisinde çıkmış ve hiçbir kitabına girmeyerek unutulmaya terk edilmiştir.
Acabalar / Sokaklarda (öykü) – Özdemir Asaf Sayfa:31
Tiyatro: Goncagül Sunar ile Söyleşi – Burak Süme Sayfa:34
Ufuk Cebeci tarafından yönetilen, senaryosunu Salihcan Sezer’in yazdığı Anneme Yolculuk bu sezonun başyapıtlarından biri. Sizler için Goncagül Sunar’la buluştuk ve yeni oyunu üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. “Varoluş, yabancılaşmayla akrabadır.”
Fikret Demirağ'dan Kalanlar: “Türkçe Şiirin Adalarında” – Gültekin Emre Sayfa:38
Fikret Demirağ’la uzun mu uzun bir yazışmamız oldu. Berlin’de yayımladığımız Parantez ve Şiir-lik’i ona yollamamızla, yani mektuplarla başlayan bir dostluk. Kendi şiiri ve kitaplarından söz eden mektupları nasıl da değerli! Adresini nasıl bulup da ona dergiler yolladığımı anımsamıyorum.
Sinema: Özlem Çıngırlar ile Söyleşi – Fatma Berber Sayfa:46
Yönetmen ve senarist Özlem Çıngırlar ile ilk kısa filmi Asfur ile bizi sınırlayan tüm kırmızı şeritleri, yarım kalmışlığı, son projesi ve ilk uzun metraj filmi olan Kayıtsız’ı, filmdeki Füruğ Ferruhzad etkisini, belgesel yapımı ve içerik yönetimi deneyimlerini konuştuk. “Hayata geçmiş veya henüz geçmemiş senaryolarıma baktığımda, ritmi duyarak sahne çekmeye müsait şeyler yazdığımı fark ediyorum.”
Türk Edebiyatı – Türkçe Edebiyat Tartışması Üzerine – Bilgin Güngör Sayfa:50
Türk edebiyatı - Türkçe edebiyat tartışmasının son zamanlarda bu kadar alevli ve kapsayıcı hale gelişinde, sosyal medyanın bu “demokratik ve çoğulcu tekel” özelliğinin büyük bir etkisinin olduğu bariz. Eline klavyesini alan cepheye koşmuş, tartışmanın bir ucundan tutmayı başarıp mücadeleye girmiştir.
Fotoğraf Nasıl Anlatılır: Çeyiz Makal Faircloug ile Söyleşi – Mine Bican Sayfa:54
“Kendinizi bir fotoğrafçı olarak tanımlamak için fotoğraf çekmenin yeterli olduğu günlerin geride kaldığı bir dönemdeyiz.”
Fetişist Bir Yarılma: Antroposen, Ekoloji, Biyomimikri ve Şiir – Leyla Arsal Sayfa:58
Bu yazıda, şiir için uygun bir zemin ve zaman arayışıyla Antroposen, Ekoloji, Biyomimikri kavramlarını anlamaya çalışacak, kavramların farklı zaman-uzamlardaki etkileşimini şiirin zaman-uzamı ile kaynaştırarak rastladığım olgunlaşmış bulguları analize tâbi tutacağım.
Nahla Vadisi (Şiir) – Ömer Erdem Sayfa:64
Türkçe Günlükleri – Feyza Hepçilingirler Sayfa:66
Ad tamlamalarından hızla aforoz edilmekte iyelik ekleri. Nice zamandır “erkek pantolon, kadın kazak, çocuk gömlek” kullanımlarına yalnız ben değil, birçok Türkçe dostu, kızıp söylendik ama değişen bir şey olmadı. Ad tamlaması biçimindeki sokak adlarından, derken cadde ve meydan adlarından düşürüldü iyelik ekleri. Süleyman Nazif Sokağı yerine “Süleyman Nazif Sokak”, Basmane Garı yerine “Basmane Gar” denmeye ve büyüklü küçüklü tabelalarda böyle yazılmaya başlandı.
Bana Ses Estikçe (Şiir) – Hakan Cem Sayfa:68
Irmgard Keun: Modern Dünyada Kadınlık Deneyleri – Nil Sakman Sayfa:69
Keun’ün edebiyatında belirleyici niteliklerden bir tanesi de kurgu ve söz diziminde montaj tekniğini kullanmasıdır. Büyük ölçüde bütünlüklü, büyüsünü henüz kaybetmemiş eski dünya düzeninin anlatı evrenini kuran, ortaya çıkan anlamın kendi içinde bütünlüğünü koruduğu sözel dizgenin aksine montaj tekniği devamlılıktan yoksun, kesintili, parçalı, hız kazanmış bir dünyada yeni bir işleyiş edinen insan algısının bu yeni dünya düzenini anlamlandırma ve yorumlama çabasının sözdizimsel karşılığını yansıtır. Bu bağlamıyla da eski dünyanın yaşam algısının yıkımına mecazi atıflarda bulunan poetik bir strateji olarak belirir.
Sınır (Şiir) – Deniz Durukan Sayfa:75
Lacan, Deleuze ve Guattari Temelli Bir Sevim Burak Okuması – Ersun Çıplak Sayfa:76
Yakınlarda Sevim Burak’ın yapıtlarına odaklanan birçok çalışma yayımlanmasına rağmen, “Ah Ya Rab Yehova”nın farklı metinlerle ilişkileri yeterince incelenmemiştir. Burak’ın, daha 1965’te, Asım Bezirci’nin kendisine yönelttiği “Etkisinde kaldığınız yerli ve yabancı bir yazar var mı?” sorusunu, “Tevrat ve Dostoyevski” diyerek yanıtladığı düşünüldüğünde, Nilüfer Gügörmüş Erdem’in şu tespitinde özgün bir yan bulunmaz “Yanık Saraylar kitabındaki ‘Ah Ya Rab Yehova’ hikâyesinin diğerlerinden ayrı bir yeri vardır. Tevrat dilini yankılayan çok özel bir dil kullanımıyla dikkati çeker.” Aynısı, Burak üzerine hazırladığı tezde metinlerarasılığa da başlık açan, ancak Tevrat ve Dostoyevski’ye yapılan göndermeleri incelemediği gibi, bunlara kaynakçada bile yer vermeyen Mustafa Demirtaş için de geçerli.
Akrebin Kışı (öykü) – Emine Altınkaynak Sayfa:83
Olmasını Beklemek Gerekti (şiir) – Emel Kaya Sayfa:87
Sosyoloji ve Şiir Etkileşimine Güncelden Genel Bir Bakış – Adnan Gül Sayfa:88
Modern şemsiyesi altına sığmayan, hatta bol gelen şiirimiz, etkilenmesi ve ona göre yeniden yapılanması gereken bilimsel kuramlardan ne derece pay almıştır? Sosyoloji-şiir ilişkisi (ve bu konudaki çalışmalara duyulan açlık) şiir yazan çoğunlukça ne ifade eder?
Çark (şiir) – İbrahim Tığ Sayfa:90
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel Sayfa:92
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak Sayfa:94
Mineral (Şiir) – Güler Kalem Sayfa:95
Koltuk (Öykü) – Hüseyin Kılıç Sayfa:96
Kan[mamak] (Şiir) – Kenan Akpınar Sayfa:98
Kitaplar Arasında Sayfa:99
“Belki de Dünyanın Sonundayım” / Yavuz Ekinci – Hıdır Eligüzel Sayfa:99
Ekinci’nin Batman doğumlu olmasının coğrafi tercihte ve mekânın yeniden inşasında etkili olduğunu düşünmekle birlikte, diğer etkinin monarşide olduğunu düşünüyorum. Hakkını verelim ki, romanda monarşiye dair bir adlandırma yapılmamış olsa da tüm tarihsel ve yönetsel kodların, ritüellerin Osmanoğulları’na ait olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, Ekinci, çok fikir sahibi olunan ve çok da derinlemesine bilinmeyen bu monarşi yerine yine Mezopotamya’da bilinebilecek bir monarşi icat eder: Hüseyinoğulları. Hüseyinoğulları’nı, Osmanoğulları’nın temsil ettiği Türk-Sünnî İslam ve Bizans İmparatorluğu geleneklerinin aksine, Şii İslam geleneğini temsil eden bir adlandırma olarak yorumluyorum. Ancak bu kültürel ve siyasal değişimin romanda izlerini arayanlar hüsrana uğrayabilir. Kültürel kodlarda değişme olmadığı gibi, devlete olan bakışta da farklılaşmanın olmadığını görüyoruz.
“Berlin Günlüğü'nden” / Max Frisch – Ali Bulunmaz Sayfa:102
İsviçreli soğukkanlılığıyla ve Batılı solcuların romantizminden azade biçimde gözlemlediği Doğu Berlin’e dair çözümlemeler yapan Frisch, çıktığı alışverişleri ve evinin dekorasyon çalışmalarını da not ediyor defterlerine. Karşılaştığı ve konuştuğu insanların ses tonlarından hareketle politik ve kültürel sonuçlara ulaşıyor. “Tek bir nitelikli gazete yok” dediği Berlin’de “amaçsız yaşıyor” ve “dünyanın gidişinden [kendini] sorumlu hissediyor” ve kentin batısında edebiyata meraklı bir çevre arıyor.
"Geri Döndüğüm Yerler" / Banu Yıldıran Genç – Zeynep Tandoğan Sayfa:103
Edebiyatla kurulan bağ büyüleyici olarak tanımlanabilir, öyledir de. Borges’in, bir kitabı kapattığında harflerin birbirine karışmış olduğunu ancak kendisi kitabı açıp okumaya başladığında bir dizin haline geldiğini düşünmesi büyü değil de nedir, üstelik okur-yazar işbirliğini vurgulayarak. Banu Yıldıran Genç de edebiyatın, yazar-okur arasında kurulan bağın büyüleyici olduğunu belirtmiş kitabında ve şöyle demiş: “Şimdi bu yazılar belki okurlarıyla yeni bir bağ kuracak.” (s.14). Evet, yeni bir bağ kuruyor yazar bizimle.
“1922-2022 İzmir'in Yüzyılına İz Bırakanlar: Geleceğe Örülen Kilit Taşları” / Haz. Elçin Demirtaş – Raşel Rakella Asal Sayfa:104
Anahtar kelime hatırlamadır. Hatırlamak denince aklımıza belleğin içindeki bilgilere ulaşmak gelir; oysa dikkat etmemiz gereken husus, belleğin bir depo olmadığıdır. Hatırlanmak istenen kişi, depodan bir nesneyi almak gibi kolayca hatırlanmaz. Bellek deneyimlerden oluşur ve aynı zamanda onları anımsadıkça tekrar tekrar kurgulanmış olur. Geleceğe Örülen Kilit Taşları’nda her anlatıcı geçmişi bugünden bakarak, kaleme aldığı kişi ile yaşanmışlıklarını ön plana çıkarıyor. Yani geçmişi bugünden bakarak değerlendiriyor. Bu anlatı şeklinde ortaya çıkan metin, –anlatıcının duygu ve düşüncelerinin de eşliği ile– ele alınan bireyin hayat hikâyesidir. Kitabın bütününde ise şehrin hikâyesi...
Çiğdem Ülker ile “Yazmak… Zamanı Aşmak Üzerine” Söyleşi – Nilgün Çelik Sayfa:106
Edebiyat, hayatı taklit eder; onu sayfaya yansıtır ama yansıyan artık başka bir şeydir. O meşhur ayna, artık her şeyi değiştirmiş, başka bir düzleme taşımıştır. Yazar, hayatı farklı bir boyutta algılamış, imgelerle dolu bir süzgeçten geçirmiş, sonra o tek tek parçaları kendine has bir sentezle toplamış, kurgulamış ve sayfaya dökmüştür. Realiteyi düş gücüyle yeniden üretmiştir.
"Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi" / Müesser Yeniay – Tamer Öncül Sayfa:108
Aslında sadece kendine değil, tüm insanlara tarihin ikiye bölünmüş olarak okunması gerektiğini anlatmaya çalışır: Ataerkil Öncesi (AÖ) ve Ataerkil Sonrası (AS). Yaşama bakışını, felsefik ve poetik izleğini bu “bölünmüş tarih” üstünden yola çıkarak AÖ’ye endeksler Yeniay. “Arup” şiiri (s.16) başta olmak üzere, Doğu mitolojisinden, kadın tanrıçaların egemen olduğu çağlardan; Şaman geleneğinden hareketle erkeği Annesoylu (AÖ’) “yeni bir çağa” davet edip, kadın figürünü kutsar dizelerinde: “içime / sokuyorum / seni / bedenim ol/ istiyorum” (s.16).
Gönül Çatalcalı ile “Çöp Kentin Efsanesi” Üzerine Söyleşi – Bahri Karaduman Sayfa:110
“Çöplüklerin bile kirletemediği insanlardan yola çıktım.”
"Her Şeyin Bi'Şeyi Vardır" / Mehmet Çimen – Deniz Kaygılı Sayfa:112
“Her Şeyin Bi’Şeyi Vardır”. Böyle demiş kitabının adına Mehmet Çimen. Bunu açmış sayfalar arasında, bir ailenin yok oluşuna giden süreci kabullenmeden önce ve kabullendikten sonraki zamanda kendine sorduklarıyla yüzleşip başka bir kapıdan başka bir sesle geçmek istemiş.
MART 2023 - KİTAP EKİ
Anasayfa   |   Tarihçe   |   Varlık Dergisi   |   Kitaplar   |   İletişim
Copyright © 2017 VARLIK YAYINLARI