|
|
EYLÜL 2014
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Son Üç Günün Hikâyesi (Şiir) – Egemen Berköz |
Sayfa:4 |
|
|
|
Egemen Berköz ile Söyleşi – Yücel Kayıran |
Sayfa:9 |
Şiirin ne demek istediğini açıklamak benim işim değil. |
|
|
Şiirin Büyüsüne Kendini Kaptırmamak – Doğan Hızlan |
Sayfa:13 |
Egemen Berköz’ün şiirinin zaman zaman düzyazı şiir sınırlarına girdiğini gösteriyor. Şiirin girişi, onun bungun ama gene de çıkış arayan şiir dünyasının uçlarını belirtiyor. Kararsızlık, yalnızlık bizi müthiş bir ikilemler ve imgeler ortamının ortasında bırakıyor. |
|
|
Egemen Berköz’ün Şiiri: Modernlikte Buhran – Yücel Kayıran |
Sayfa:19 |
“Dostlar” veya “dostlarla” sözcüğü, Egemen Berköz’ün şiirinin söz dağarına ait bir kelime değildir. Çözülen, amaçsız, aslında yaşamak için nedeni ve çabası olmayan bir bireyin dünyasını dile getirir Berköz’ün şiirindeki tinsel evren. Böyle bir evren, değil “dostlar” ifadesinin işaret ettiği dolayımsızlığı, “dost” kelimesinin işaret ettiği sıcaklığı içermeyecek denli soğuk bir atmosferi dile getirir. |
|
|
Egemen Berköz Şiiri – Yaşar Miraç |
Sayfa:27 |
Her ozan gibi E. Berköz’ün de bir dil anlayışı, dil tutumu var. İlk şiirlerinden başlayan bu tutum ya da anlayışın en belirgin yönü: Türkçecilik. Özlü ve yeni bir Türkçeden yana tavır almış ozan. Yalnız bir tutumunu kalıplaşmış bir öz Türkçecilik olarak nitelemek yanlış olur. |
|
|
“Son Üç Günün Hikâyesi” Şiirinde Kalbi Daralan İnsanı Anlamak – Coşkun Şenol |
Sayfa:33 |
Doğanın da Berköz’ün şiirinde önemli olduğunu söyleyebiliriz. İnsandan, bireyden ve dünyanın durumundan ve kendi tarihinden söz ederken de sık sık doğadan söz eden ve doğaya ilişkin imgelerle şiirini kuran Berköz’ün birkaç dizesini anmak istiyorum sadece. “dört mevsim: hikmet isteyen birine der ki bilge/ isteminle öl ki doğada dirilesin” |
|
|
Bir Kayanın Uçurumu (Şiir) – Arife Kalender |
Sayfa:36 |
|
|
|
“Şair”in Sosyal Medyayla İmtihanı – Haydar Ergülen |
Sayfa:38 |
Sosyal medyanın bilebildiğim ve saydığım yararları dışında, elbette zararları da var. Çoğu kere takma adlarla yazılan kimi yazılarda özellikle cinsiyetçi söylemlere fazlasıyla rastlamak mümkün. Bir de elbette kendi adları ve kimlikleriyle yazamayacakları şeyleri, takma adlar ve kimliklerle yazanlar var ki, onlara şair demek de yazar demek de pek mümkün değil! |
|
|
İki Şiir (Şiir) – Sina Akyol |
Sayfa:42 |
|
|
|
Sonsuz Kitap (Öykü) – Atiye Gülfer Kaymak |
Sayfa:43 |
|
|
|
İncelikler... Dokunuşlar... Elemler... – Feridun Andaç |
Sayfa:46 |
İstanbul’un gökyüzü kirleniyor. Dikey şehirler kurarak katlediyoruz kentlerin ruhunu. Dikey şehir: yabancılaşmadır, yalıtmadır insanı insandan; hırstır, paradır, borsadır… Yatay şehir: uygarlıktır, insan sıcaklığıdır, sokaktır, evdir, bahçedir, mahalledir… satılıyor bir bir bakışlarımızdaki gökyüzü, tınımız çıkmıyor! Asıl yağma ordan başlayıp usul usul işliyor her bir yanımıza… |
|
|
Tanpınar’ın Sokaklarında... – Tahir Abacı |
Sayfa:52 |
Sözgelimi, Türk müziği bestecisi ve teorisyeni Rauf Yekta, Muhtesib Karagöz Mahallesi’nde yani Tanpınar ile aynı mahallede doğmuştur. Kendisinden on altı - on yedi yaş büyük bu müzisyen komşusu ile Tanpınar mutlaka bir yakınlık ilişkisi kurmuş olmalı, ancak ona yazılarından sadece birinde, “İsmail Dede Efendi” yazısında özel sayılamayacak, teorik düzlemde bir göndermesi var. |
|
|
Kültür Gündemi: Robin Williams: Ölümsüz Karakterlerin Ruhu Altay Ömer Erdoğan |
Sayfa:62 |
Dünyayı bir nebze daha iyi bir yer kılmanın umursamazlıkla savaşmak olduğunu, Robin Williams bize filmleriyle belki de en çok Ölü Ozanlar Derneği’yle iletti. Onun için, bu veda yazısının bir veda içermeyeceğini öncelikle belirtmeliyim. |
|
|
Küçük Tufan (Öykü) – Alper Beşe |
Sayfa:66 |
|
|
|
Aylaklık İhtimali ve Birtakım Tuhaflıklar – Melike Belkıs Aydın |
Sayfa:69 |
Modern düzen, denetleyebilmek, sınıflandırabilmek ister. Aylaksa bunun dışında kaldığından hoş karşılanmaz. Aylağın nereye gideceği, ne yapacağı belli değildir, yaşamının nihai bir hedefi yoktur. Her an her yerde düzen karşıtı bir gösterici gibi düzene tüm kalpleriyle sadık yaşayan bireylerin zihnini bulandırabilir. |
|
|
Yılmaz Güney Filmografisi Şiirmatik – Hüseyin Alemdar |
Sayfa:72 |
Yılmaz Abim, daimi idolüm! Sizi özlediğim kadar filmlerinizi de özledim biliyor musunuz!? Geçenlerde televizyonlardan birinin Yeşilçam nostalji kuşağında Balatlı Arif oynadı, abi o ne filmmiş öyle! Sizden sonra kaç filminiz var hepsini siyah-beyaz ve sepya seyrediyorum; kanımdaki sinema zehri gereği bazen de siyah-kırmızı! Tüm filmlerinizi de saydım bu arada,
filmlerinizin sayısı tamı tamına 114 biliyor musunuz?
|
|
|
Uçuruma Yakın (Şiir) – Şeref Bilsel |
Sayfa:76 |
|
|
|
Orhan Kemal 100 Yaşında: Işık Öğütçü ile Söyleşi – Hande Sonsöz |
Sayfa:77 |
Orhan Kemal birey derken insanın kültürel açıdan kendini geliştirmesini ve topluma yayılmasını önemsemiştir. Fakat birey derken “her yerde ben” söylemi onun bakış açısına zaten terstir. Babam çok verici bir insandır. Attilâ İlhan, Bekir Yıldız ve Adnan Özyalçıner’in
bununla ilgili birçok anısı bulunmaktadır.
|
|
|
Latin Amerika Şiiri Antolojisi – Tozan Alkan |
Sayfa:82 |
Modernizm, I. Dünya Savaşı yıllarında en canlı dönemini yaşar ve etkisini tüm Latin Amerika ülkelerinde gösterir. Bu akımın önemli diğer şairleri arasında Kübalı bir başka şair, Julian del Casal, Meksikalı Manuel Gutiérrez Najera, Kolombiyalı José Asuncion Silva, Nikaragualı Ruben Dario sayılabilir. |
|
|
Kadından Erkeğe (Şiir) – Gioconda Belli |
Sayfa:83 |
|
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:84 |
Aslankara’nın bu yazdıklarına doğrusu pek şaşırdım. Benim bildiğim, yayınevleri eleştirmenler iki satır laf etsinler diye pek çok isme kitap yollamaktan çekinmezler. Hele Cumhuriyet Kitap gibi bir yerde hakkında yazı çıkması için kitabını göndermeyecek yayınevi var mıdır, bilmiyorum! |
|
|
Anılardan (Şiir) – Hasan Akarsu |
Sayfa:88 |
|
|
|
Yeni Şiirler Arasında – küçük İskender |
Sayfa:89 |
Bizde edebiyat bir önceki kuşağı yok saymak, hakkında dosyalar hazırlamak, onları aşağılayan yalanlar üretmek, kamplaşmak, dergiler/cemaatler çevresinde toplanmak, pof poflamak, kayırmak, arka çıkmak, basit ürünlerle halk avcılığına çıkmak, çelme takmak üzerinden gelişmesini sürdürüyor. Gençler de kapılıyor bu rüzgâra. |
|
|
Kavuşma (Öykü) – Elif Yonat Toğay |
Sayfa:90 |
|
|
|
Sarı (Şiir) – Yaprak Damla Yıldırım |
Sayfa:91 |
|
|
|
Üveyik Kuşları (Öykü) – Dilek Bektaşoğlu Sanlı |
Sayfa:92 |
|
|
|
Gül ve Şarap Meselesi (Şiir) – Caner Adıgüzeller |
Sayfa:93 |
|
|
|
Çürük Su (Şiir) – İlyas Öztin |
Sayfa:94 |
|
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:95 |
|
|
|
Gülseli İnal ile Söyleşi – Merve Kırman |
Sayfa:95 |
Dünya da fantastik bir yer, insan da yaratılmış kozmik bir varlık. Toplumlarda zihinler öylesine dünya formuna alışmış ki dünyanın sıra dışı bir yer olduğunu görmüyorlar bile, dolayısıyla aşkın dediğimiz şeyin ve dünya koşullarının birbirlerine karşıt olduklarını hiç düşünmüyorum. |
|
|
“Hayatın Anlamı ve Psikoterapi” / Viktor E. Frankl – Nuriye Bilici |
Sayfa:97 |
Hayatın anlamını sormak bize düşen bir şey değildir Frankl’a göre. Sorular soran hayatın kendisidir. Bize düşen hayatın sorularına cevap vermektir. Yaşamak, sorgulanmaktan, bu sorulara cevap vermekten ve hayatın sorumluluğunu üstlenmekten başka bir şey değildir. |
|
|
“Vahşi Hukuk” / Cormec Cullinan – Tolga Aras |
Sayfa:98 |
Cullinan gibi duyarlı pek çok insan, çevresel felaket(ler)in eşiğinde olduğumuzun, hatta o eşiği yavaş yavaş geçtiğimizin farkında. O felaketi yaratan insanın, mevcut kanun, kural ve anlayışa yamalar yaparak herhangi bir sonuç elde edemeyeceği de ortada. |
|
|
Başar Başarır ile Söyleşi Melike Belkıs Aydın |
Sayfa:99 |
Steril bir dil hiçbir yerde yok. Hayatta gerçek insanlar var ve onlar gerçek bir lisanla konuşuyorlar. |
|
|
“Beni Oyuna Kaldır” / Hüseyin Peker – Mehmet Karaca |
Sayfa:100 |
Hüseyin Peker yeni bir kitapla selamladı bizi. O; geçtiği yerleri, bir anlık görüntüleri ve tanıştığı yüzleri dahi kendinde depolayan bir şair. Üstelik şiirine bu birikimleri serpiştirip yaşanmış olan yönünde şiirine genişlik kazandırdığını da söyleyebiliriz. |
|
|
Ferhat Uludere ile Söyleşi – Behice Özden |
Sayfa:102 |
“Godot’yu kim bekler?” diye bir soru sordum ve cevabı romandaki karakterlerdi… |
|
|
“Kehanetin Gölgeleri” / William Blake – Murat Bekâr |
Sayfa:104 |
Türkçedeki en kapsamlı Blake şiirleri seçkisi geçtiğimiz aylarda Tozan Alkan çevirisi ile yayınlandı. Alkan, yakın zamanda raflarda yerini alan Çevirdim Dilim Yandı kitabında,
dile ve ‘dillerin dili’ olan çeviri etkinliğine dair biriktirdiklerini okuyucu ile paylaşmıştı. Çeviri edebiyatımıza nitelikli eserler kazandırmış, çeviri üzerine düşünen / ‘söz’ üreten bir emekçinin, şiir tarihinin ve İngiliz edebiyatının en çetrefilli figürlerinden William Blake’i ele alması; neresinden bakarsanız bakın heyecan verici.
|
|
|
Oğuz Özdem ile Söyleşi – Gülce Başer |
Sayfa:106 |
Şiir; ‘akılla yürek arasındaki tellerden çıkan sestir’ görüşümü hep kendimle savaşarak dengelemeye çalıştım. |
|
|
“Her Şey Dün Oldu” / Ogün Kaymak – Celal Soycan |
Sayfa:108 |
Ogün Kaymak’ta dilin maddîleşmesi elbette bir başına ses öğesine bağlanamaz; onun entelektüel donanımı sözcüklerin çağrışımsal değerini zenginleştirir ve bu şiirselin özgün biçemini kurar. |
|
|
Şiir Günlüğü – Gültekin Emre |
Sayfa:109 |
Gelenekle modernin buluştuğu İran şiiri antolojisine kavuştuk sonunda. Mehmet Kanar’ın özenli çalışması İran Şiiri Antolojisi (YKY 2014), kapalı kutu İran’dan şiir damıtıyor. |
|
|
Şimdi Haberler... – Gülce Başer |
Sayfa:111 |
|
|
|
|
|
|
|
|