Varlık Yayınevi
 
   
 
 
   
Anasayfa Tarihçe Varlık Dergisi Kitaplar İletişim Yardım
Yaşar Nabi Nayır
Varlık Ne İçin Çıkıyor
Varlık İçin Ne Dediler
Künye
Varlık'ta Bu ay
Varlık Dergisi İçeriği
Abonelik
Yaşar Nabi Nayır Ödülleri
Varlık Dergisi 'eurozine' üyesidir

ŞUBAT 2016

Çizgiyorum − Öykü Doğan Sayfa:2
Olmayacak Şeylere İnanmak − Betül Dünder Sayfa:4
More’un Ütopya’sının 500. yaşında, kavram ve örnek metinleri odağında Mesut Varlık, Murat Belge ve Bülent Somay’la konuştu. Eren Aysan bir dramaturg titizliğiyle tiyatro sahnesine çıkan/ çıkabilecek ütopyalara ve onların adalet kavramı üzerinden sisteme getirdiği eleştirilere odaklandı. Şeref Bilsel ütopyanın doğası gereği düş gücüne, evrenselliğine dair düşüncelerini yazdı. Mustafa Bayram Mısır’ın metni Marksizm’in cephesinden argümanlarla bir yok ülkeye değil “o yere” bakmanın bakabilmenin çağrısını da tartışmaya açıyor…
“Kâh Çıkarım Gökyüzüne...” − Mustafa Bayram Mısır Sayfa:7
Engels’in konu ile ilgili yapıtı, Bilimsel ve Ütopik Sosyalizm, Fransız sosyalizmini, yani bilimsel açıklamayla desteklenmeyen iyi niyeti, eleştiri üzerine kuruludur. Bazen sanıldığının aksine bu eleştiri, bilimsel sosyalizmin bir “o yer” tasavvuru olmadığı anlamına gelmez. Hatta, bir bilim olarak Marksizm, sosyolojik zamanda açıklama olan çeşitli sosyolojilerden, tarihsel zamanlı bir sosyoloji, tarih bilimi olarak ayrılır: Bir bilim olarak, “o yer”i nedensellikleri içinde gösterir. O yeri görmesi istenen ise, yine bilimsel olarak açıklanabilir tarihsel ve sosyolojik belirleyiciliklerle o yere gitmeye olanağı olan sınıftır. Ütopik sosyalistler, “iyi insanların” burjuva da olsalar, o yere gitmek isteyebileceklerini düşünürler. R. Owen, Saint Simon bunun için uğraşmışlardır da… İşte Marksizm’in eleştirdiği ütopyacılık tarihsel ve sosyolojik belirleyicilikler dışında beslenen bir “o yer” özlemidir.
“Yetişin, Kurtarıyorlar!” − Şeref Bilsel Sayfa:12
Zamanla ütopya sözcüğü kendi içerisine ‘imkânsızlığı’ da toplamıştır. Katı bir imkânsızlık değildir bu; romantizmi de yedeğinde tutar. Ütopik olan aynı zamanda liriktir. Sizi, durduğunuz yerde yolculuğa çıkartır. İmkânsız olana duyulan özlem, beraberinde ‘mistik’ bir duyarlılığı da taşımıştır: bilinen, tasarlanan ama ulaşılamayan; somutluğu ölçülemeyen bir duyarlılığı… Bireyden çok toplumu koruma ve yetkin bir biçimde işletme ihtiyacının doğurduğu ütopyaların ilkine Platon’un Devlet’inde rastlıyoruz.
İki Oyun Yazarı Stoppad ve Bond Üzerinden Kara - Ütopya Algısı... − Eren Aysan Sayfa:15
Ütopya ve tiyatro arasındaki, yalnızca ideal olana ulaşma ediminden kaynaklanan bağlar, kültürün inşasına paralel bir seyir izler. Nasıl süreçte kültür dönüştürür ise ütopya da “cennet” tasarımını bir anlamda “cehenneme” çevirir.
Murat Belge ve Bülent Somay ile Söyleşi − Mesut VarlıK Sayfa:22
BS: “Muasır medeniyetler seviyesine” çıkarırsın, birazcık yabancı dil bilsinler, Avrupa kültürü yalamış olsunlar, klasik müzik dinlesinler... Dolayısıyla, ütopyanın bu problemi hep var. Fakat Murat’ın biraz önce söylediği nokta önemli. Eski hocam Darko Suvin bunu çok güzel bir şekilde, içte çelişkili bir ifadeyle anlatır: “Daha mükemmel bir dünya” der. Halbuki “mükemmel” en yüksek sıfattır (superlative), dahası olmaz. Tam da böyle açıklar; zaten çelişkisi ordadır ütopyanın. Mükemmel bir dünya vaaz eder ve böylece en yüksek olan (superlative) ile nispî olanı (comparative) birbirine kırdırır.
Âşık Veysel Şiirinde Alevi-Bektaşi Düşüncesinin Cumhuriyet Düşüncesiyle Yakınlığı − Haydar Ergülen Sayfa:28
Âşık Veysel, birlik, beraberlik vurgusunu milliyetler anlamında yaptığı gibi, özellikle mezhepler anlamında da sıklıkla yapar, bu onun için en önemli şeylerin arasındadır. ‘İnsanlık sevgisi’ her şeyin ötesinde ve üstündedir. Milliyet ve mezhep ayrımlarının toplumsal sorunlara yol açacağının yıllar öncesinden bilincindedir, bu konularda çok duyarlıdır.
Fotokaynak (Öykü) − Yasemin Olur Sayfa:35
Yaşadığımız Günler (Şiir) − Metin Cengiz Sayfa:36
Sirenlerin Yalancısı / 16 − Ahmet Önel Sayfa:38
Ferit Edgü ile ressam Yüksel Arslan’ın kitaplaşan mektuplaşmaları düşündürttü bunları bana. Batı Kültürü Önünde Hiçbir Saplantım Yok başlığıyla yayınlanan karşılıklı mektuplaşmalar iki farklı disipline ait iki sanatçının düşünce, görüş ve sanatsal alışverişlerine ışık tutuyor. Tanıtımı okunduğunda döneme ait bir perspektife de tanıklık edileceği ve entelektüel bir aktarımın gerçekleşeceği vaadine karşın, bir okur olarak bu söylenenleri kitapta bulamamış olmamın eksikliğini yaşadığımı da belirtmeliyim.
Düşlerevinden Notlar (Şiir) − Can Sinanoğlu Sayfa:40
Medya Notları Sayfa:42
LGBTİ Kimlikler ve Medyanın Riyakârlığı − Nilgün Tutal Sayfa:42
Nilgün Tutal bu sayımızdaki yazısında LGBTİ kimliklerin medyada ele alınışını, bu kimliklere yer verilip verilmediğini, eğer veriliyorsa bunun hangi çerçevede gerçekleştirildiğini LGBTİ aktivistlerden Aylime Aslı Demir, Hazal Deliceçaylı, Michelle Demishevich, Ozan Oğur, Pembe, Yasemin Öz, Mehmet Solmaz ile gerçekleştirdiği söyleşilere yer vererek irdeliyor.
Allah’ın Bildiğini Kulundan Saklamak − Korkmaz Alemdar Sayfa:54
Cumhuriyet’in laik toplumsal yapısının bugün ciddi sarsıntı geçirdiği artık bir sır değil. Bu sarsıntıdan zaman içinde güçlenen farklı cinsel kimlikler de etkileniyor. Geçmişte Zeki Müren ve Bülent Ersoy’u bir ölçüde koruyan toplumsal yapı, bugün artık ortada yok. Cinsel kimliklerinin kabulü peşinde olanlar güvenlik güçlerinin acımasız baskısıyla karşı karşılar. Gezi direnişçilerine uygulanan şiddet onlardan da esirgenmiyor. Merdivenlerin rengârenk boyanmasına bile tahammül yok.
Soğuk Kuyu Sone (Şiir) − Soner Demirbaş Sayfa:57
Felsefi Şiirin Teorisyeni ya da Bir Dostluğun Anlatımı Üzerine Fragmanlar − Yücel Kayıran Sayfa:58
Güneş’e göre, şiirin sözceleme öznesi, kendi dile getiriş durumunu, kendi-varlıksal durumuna bırakmalıdır. Şiirde ontik olanın dile gelmesi bu şekilde gerçekleşir. Güneş, buna poetik refleksiyon diyecektir.
Pavyon (Şiir) − Fatih Kök Sayfa:62
Hüzünlü Yapıtlar Neden Derin (Değil)? − Erhan Altan Sayfa:64
Ölümsüzlük sadece atalet ve can sıkıntısı demekse, ölümlülük bunun dışında bildiğimiz her şey demek. Yani bu, hayatlarımızdaki her şeyin varlığını ve anlamını ölümden alması, her şeyin ölüme indirgenebilir olması demek. Tüm küçük hedeflerimiz o hedeflerin alt kümeleri, tüm sevinç ve üzüntüler temel hedefi sağlamada edinilmiş başarı/başarısızlık yanılsamalarının sonucu.
Aziz Nesin Tiyatrosu... − Efdal Sevinçli Sayfa:70
Edebiyatımızın en çok ürün veren ve yapıtları onlarca yabancı dile aktarılan yazarlarından olan sanatçımız, gündelik olayların acınası durumlarını, güleriz ağlanacak hallerimize diyerek aktarırken bir gülmece yazarı olarak büyük ün kazanmış, bu ününü ulusal ve uluslararası ödülleriyle taçlandırmıştır. Ancak edebiyatımızın bu büyük ustasının yapıtları ve sanatı üstüne, tiyatro tarihi nitelikli yapıtlardaki genel değerlendirmelerin dışında, özel araştırmalar, incelemeler, nelerdir dediğimizde, doğrusu yüzümüz kızarıyor.
Haritalarda Yüzün − Feridun Andaç Sayfa:78
Zamanla kartografya biliminin sırrına ermek istedin… Simyacısı kesildin çizgilerin. İçten dışa, dıştan içe ağan bakışların yanılsamaları yansıdı o alaşımlı kâğıtlara. Hiçbiri izdüşümü değildi hayatın, bizzat kendisiydi. Yaşanılanlardan derlenen bilgilerin bir bir o kâğıtlara işlendiğini öğretti sana Pirî Reis. Önüne aldın haritasını, “Kitâb-ı Bahriye”sini tuttun yanı başında.
Şiircin (Şiir) − Serap Aslı Araklı Sayfa:81
Çeviri ve Dille İlgili Fıkralar / Anekdotlar − Tozan Alkan Sayfa:82
İnternetten ve kitaplardan çeviri ve dille ilgili birkaç fıkra/ anekdot derlemiştim bir zamanlar. Yeni yıla gülümseyerek başlayalım diye onları paylaşayım bu ay. Türkçelerini, dil bozukluklarını elden geçirmeye çalıştım. “Konuşan kurbağa” fıkrası, diğer versiyonlardan anladığım kadarıyla aslında bir mühendis fıkrası. Çevirmenlere uyarlanmış. “Hafıza Geliştirme Seti” de uyarlama gibi görünüyor. Fıkraların yanı sıra Mevlânâ’dan bir hikâye ve Bertolt Brecht’ten iki anekdot var.
Yeni Şiirler Arasında − küçük İskender Sayfa:86
Tüm şairleri sevme elbette ama neden sevmediğinin saatler sürecek objektif açıklamasına da sahip ol. Belki yazarlar kendi aralarında bir iktidar çatışması yaşayabilir; çünkü onlar kurgular, başka hayatları gözetler ve kaleme alırlar. Oysa şairler yalan söylerler; ‘ben daha iyi yalan söylüyorum’um hırsı olmaz. Her yalan, şahsına münhasır yani kişiye özeldir. Bunun tadını çıkart. Keyfini sür. İyi ‘yalan’ at.
Yeni Öyküler Arasında − Hatice Meryem Sayfa:87
Öyleyse bizler de ister iki sayfa ister bir paragraf olsun, yazdığımız metinlerde, dünyayla böyle hakikatli ilişkiler kurmaya çalışalım. Afili cümleler kurmaya çalışmayalım. Önce felsefi altyapımızı oluşturalım. Dünyayla kurduğumuz ilişkiyi düşünelim, her nesneyi, her şeyi bu ilişki üzerinden değerlendi¬relim.
Elektrikli Aşklar (Şiir) − Ahmet Fenar Sayfa:87
Akuamarin Rengi Bir Toka (Öykü) − Şeyma Koç Sayfa:88
Şşşş, Yum Biraz (Şiir) − İsmail Sertaç Yılmaz Sayfa:89
Böyle (Şiir) − Ahmet Balad Sayfa:90
Varlık Kitaplığı Sayfa:91
Niculina Oprea ile Söyleşi − Hilal Karahan Sayfa:91
Ülkeniz Türkiye’deki edebiyat festivallerine katıldığımda çok zengin bir şiir ve yetenekli, yazılı ve sözlü ifadeleri çok başarılı olan şairler keşfettim. Ayten Mutlu ve Erkut Tokman adlı şair ve tercümanlarla yaptığım olumlu işbirliği, şu anda benim ülkemde ihtiyaç duyulan güncel Türk şiir antolojisini hazırlama fikrimin somut hale gelmesi adına önemli olmuştur. Mustafa Köz, Enver Ercan, Tozan Alkan, Hail İbrahim Özcan, Sina Akyol, Hasan Varol, Hilal Karahan, Metin Cengiz, Tarık Günersel gibi tanıdığım ve Romanya’daki edebiyat dergilerinde yayınladığım önemli şairler vardı. Bu vesile ile güncel Türk şiirini daha yakından tanımaya başladım. Cevat Çapan, Özdemir İnce, Gülseli İnal, Gülsüm Cengiz, Şükrü Erbaş, Osman Serhat Erkekli, Turgay Fişekçi, Haydar Ergülen gibi diğer önemli şairlerinizi tanıyabileceğimi, onları ülkemde tanıtabileceğimi ve Romen kültürünü özel bir çeviri ile zenginleştirebileceğimi düşündüm.
Zeynep Uzunbay ile Söyleşi − Nigâr Abiyeva Sayfa:94
Aklım öyküye, romana kaymaya başladı. “Şiirsiz şiir istiyorum,” diyen bir Zeynep’le karşılaştım. Sorsanız uzun uzun anlatır, muhtemelen de çelişkili cümleler kurarım. Bu şiirle değil, kendimle ilgili bir durum. Öykünün arkadaşlığını da çok sevdim. Sonuna geldiğim bir öykü dosyam var. Çocuklar için daha çok yazmak istiyorum. O zaman öyleydi, şimdi böyle. Yarın başka bir şey ya da şiir yazmak istersem tutmam kendimi.
“Kuyudan Bildiriyorum” / Müslüm Çizmeci − Tunç Kurt Sayfa:95
Müslüm Çizmeci’nin şiirlerinin toplamı varoluş sorgusuna dönüşüyor fakat bunu yaparken izlediği yol haritası bilindik bir seyir izlemiyor. Giriş-gelişme-sonuç klişesinden uzak hatta varlığını ispatlamak için kül olmayı da beklemiyor. Bu şiirler kül ve ateş arasında bir yerde duruyor.
“Dünya Bu Kadar” / Mahir Ünsal Eriş − Hasan Akarsu Sayfa:96
Mahir Ünsal Eriş, çok olaylı, çok kişili öyküler zincirinden oluşturduğu Dünya Bu Kadar romanında etkileyici bir dil kullanırken geniş bir dünyada gezdiriyor okurlarını.
“Şeytan Etkisi” / Philip Zimbardo − Nuriye Bilici Sayfa:97
Stanford Hapishane Deney’i, sonuçları bakımından öyle etkili olmuş, öyle tartışılmıştı ki, sadece filmlere ve romanlara konu olmakla kalmamış, Zimbardo’ya da uluslararası bir ün kazandırmıştı. Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında Ebu Gureyb hapishanesinde insanlık dışı işkencelere maruz bırakılan esirlerle ilgili görüntüler bütün dünyaya yayılınca, Amerikan hükümeti bir mahkeme kurmak zorunda kalmış, bu işkencecilerden birinin uzman savunma tanığı olarak Zimbardo da mahkemede yerini almıştı. Bu süreç Zimbardo’ya yeni bir esin kaynağı oldu ve Stanford Hapishane deneyimi ile Ebu Gureyb hapishanesinde yaşananları karşılaştırdığı, insanın içindeki kötülüğü ortaya çıkaran durumları yeniden değerlendirdiği Şeytan Etkisi-Kötülüğün Psikolojisi’ni yazdı.
“Aradaki Nehir” / Ngügi Wa Thiong’o − Tolga Aras Sayfa:98
Ngügi Wa Thiong’o, Afrikalı pek çok insanın başına geldiği gibi bir dolu badire atlatmış ve tüm bunları edebi dille kaleme almış bir isim. Yaşadığı güçlüklerin en başında, ülkesi Kenya’da hapsedilmesi ve topraklarını terk etmek zorunda kalışı geliyor. 1970’lerin sonundan itibaren baskı görmeye başlayan yazar, 1982’de Kenya’dan ayrılıyor. ABD’ye yerleşen Thiong’o, karşılaştırmalı edebiyat alanında uzmanlaşıyor.
“Düğmeler” / Nihat Özdal − Fatma Yeşil Sayfa:100
Düğmeler; dile getirdiği, söylediği, anlattığı ‘şey’lerin ötesinde imledikleriyle, ‘kendi kendine bir şey’ ve aynı zamanda da “kendisi için bir şey” olarak, şairin söylediklerinden farklı bir ‘dünyaya’ da götürüyor bizi.
“Yalancı Şahit” / Müge İplikçi − Özlem Akcan Sayfa:101
Çocukların her şeyi oyun haline getirmesinden yola çıkan Müge İplikçi, incelikli dili ve ustaca kurgusuyla suç ve masumiyet kavramlarını sorguluyor. Toplumsal yaşamın acıtıcı olduğu kadar güncel gerçeklerini göz önüne seren roman, Yavuz’un duvar resimleri, Evimevim’in hıçkırıkları, Savruk’un rap şarkıları ve öbür mahkûm çocuklar üzerinden acımasız bir dünyayı masumca betimliyor; çaresizlik ve kader konularını samimiyetle ele alıyor.
“Figüran Yalnızlığı” / Emel Koşar − Okan Yılmaz Sayfa:102
Kitap, Emel Koşar’ın Mühür’de yayımladığı “Şiir, İçimdeki Ezgilerin Kâğıda Dökülmesidir” adlı poetik yazısıyla başlar. Şiirle ilgilenenler, ilk sistematik poetikayı yazanın Ahmet Hâşim olduğunu bilir. Ondan sonra Orhan Veli Kanık, Ahmet Hamdi Tanpınar, Âsaf Hâlet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek gibi isimlerde poetik metinler kaleme almıştır. 2000’lere gelindiğinde en son poetikayı Bâki Ayhan T. yazmıştır. Emel Koşar, tıpkı ondan söz alır gibi geleneğe uymuş, önce bir dergide yazısını yayımlamış ve ardından poetikasını şiir kitabına önsöz olarak eklemiştir.
“Yuh!” / Fulya Bayraktar − Hülya Soyşekerci Sayfa:103
Fulya Bayraktar; kitabında, karakterlerini, özellikle kadın öykü kişilerini ustalıkla canlandırıyor. Eril dilin, eril egemenliğin ezdiği /ezmeye çalıştığı kadınlar var öykülerinde. Kimi kadınlar, dayatılan koşullara direniyor, kimi kaçıyor, kimi de teslim oluyor. Ama pek çoğu, gayet dirençli ve sabırlı…
“Doğu’nun Belleği” / İdris Sezgin − Hüseyin Peker Sayfa:106
İdris Sezgin’i ilk okuduğumda; daha otuzunu doldurmamış bu genç sesin Batman’ın bir yakın köyünden sızlayan bir nidayla, yoksulluğun can alıcı telinden koparttığı sözcüklerle çıkardığı sese tanık oldum. Bende bu şiirlerden kopan gürültü; daha önce Neruda, Asturias, Marquez, bizden de Orhan Kemal ve Yaşar Kemal’den kopup geliveren yanık ve şiirsel; tarçın kokulu, ekmeğin fırından çıkarken yarattığı buhara benzer bir kıvamdan nem alan gerçekçi tutuşmaydı.
“Huzursuz Periler” / Özlem Narin Yılmaz − Barış Özdemir Sayfa:107
Huzursuz Periler, 2006’dan bu yana öykü türünde kitaplarıyla okur karşısına çıkan Özlem Narin Yılmaz’ın ilk romanı. Anlamın gitgide eksildiği, incindiği bir metrobüs yolculuğu kırıklığındaki yaşamalarımızda hangimiz kurtuluşu pencerede, o kirli pencerenin ardında görülen hayatın ta kendisinde aramıyoruz ki! İneceğimiz durak ise, hayatın doğallığına tekrar perde çekip hıza odaklanmanın metaforu, adeta!
“Şeytan Disko” / Yaprak Öz − Ece Çohadar Sayfa:108
Yaprak Öz’ün ikinci romanı Şeytan Disko raflarda. Fırtına Günlüğü, Şiirli Müzik Kutusu ve Bir, İki, Üç Gökyüzü gibi şiir kitapları da bulunan yazar, Berlinli Apartmanı’ndan sonra yine bir korku romanı ile aramızda. Yazarın kitabının, başlığı itibariyle tahmin edilemeyen konusu bizi çevremizden, gençliğimizden, bildiğimiz, tanıdık hayatlara, o dönem için gündemimize oturmuş alışkanlıklarımıza götürüyor.
Şiir Günlüğü − Gültekin Emre Sayfa:109
Dağınık gibi duran uzun dizeler alıp başını gitmiyor. “Boşluk”lara yer yok, çünü Ece Ayhan’ın, Edip Cansever’in ruhu dolaşıyor dizelerde. Düzyazı şiirler, çat kapı. Ertan Alp, hayatın “orta öğretmeni” sustu’da (Yasakmeyve 2015) sesini, kalemini, sözcüklerini susturmuyor. “Bütük kurbanlar Habil... Gerisi yakılmış Kürt çiçekleri...”
ŞUBAT 2016 - KİTAP EKİ
Anasayfa   |   Tarihçe   |   Varlık Dergisi   |   Kitaplar   |   İletişim
Copyright © 2017 VARLIK YAYINLARI