|
|
MART 2015
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Hayatta ve Edebiyatta Yıkılmamak: Kadın, Şiddet, Şiir – Betül Dünder |
Sayfa:4 |
“Bugün kadınların sorunu
tam olarak ne?” diye şahsıma yöneltilen
soru cümlesinde kendine
cevap arayan hal bizi bir araya
getirdi. Bugün “hayatta kalmak”
için neye ihtiyacımız olduğunun
bilincinden tam emin olamıyorsak,
aynı zamanda mevcut şiddetin
ne olduğu ve onunla yaşamanın
bizi kendimize ve diğerlerine
karşı nasıl konumlandırdığı ile ilgili
de birtakım sıkıntılar var demektir.
Öncelikle şiddetten ne anladığımızı
konuşmayı deneyelim.
Bilinen, şiddetin tek bir türünün
olmadığı. Birleşmiş Milletler’in
“kadına karşı şiddet”i diğer şiddet
türlerinden ayırarak tanımlamasının
gözle görülür bir nedeni var:
Ataerkil sistemin bütün araçlarıyla
ötekileştirdiği bir cins olarak
kadın dünyanın her yerinde şiddet
mağduru olarak açıkta durmakta.
|
|
|
Etienne Balibar’ın “Şiddet ve Medenilik”ine Feminist Bir Yanıt – Zeynep Direk |
Sayfa:7 |
Türkiye’de hükümet, kadını erkek şiddetine karşı korumak yerine
muhafazakâr bir siyasi duruş benimseyerek, aileyi destekleme politikalarını tercih ediyor. Dilini buna göre belirleyen feminist hareket de güçlü ailenin şiddete bir çözüm değil, şiddete dayalı bir kurum olduğunun altını çiziyor.
|
|
|
Sappho Odağında Şiir, Cinsiyet, Cinsellik ve Şiddet – Hande Öğüt |
Sayfa:14 |
Feminizmler gibi feminist eleştirinin
de birbiriyle etkileşim içinde
ve de çatışan farklı ekol, kuram ve
akımları olmakla birlikte hepsinin
ortak noktası, kadınların yok sayıldıkları
alanlarda varolduklarının
söylenmesi ve erkeklerle belirli başlıklar
altında eşitlenmesi değil, söz
konusu cinsiyetçi yapının, söylemsel
yapı içinde ortaya çıkarılması ve
istikrarsızlaştırılmasıdır. Feminist
eleştiri sadece verili olanın işaret
edilmesi ve altüst edilmesi değildir,
alternatifini üretmeyen, bir gelecek
tasarısı olmayan feminist eleştiri
yoktur.
|
|
|
Odaların Tuzaklarına Karşı Dikkat Edilmesi Gerekenler – Miray Çakıroğlu |
Sayfa:20 |
İster yazar ister okur tarafından olsun, öznenin deneyiminin biricikliği bir kenara bırakıldığında özcü genellemelere kurban gitme riski taşıyan kadın olma durumu, dünyada bulunma durumlarından biri olarak şiirde kendine bir yol bulur. |
|
|
Kadın, Kendisi İçin Ne Kadar Savaştı? – Arife Kalender |
Sayfa:23 |
Erkek dünyası ulusları ve insanlığı ırklara, dinlere, renklere bölerek
ötekileştirirken; ona bağımlı olan kadınlar da aynı bölüşlerle (erkek
ideolojisiyle) kendisinden olmayanı görmezden gelmiştir. Din, dil, ırk
aracılığıyla birbirini yok sayan kadınlar, aynı ev içinde bile (ana, kız, hala, teyze, yenge) sunulu değerlerle birbirlerini aşağılamakta, erkeğin yerini alma eğilimi göstermektedirler.
|
|
|
Gövde Kazanması Zamanın (Öykü) – Melike Belkıs Aydın |
Sayfa:27 |
|
|
|
Freud’u Kapı Dışarı Edince (Şiir) – Akgün Akova |
Sayfa:30 |
|
|
|
Söylemek / Yapmak / Düşünmek / Varolmak - Kısa Bir Şiire Kısa Bir Yorum – Mehmet Rifat |
Sayfa:31 |
Özne vardır, ama şu ya da bu
Erk’in zorlayıcı gücü karşısında
direnç gösteremeden, kendisinden
istenilen doğrultuda sürekli Söz ve
Eylem üretiyordur: Bu durumda
Özne’nin Bilmek (Bilgi) ve Yapabilmek
(Beceri) kipliklerini gerektiren
Özgür Düşünmek kipliği de
söz konusu olamayacaktır elbette:
Bir Sıfır Özne durumu söz konusudur
artık.
|
|
|
Gurbet Dilde Yazmanın Bakışımlı Etkisi – Hayri K. Yetik |
Sayfa:34 |
Söz, insanın biyolojik bir uzantısı gibidir; insanın birey ve toplum oluşu sözelliğinden ayrılamaz. Kürtler dengbejleriyle sözlü olarak bunu karşılamış olabilirler. Sözlü kültürünü koruyup sürdürmeleri modern insandan tercih edilebilir bir farkı olsa bile yazılı kültürünün gelişmemişliği bu bağlamda çağdaşlaşmasını travmatik kılmış olmalı. |
|
|
35 Yıl Sonra 1980 Şiiri – Haydar Ergülen |
Sayfa:38 |
80 şiiri, kendisini
camii avlusuna bırakılmış bir
çocuk gibi öksüz ve yetim hissettiği,
ve belki de öyle olduğu için dili
dönmeye başlar başlamaz, herkese
‘baba’ diye koşmuş bir şiirdir. Biz
‘Sonradan Baba’lı değil de, gerçekten
‘Babalı’ bir kuşağız aslında.
|
|
|
Keşiş (Şiir) – Oya Uysal |
Sayfa:40 |
|
|
|
“Do Sesi”nden Ferit Edgü’ye Dokunmak – Belgin Önal |
Sayfa:42 |
Edgü bizi başka yolların yolculuğuna çıkarırken, bambaşka sokaklarda bildiğimiz, akıl edebildiğimizden çok farklı sonlarla yazar öykülerini. Başladığımız yerle vardığımız yer arasında hep bir kocaman yol sapağıdır sözcüklerin arasından geçmiş olduğumuz. Ummadığımız sonlarla sarsar bizi. |
|
|
Gerçekçilik Açısından: “Huzur” – Tahir Abacı |
Sayfa:46 |
Müzik, Tanpınar’da sadece bir coşum kaynağı olarak yaşanmaz, ‘bizim olan’a erişmenin en asli öğelerinden birisi olarak bir araştırma konusudur aynı zamanda. Tanpınar, bu “vecd”i fiilen yaşamaz, yaşayamadığına hayıflanır da, ama orada durmaz, müzikler arasındaki yürüyüşünü sürdürür. |
|
|
“Ölümüm” Şiiriyle Orhan Veli’yi Anmak... – Efdal Sevinçli |
Sayfa:56 |
Varlık’ın Ocak 2015 sayısında,
“Edebiyatımızda Saklanan
Belgeler, Bilgiler… Orhan
Veli’nin Bilinmeyen Bir Şiiri ve Tarık
Erman” başlıklı bir yazım yayımlandı…
1974 yılından beri sanat
yaşamımız üstüne, edebiyat,
tiyatro konulu yüzlerce yazı yazdım…
Araştırma inceleme nitelikli
kitaplarım var… Hiçbir yazım,
hiçbir kitabım, sözünü ettiğim yazım
kadar “ünlenmedi”!.. Bir belge
olarak, 56 yıl uykuda kalmış Köprü
dergisini tanıtmayı amaçlayan
yazım, bizleri yeni bilgilere ulaştırırken
ortalığı da biraz olsun karıştırdı!..
Sonuçta, bir gerçek ortaya
çıkarken “sahtekârlık” olgusunun
da konuşulmasını sağladı!..
|
|
|
Medya Notları: Fransız ve Anglosakson Basınında Charlie Hebdo Katliamı’nın Yankıları |
Sayfa:62 |
|
|
|
Fransa’da Charlie Hebdo Katliamı’nın Ardından – Nilgün Tutal |
Sayfa:62 |
Le
Monde gazetesinin ilk sayfasında
siyasi karikatür çizen Plantu’nun
14 Ocak baskısı için çizdiği karikatürü
de ekleyelim. “Ulusal Yeni
Bölge Dağılımı” başlığını taşıyan
karikatürde Fransa haritası komanda
renkleriyle yeniden parsellenmiş
haldedir. Komanda subayı
elinde çubuğu Fransa haritasının
bu yeni haline işaret etmektedir.
Karikatür Fransa’da 7 Ocak saldırısından
sonra artan ulusal birlik
ve bütünlük söylemlerine temkinli
yaklaşırken, bu birlik ve bütünlük
söyleminin içerdiği tehdide işaret
eden bir haberi, ilk sayfasında en
önemli haber olarak yayınlamıştır.
Le Monde bu duruşunu Plantu’nun
karikatürü ile pekiştirerek
Fransa’nın güvenlik arayışının militarist
bir Fransa’ya doğru gidişi
hızlandırma riski taşıdığının altını
çizmiştir. Büyük puntolu bir başlıkla
da şöyle soruyor dört milyona
yakın kişinin yürüdüğü yürüyüşün
ardından Le Monde: “Fransız
tarzı bir yurtseverlik anlaşması mı
yapılmalı?” sorusunun asıl içeriğinin
terörizm tehdidi bahane edilerek
artırılacak güvenlik önlemleri
olduğuna işaret etmiştir.
|
|
|
Eksik (Şiir) – Can Sinanoğlu |
Sayfa:66 |
|
|
|
Charlie Hebdo Saldırısının Anglosakson Basınındaki Yansımaları – Aydın Çam |
Sayfa:67 |
Hem Amerika Birleşik Devletleri’nde
hem de Birleşik Krallık’ta
Charlie Hebdo saldırısı sonrasında
yürütülen en geniş tartışma belki
de ulusal güvenlikle ilgili olanıydı.
Birleşik Krallık limanları ve havaalanları
saldırıların hemen ardından
çok daha yoğun kontrol altına alındı;
Paris Gare du Nord istasyonu
ve diğer Eurostar terminallerinden
Birleşik Krallık’a gelecek yolcular
sıkı bir biçimde kontrol edildiler.
|
|
|
Feridun Andaç ile Söyleşi – Esra Yüksel |
Sayfa:71 |
Küresel çağda artık yerellik ufalanıyor, kapitalizmin nesnesine dönüşüyor. Bu nedenledir ki mekânları çok çabuk tüketiyoruz, hemen oradan para çıkarma, meta yaratma derdindeyiz. Oysa insani özü besleyeni yıkıyoruz farkında değiliz. Kapitalizm yereli bir malzeme/araç unsuru olarak görüyor; tüketen, çalıştırılan, hammaddeyi üreten, hiçbir zaman çizilen sınırı aşmayan… |
|
|
Feridun Andaç’ta Gitmeyi Seçmek – Hatice Balcı |
Sayfa:76 |
Andaç çevresinde olup bitenlere
ilgisini, merakını açık tutan bir
zihnin önemini vurgulayarak insanı
yaratıcılığa sevk eden içsel dinamikleri,
yazılarıyla, okumalarıyla
inşa ettiği pencereleri gösteriyor
bize. Bir yandan da genç kuşaklara
el veriyor, yol yordam sunuyor
onlara; yeri geldiğinde, öğrencilerinin
öyküleriyle de buluşturuyor
okuru…
|
|
|
Gürültülü Tutkulu Kokulu – İlyas Tunç |
Sayfa:78 |
Küba’ya yolunuz düşer de Marti’nin
doğduğu tipik koloni evini
ziyaret ederseniz Havana’daki
hapishanede ayaklarına geçirilen
prangaları göreceksiniz; Zaragoza
Üniversitesi’nde kullandığı sandalyeyi,
‘iki ufacık ayağını tek bir
öpücüğe sığdırdığı’ oğlu Francisco
Marti’yle çekilmiş fotoğraflarını,
Guatemalı öğrencilerin armağan
ettiği köstekli platin saatini, beyaz
atını koşturduğu mahmuzlarını,
üzerine kanı damlamış cep çakısını,
mektuplarını, şiirlerini…
|
|
|
Mağrur Bakışlarımda Müthiş Yanlışlardan Dönmenin İmkânsızlığı (Şiir) – Hüseyin Köse |
Sayfa:80 |
|
|
|
Herkesin Korktuğunu Seven, Herkesin Kaçtığına Koşan: Filbaz Cihan – Çiğdem Ülker |
Sayfa:81 |
"Ustam ve Ben" Cihan’ın Mimar Sinan’a
olan derin sadakatine, büyük
ve hilesiz sevgisine adanmış olsa
bile Filbaz Cihan’ı asıl belirleyen
onun Fil Çota’ya duyduğu sevgidir,
sonsuz şefkattir.
|
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:83 |
Attilâ İlhan, vaktiyle furyası yayın
dünyasını saran ansiklopedilerle
ilgili olarak, “Ne güzel kitap; okunmak
bile istemiyor!” demişti. O cicili
bicili, yaldızlı kabartmalı kof
kitaplara baktıkça aynı şey geliyor
insanın aklına. Kitabı “tüketenler”
var artık. Sevinmeli miyiz?..
|
|
|
AVM’lerde Öpüşenlere Şiir... (Şiir) – Onur Caymaz |
Sayfa:86 |
|
|
|
“Sensiz Yaşayamam Juan Ramon!” – Tozan Alkan |
Sayfa:87 |
30’a yakın şiir kitabına imza atmış
Nobel ödüllü bu şairin Türkçemizde
başka kitabının olmaması
üzücü. Şairin bibliyografyasının ardından,
Eternidades (Sonsuzluklar)
kitabından yaptığım tadımlık çevirileri
paylaşmak istiyorum sizlerle.
|
|
|
Es (Şiir) – Erkut Tokman |
Sayfa:89 |
|
|
|
Yeni Şiirler Arasında – küçük İskender |
Sayfa:90 |
Kişisel evrenlerinin dışında
şiir yazmaya başlayan genç arkadaşların
düzenledikleri etkinlikleri
izlemeye gidiyorum. Dünya
ile, dünyanın kaosu ile varoluş sorunları
olanlar kendi izleyicilerini,
dinleyicilerini, okurlarını azimle
oluşturuyor. Ben şahidim. Böylelikle
dergilerin, editörlerin ilgisini
de çekiyorlar. Doğal ki bu tarzlardan
yalnızca biri. Şair akıllıdır,
mutlaka bir çıkış yolu bulur. Benden
söylemesi.
|
|
|
Ey Aklımın Yolculukları (Şiir) – Ferda Balkaya Çetin |
Sayfa:91 |
|
|
|
Dünyanın Sonu (Öykü) – Okan Çil |
Sayfa:92 |
|
|
|
Yalnız Kalan (Şiir) – Bülent Tüsen |
Sayfa:93 |
|
|
|
Telefon Görüşmesi (Şiir) – Cemre Bedir |
Sayfa:94 |
|
|
|
Cebimde Senfoni (Öykü) – İrem Uzunhasanoğlu |
Sayfa:95 |
|
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:97 |
|
|
|
Eren Aysan ile Söyleşi – Nurbanu Gürşen |
Sayfa:97 |
Hiçbir zaman kendimi şair ya da
yazar olarak tanımlayamadım.
Yazmayı tanrısal bir kudret olarak
görenlerle arama mesafe koydum.
|
|
|
“Açık Kapı” / Tozan Alkan – Oğuz Özdem |
Sayfa:100 |
T. Alkan halkın suskunluğunun, unutkanlığının konuşanı
olmaya çalışırken onlara sitemlerini ve eleştirilerini
de yöneltir: “ey halkım bana adını bağışla/ … bazı insanlar
duyarsızdır hepsi bu”.
|
|
|
Nurgül Ateş ile Söyleşi – Musost Canbek |
Sayfa:101 |
“Kalemimi farklılıkları vurgulamak
için de kullanabilirdim; bense ortak
noktayı vurgulamayı seçtim; insan
olmak...”
|
|
|
“Kederi Dağıtan Mavi” / Gürol Sözen – Gülce Başer |
Sayfa:103 |
Sözen’in lirizmini yitirmeyen dünyası, günümüzün mekanik
ve tekdüze yaşantısına bir direniş, bir meydan okuma
olarak ele alınabilir.
|
|
|
“Parıltılı Armağan” / Manuel Vilas – Tevfik Kalkan |
Sayfa:104 |
Her sayfası seksle dolup taşan, kahramanlarının deliler
gibi seks yaptığı ama eninde sonunda seksi önce sıradanlaştırıp,
sonra değersizleştiren –bunu özellikle, hem
de okurun gözüne sokarak yapan– bir roman "Parıltılı Armağan".
|
|
|
Enver Aysever ile Söyleşi – Beyza Becerikli |
Sayfa:106 |
“Bir öykünün gerekçesi, çoğu zaman yazarın kafasında
somutluk içermez. Çeşitli gerekçeleri vardır, ama en
önemlisi ‘yazma arzusu’dur. Ders vermek, öğretmek, eğitmek
türü bir amaç olmaz.”
|
|
|
“Yardan Adam” / Mustafa Ergin Kılıç – Aslıhan Tüylüoğlu |
Sayfa:107 |
Kılıç’ın kullandığı benzetmeler de kendine özgü, görsel
nedenlerle benzetmeye başvuruyor. Daha çok kapalı
eğretileme yaparak insani özellikleri cansız doğa parçalarına
uyguluyor: “yanağımdan makaslar aldı bahar”, “kopçasını
açtı gecenin memeleri”, “terletti koynunu akşam”.
|
|
|
Şiir Günlüğü – Gültekin Emre |
Sayfa:108 |
Adı pek güzel: Söğüt Sefası Meyhanesi (Kanguru
2011) “söğüt sefareti’nde kâtibe” Leylâ, “şöyle ilkokuldaki
hatıra defterleri gibi uzakta/ bahçesi deniz, yeşil
pencereli bir meyhane açıp” kendini “yeniden bilmeye
niyetle”nir. Melek Özlem Sezer’in bu kitabı şiirsel bir roman
mı acaba?
|
|
|
Şimdi Haberler... – Gülce Başer |
Sayfa:110 |
|
|
|
|
|
|
|
|