|
|
ARALIK 2021
|
|
|
Çizgiyorum – Özge Ekmekçioğlu |
Sayfa:2 |
|
|
|
Sanat Piyasası – Aylin Seçkin |
Sayfa:4 |
Sanatın statü sembolü olması, sanat tarihinde önemli yeri olan sanat eserlerinin görece sınırlı oluşu, bazı koleksiyonerlerin zevklerinin piyasayı etkilemesi sonucunu doğurmuştur. Bu sebeple az sayıda sanatçı yıllık gelirini yüz milyon dolar seviyesine çıkarabiliyorken, yüz binlerce genç sanatçı bir galeri, birkaç koleksiyoner tarafından keşfedilmek için büyük çaba sarfetmektedir. |
|
|
Beş Para Etmez İşler! – Barış Acar |
Sayfa:10 |
Başlayacaksak bir itirafla başlamalı; beş para etmez işler, çağdaş sanat işleri! Kelimenin düz ve olanca yan anlamlarıyla başlangıç noktamız bu olmalı. Bütün o şatafatlı açılışlar, sanat üzerine kesilen ahkâmlar, hepsi birbirinin tekrarı olan buldumcuk katalog yazıları, ne yaptığının ayırdında olmayan, bunu da marifet sanan bitirim genç sanatçılar, az küskün eskiler, ne için orada olduğunu kestiremediğiniz sanat insancıkları, uzmanlar, yarı-uzmanlar, sadece bedava içecek için orada olanlar, birbiri ardına açılıp kapanan sergiler, gelip geçen bienaller, hangi koleksiyonla ne için yapılandığını asla kestiremeyeceğiniz yerden biter gibi ansızın yükseliveren müze binaları, arada bir yayınlanan telifli-telifsiz kitaplar, yıldızı arada parlayan birkaç küratör, hepsi bir kuyu başında bir grup eleştirmen, birkaç aya mutlaka bir yenisi patlayan mini skandallar, politikasız politika, kapak sayfası aktivizmi, kim ne giymiş, neredeymiş, ne almış istatistikleri, pahalı reklamlar, ucuz ilişkiler vs. listeyi dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Yine de şu gerçek değişmeyecek: Çağdaş sanat işleri beş para etmez işler! |
|
|
Sanat Hesap Kitap – Selçuk Orhan |
Sayfa:13 |
Sanat endüstrisi (kapitalist ya da sosyalist rejimlerde eşdeğer ölçüde) belli bir amaca dönük yapıtların üretilmesine el verir. Endüstri açısından bireylerin özgürleştirici emekle kurdukları ilişki kendilerini bağlar; endüstri, en basit anlamıyla satışa, bir kurumun propagandasına, siyasi bir amacın gerçekleşmesine katkıda bulunan yapıtlara destek verecektir. Bu anlamda çoksatarlarıyla ünlü bir yayınevi kadar destekçilerine belli kitapları öneren çevreci bir örgüt de endüstriyel davranış sergiler. Aslında gözümüzün önünde yaşanan bir süreç bu. Sanat dünyasında belli eğilimler güçlendiğinde, şu ya da bu nedenle belli konular ‘trend’ olduğunda sanatçıların da bu mekaniğe boyun eğdiğini görüyoruz. |
|
|
Soruşturma: Sanat Ekonomisi – Hazırlayan: Ahmet Furkan İnan // Katılımcılar: Elmas Deniz, Fatma Belkıs, Genco Gülan, Hale Tenger, Kader Genç, Kerimcan Güleryüz, Murat Germen, Onur Gökmen, Sevil Dolmacı, Şevket Sönmez, Yusuf Taktak |
Sayfa:19 |
Çeşitli bakış açılarını ve görüşleri bir arada yansıtabilmek adına sanat ortamının birbirinden farklı, kimi zaman da birbirine tamamen zıt uçlarında faaliyet gösteren aktörlere ulaştık. Sonuç olarak çok kapsayıcı olmasa da, Türkiye sanat ortamını şu veya bu yönde şekillendirmiş ve şekillendirmeye devam eden belirli fikirlerin izlenebileceği bir soruşturma hazırladık. |
|
|
Soruşturma: Müzik ve Kitle Beğenisi – Hazırlayan: Fatma Berber // Katılımcılar: Gürer Aykal, Cem Mansur, Leyla Diana Gücük, Serhan Bali, Sinan Ufuk Nergis, Osman Enfiyecizade, Sümeyra Gümrah Teltik |
Sayfa:31 |
Müzik günümüzde onu kitlelere ulaştıran aktörlerle birlikte dev bir endüstriye dönüştü. Dijitalleşme, konsept mekânlar vb. unsurlar müziği tüketimin bir parçası haline getirip pazarlanmaya mecbur bıraktı. Alanda birbirinden farklı üretimlerde bulunan isimlerden müziğin nasıl bir endüstriye dönüştüğüne, kitlelere ulaştırılmasında uygulanan stratejilere, dinleyici reflekslerine ve dönüşümlerine, mekânların hedef kitleler için yaptığı programlara, dijitalleşmenin etkisine dair görüşler alındı. |
|
|
Gökhan Yılmaz’dan Suretini Arayan Metinler – “Hande Balkız |
Sayfa:42 |
Anlatı evreninde baba-oğul, ben-öteki, yaratıcılık/özgünlük - üretememe/vasatlık, yaşam-ölüm gibi çatışma hatları kurulur. Yılmaz hemen tüm çatışmaları ev içlerinde biçimlendirir. Öykü kişilerinin mikrokozmosu evler; hafızayı, hayalleri, gelecek tasarımlarını içeren, gündelik olanı aşan mekânlardır. Evin derinlikleri bireysel derinliklere açılan yollar, bağlamlar üretir. Ontolojik kaygılar, yazmaya dair kaygılar öykülerin tetiklendiği noktalardır. Anlatı evrenleri kişiyi kuşatan gerçeklerin neden olduğu tökezlemeler içerir. |
|
|
Sergüzeşt-i Sahaf Ragıp Efendi (IV) – Süleyman Kaymaz |
Sayfa:50 |
Dükkân şiir mezarlığına döndü. Kartvizit bastırır gibi bastırılmış eciş bücüş kitaplar! Çoğu da aşk şiirlerinden ibaret. Sanki şiirin tek meselesi aşkmış gibi!
|
|
|
Bir Zamanlar Kadıköy (5): Şükran Kurdakul – Metin Cengiz |
Sayfa:54 |
Şükran Kurdakul’la nerede nasıl tanıştığımızı anımsamıyorum, aramızdaki dostluk öyle ilerlemişti ki hemen her konuda konuşurduk. Cağaloğlu günlerinde çok defa vapurda rastlardım ona, hemen şiirden söz açar, tanığı olduğu dönemleri bana aktarırdı. Benim merakla ve açlıkla dinlemem onu iştahlandırırdı. Hazırladığımız perşembe günlerine hemen her hafta katılırdı Benusen’de. |
|
|
Eugène Guillevic’in Şiirlerinden Mehmet Ali Doğan’ın Resimlerine Geometrik Biçimler – Emre Dirim |
Sayfa:58 |
Mehmet Ali Doğan, hep çok renkli resimlerin ressamı olarak tanındı. Dil, din, ırk ayrımı gözetmeden, yaşam biçimlerini koruyarak insanların, kültürlerin birbirini besleyerek, geliştirerek varlıklarını sürdürmelerini isteyen ressam, resimlerinde de bu düşüncelerini dile getirmeye, göstermeyi amaçlıyor. Ayrıca resim yaparken kullandığı atık bantları da resme dahil ediyor, onları yeniden kazanıyor, kazandırıyor. |
|
|
Karlı Gecelerde Şafak Sökmüyor (Öykü) – Hikmet Temel Akarsu |
Sayfa:62 |
|
|
|
Şiirler (Şiir) – Yüksel Pazarkaya |
Sayfa:65 |
|
|
|
Babadan Oğula, Karauğuz’dan Karaoğuz’a – Bilgin Güngör |
Sayfa:66 |
Tarihi, kömür madeninin işletilmeye başlandığı 1840’lı, 1850’li yıllara kadar uzansa da Zonguldak, Cumhuriyet’in şehridir daha çok. İl statüsüne Cumhuriyet’le kavuşmuştur; yabancı sermaye egemenliğinden Cumhuriyet’le kurtulmuştur; kültür, edebiyat ve sanatta Cumhuriyet’le şahlanmıştır bu şehir. İşte Tahir Karauğuz ve Doğu Karaoğuz, bu Cumhuriyet şehrinin önde gelen aydınları, iz bırakanları arasındadır. |
|
|
Coğrafya, Mekân ve Ekoloji Bağlamında “Zakkumun Kökü” Sergisi – Hıdır Eligüzel |
Sayfa:70 |
Mehmet Ali Boran, Zakkumun Kökü sergisindeki işlerinde bedeni, imgeleri, kenti ve zamanmekânı birlikte yorumluyor. Bu sergi coğrafi müdahalenin kent üzerinden ifşalarını yorumlarken bu yazı da coğrafya, zamanmekân ve coğrafi müdahale olgularına Zakkumun Kökü sergisi üzerinden erişmeye çalışıyor. |
|
|
Abdülhamit Üzerine İki Roman – Kemal Ateş |
Sayfa:74 |
Kemal Ateş, Varlık dergisinin Aralık 2021 sayısında Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul” ve Nahit Sırrı Örik’in “Abdülhamit Düşerken” adlı romanlarını inceliyor. |
|
|
Korkuları Beklerken (Öykü) – Ümit Kurt |
Sayfa:79 |
|
|
|
Nadir Olan (Şiir) – Betül Tarıman |
Sayfa:81 |
|
|
|
Fikret Muallâ’da Resim ve Edebiyat İlişkisi – İnci Aydın |
Sayfa:82 |
Fikret Muallâ’nın resimleri Osmanlı minyatür geleneğinin çağdaş sanattaki yansıması gibidir. En ürkütücü anlar bile mutlulukla yansıtılmaktadır. Reillaine Köyü’nden dostlarına yazdığı mektuplarda huzurlu köy hayatından ne kadar memnun olduğundan söz etmektedir. Tek sıkıntısı yalnızlıktır. |
|
|
Yeni Şiirler Arasında – Şeref Bilsel |
Sayfa:90 |
|
|
|
Sardunyanın Ömrü (Şiir) – Murat Gil |
Sayfa:91 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak |
Sayfa:92 |
|
|
|
Mürüvvet’in İptida Kasidesi (Şiir) – Ali Tacar |
Sayfa:93 |
|
|
|
Kuş Koysunlar (Öykü) – Arif Aktaşlı |
Sayfa:94 |
|
|
|
Memur (Şiir) – Ö. Taluy Koç |
Sayfa:95 |
|
|
|
Röportaj (Öykü) – Rıdvan Hatun |
Sayfa:96 |
|
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:97 |
|
|
|
“Coğrafi Bir Mesele Olarak Mimarlık” / Nevzat Sayın – Ozan Öztepe |
Sayfa:97 |
1990’lı yılların başından bu yana mimari tasarımlarını Düşler Düşünceler İşler 1990-2004 ve Düşünceler İşler 2004-2018 isimleri altında yayımlayan Nevzat Sayın, yeni kitabında mimarlığı gündelik hayata nüfuz eden bir eylem olarak ele alıyor. Tek cilt altında Türkçe ve İngilizce iki dilli yayımlanan kitabın iki ekseni belirginleşiyor. İlk eksen; Nevzat Sayın’ın 1968 Bodrum günlerinden itibaren otobiyografik Ege anlatılarıyla başlayarak genelleşen ve nihayetinde sivil bir Türkiye tarihi denemesine evrilen, merkezinde yaşanılan coğrafyayı sorgulayan bölüm. Kitabın ikinci eksenini ise genç yaşlarda gerçekleştirilen bu sorgulamaya naçizane bir cevap, öneri niteliğindeki Yahşibey çalışmaları oluşturuyor. |
|
|
“Şiir Şarkı Haiku” / Sonia Sanchez – Ali Bulunmaz |
Sayfa:99 |
Siyah Sanatlar Hareketi’nin ete kemiğe bürünmesini sağlayanların başında gelen ve siyahilerin politik, kültürel ve hukukî haklarını savunan, kadın hareketlerinde etkin roller üstlenen Sonia Sanchez, 1960’lardan itibaren, gerek şiirleri gerek hak mücadelelerindeki aktifliğiyle adından söz ettirmişti.
Sanchez’in dizelerinin yer aldığı, politik duruşunun açık seçik biçimde görüldüğü ve yaşamının dönüm noktalarından izler taşıyan Şiir Şarkı Haiku; bir kültür insanını, aktivisti ve toplumsal sorunlara duyarlı bir şairi getiriyor karşımıza.
|
|
|
Suzan Nana Tarablus ile “Kuşaktan Kuşağa Kuzguncuk Yolculuğum” Üzerine Söyleşi – Nermin Ketenci |
Sayfa:100 |
Kuzguncuk Yahudileri asırlarca geleneğin, dayanışmanın güvenli sığınağında yaşadılar. Ta ki atalarının izinde sürdürdükleri yaşamları, 60’lı yıllarda Anadolu’dan aldığı göçle Kuzguncuk’un demografisi değişene kadar… O güne kadar sıradan ve masum bir yalınlık içinde hayat akıp gidiyordu... Kuzguncuk öylesine kozmopolitti ki hangi inançtan olursa olsun halkı birbirini anlar, komşusuyla daha iyi anlaşmak için çat pat onun dilinde konuşur, Rumca, Ermenice ve Yahudi İspanyolcasını lisan dağarcığına katardı. Bu olguyu, ötekileştirilmeden yaşam sürdürmenin huzuru ve garantisi gibi görüyorum. Komşuluk ilişkileri, dinler arası evlilik konusundaki kırmızı çizgilere rağmen dayanışmayla kuvvetlenen bir bağdı. |
|
|
“Bir Uyumsuzun Motel Notları” / Ahmet Önel – Salih Korkmaz |
Sayfa:102 |
Ahmet Önel Bir Uyumsuzun Motel Notları’nda sanatçı ve dünya arasında yaşanan gerilimi mizahi bir dille ele almış. Anlatıya mekân olan motel küçük ölçekli bir dünya olarak da görülebilir. Sanatçı da herkes gibi o dünya içinde yaşamak, var olmak zorundadır. Sıradanlığı aşmak, bambaşka bir dünya yaratmak ile mümkündür. Farklı bir dünya yaratmak ve o dünyayı yaşamaya çalışmak şizofrenik bir durumdur aslında. Bir zaman sonra kurgu ve gerçek birbirine karışır. Sanatçı bu kurmacanın içinde giderek yalnızlaşır. Yalnızlık da uyumsuzluk gibi sanatçının yazgısıdır. |
|
|
Göktuğ Canbaba ile “Çatlaklar” Üzerine Söyleşi – Mevsim Yenice |
Sayfa:103 |
Apartmanı, her bir dairesiyle, koridorları, kazan dairesi, bahçesi, asansörüyle insanı oluşturan uzuvlar gibi düşündüm. Her daire aslında apartmanın bir parçası, rahatsız bir düşüncesi, hayali ya da kâbusuydu benim için. Apartman da böylelikle huzursuz, mutsuz ve yıkılmaya meyilli bir insana dönüştü zamanla. |
|
|
“Şarap Koyusu” / Zeynep Çolakoğlu – Mine Ömer |
Sayfa:105 |
Korku yazarı Zeynep Çolakoğlu bu kez Şarap Koyusu adlı inceleme-araştırma kitabında şarap tadımcısı ve kimya yüksek mühendisi kimliği ile şarabın kimyası, öyküsü ve aromaların analizleriyle buluşturuyor okuru. Mitolojiden felsefeye uzanan bir şarap yolculuğunda buluyoruz kendimizi. Melodilerin aromalarla nasıl dans ettiğini, şarabın notalara verdiği ilhamla nasıl bestelere dönüştüğünü okuyoruz. |
|
|
Cem Kertiş ile “Duygu Baba” Üzerine Söyleşi – Ecem Özensoy |
Sayfa:106 |
Duygu Baba adında tuhaf bir karakter yarattım ve o karakteri daha iyi tanıyabilmek için kendimi onun hikâyesine dahil ettim. |
|
|
“Sabırsız Bir Sabah” / Metin Turan – Hasan Akarsu |
Sayfa:109 |
Sesini rüzgârın sakladığı bir ozandır Metin Turan, kendine sokaklar saklayan. Sevdiğinin “sabırsız bir sabah olduğunu” ve saçlarının kokusundan gurbeti tanıdığını vurgular. |
|
|
Küresel Haberler... – Zeynep Şen |
Sayfa:110 |
|
|
|
|
|
|
|
|