|
|
KASIM 2013
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Sunuş: Göç(eme)mek – Ömer Faruk |
Sayfa:3 |
Deleuze 1995’te intiharından bu yana giderek etkisi artan bir düşünür olarak (yoldaşı Guattari ile birlikte) aramızda dolaşıyor, Foucault’yu haklı çıkaracak kadar hakkında çok kitap yayımlanıyor, tartışmaları kışkırtıyor. Kimi kaynaklar Deleuze’den sonra felsefe tarihinin yeniden yazılması gerektiğini bile söylüyor. Dünyada çok ilgi görmesine rağmen, nedense, memleket ahvalinde pek itibar görmedi, merkezî tartışmalara taraf olmadı, sol da görmezden geldi. |
|
|
Bozkırda Düşünce – İlke Karadağ |
Sayfa:8 |
Göçebelerin hareketinin durmadan yer değiştirmek olmamasının, imgenin belirlediği doğruluk idealine koşmamanın gerçeklikle ilgili bir ölçütten yoksun olmak anlamına gelmemesinin nedeni, devletçi kodlama ile göçebe kodsuzlaştırmanın karşıt olmakla birlikte simetrik hareketler olmamasıdır. |
|
|
Grafik Desen – Murat Celep |
Sayfa:17 |
|
|
|
Gilles Deleuze’ün Felsefe Edimi – Ahmet Soysal |
Sayfa:18 |
Felsefe tarihi yorumu yazanlar, genellikle bir ad’da, bir çağda dönüp dolaşırlar. Oysa, “ilk” Deleuze’ün Hume’dan Nietzsche’ye, oradan da Kant’a ve Bergson’a geçtiğini görüyoruz. Bu olağandışı “gezinme” bile Deleuze’ün alışılmış bir felsefe tarihi yorumcusu olmayıp, çağdan çağa, addan ada sıçrayan bir “iz sürücü” olduğunu ortaya koymakta. |
|
|
Çizgi Desen – Alp Tamer Ulukılıç |
Sayfa:22 |
|
|
|
Devrimci Makine – Fahrettin Ege |
Sayfa:23 |
Elbette sorun Deleuze ve Guattari’nin kavramlarına önce entelektüel bir faaliyetle ulaşıp buradan yola çıkarak çeşitli siyasi stratejiler çizme sorunu değildir. Bununla hiçbir ilgisi yoktur. Bir kitap boyunca geliştirilen kavramların beklenmedik bir şekilde güncel siyasete doğru ilerlediği olur, ya da aksine güncel siyasetin bir aşamada belirli kavramların kullanılmasını gerektirdiği olur, her durumda bu bir karşılaşma, bir etkileşim sorunudur. |
|
|
Badem Çiçeğinin Kokusu – Nilgün Tutal |
Sayfa:30 |
Devrimler biter, ama devrim imkânı bitmez. Eski devrimcileri yenileri izler. Ayrıca devrim imkânı, devrimin kendisinden daha önemlidir. Deleuze sol düşünceye devrim imkanının ortadan kalkmasını düşünmesinin ne kadar absürt olduğunu göstermek ister. |
|
|
Göçebe Ruhlar – Aydın Çam |
Sayfa:40 |
Sadece Romain Gary ya da Émile Ajar ve onların kahramanları; Cousin, Momo ya da Jeannot için değil, sanırım hepimiz için kaçıp gitmek o kadar da kolay değil. Ardınızda koskoca bir hayatı, insanları, zamanı ve mekânı bırakmak nasıl kolay olabilir ki? |
|
|
Uçtu Uçtu (Öykü) – Aslı Tohumcu |
Sayfa:54 |
|
|
|
Cemre Gamzesi (Şiir) – Gültekin Emre |
Sayfa:56 |
|
|
|
Yazarların Çalışma Mekânı – Mehmet Rifat |
Sayfa:58 |
Yazarların çalışma mekânlarını düzenleme ve kullanma biçimleri göstergebilimin geniş inceleme alanı içinde yer alan ve proksemik diye adlandırılan dalın konusudur. Barthes da çalışma mekânlarını incelerken, yazarların, koltuk, yatak, masa, lamba gibi eşyalara bir tek hareketle ulaşabilecekleri bir çalışma odası yaratmalarından söz eder. |
|
|
Modern Kısa Öykünün Ustası: Alice Munro – Melike Belkıs Aydın |
Sayfa:64 |
Munro’nun yapıtlarının genelinde yaşadığı coğrafyanın bakış açısı hâkimdir ve mekânın etkisi baskındır. Nobel Akademisi daimi sekreteri Peter Englund, Munro’nun yeryüzünün bu küçücük parçasında bir yazar olarak aradığı her şeyi bulduğunu düşündüğünü söyledi. Munro, kendisi gibi Kanadalı küçük yaşamların öykülerini anlatır. Öykülerinde küçük şeyler olur, olaylar azdır. Yapıtlarında sıkça yer bulan anne-kız ilişkisinin izini özyaşamöyküsünde de sürebiliriz. |
|
|
Yaşar Kemal’in Aynası – Çiğdem Ülker |
Sayfa:67 |
Bu roman; Yaşar Kemal’in roman kahramanlarını anlatmaya değil de sanki onları anlamaya çalışmasıdır. Roman kişilerini gizemli bir durumun karşısında bırakıp onların tepkilerini, duygularını, davranışlarını ortaya koyma çabasıdır. |
|
|
Neşet Ertaş, Tahtakuşlar Köyü, Devlet ve Şairleri... – Haydar Ergülen |
Sayfa:70 |
Alevilik, İslam içinde mi dışında mı? Mezhep mi inanç mı, gelenek mi kültür mü, felsefe mi itikad mı? Eski Alevilik, yeni Alevilik… Alevilik bu soruların yanıtlarından, hepsinden ve her şeyden önce bir ‘yol’, bir ‘hal’, kısacası bir ‘meşrep’. Yani ‘mezhep’ten önce bir ‘meşrep’. Aleviler kendi inançlarını, anlayışlarını tanımlamak için ‘yol’ sözcüğünü kullanırlar. ‘Yol erkân’ deyimi, ceme katılmayı, orada dar’a çekilmeyi, kısacası cemde olmayı, yolda olmayı da anlatır. ‘Yol düşkünü’ olmaksa Alevi inancının dışına düşecek sözler söylemek, fiiller işlemektir. |
|
|
Salâh Birsel Teşkilattandır – Ali Özgür Özkarcı |
Sayfa:74 |
Birsel şiirlerinde ironi özelliğini yitirmeden Garip’te pek görülmeyen İstanbul argosunu da şiire sokarak, deyimleri bozarak, kelimelerle oynayarak Garip şiirini ilerletti. Bunu yaparken “vih vih vık vık”1 gibi yansımalardan yararlandığı da oldu, kimi zaman da yeni kelimeler türeterek yaptı bunu. |
|
|
Bellek Tutulması – Feridun Andaç |
Sayfa:79 |
Eyleme dönüşen özgürlük düşüncesi sonunda mecrasını buldu. Gençlik başkaldırının hem öznesi hem nesnesiydi bu arenada. Polisin şiddet kullanması onları asla vazgeçirecek bir girişim olamadı. |
|
|
Jaude Meydanı Şiirleri II (şiir) – Hüseyin Köse |
Sayfa:80 |
|
|
|
Kültür Gündemi: Hemşerimiz Kavafis 150 Yaşında |
Sayfa:81 |
|
|
|
Bizim Kavafis – Faris Kuseyri |
Sayfa:81 |
Şaşırtıcı bir biçimde okura çekici gelen soğuk ve mesafeli söylem ve bakış, tarihsel süreçlerin ele alınışını günümüze birer gönderme olarak düşünmemizi zaman zaman kolaylaştırır. İlginç olan bu alegorinin şair tarafından altının hiç çizilmemesidir. |
|
|
Hemşerimiz Kavafis 150 Yaşında – Şeref Bilsel |
Sayfa:86 |
Kavafis, çoğu zaman geçmişi, tarihi sanki bir bahane olarak kullanır. Geçmişte bulduğu üstü örtülmüş bir olaydan, şahıstan, tasvirden kalkarak tok bir sesle konuşan sağlam bir şiire varır. Söze açılmak, sezgilerine ve hislerine bir kürsü bulmak için geçmişe yönelir gibidir. |
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:90 |
Ankara’nın kutup yıldızı gibiydi Remzi İnanç. Hep yerindeydi, arayan onu –bulutların arasında da olsa– buluyor, görüyordu. Dolayısıyla, Ankara’daki sanatçılarla ilgili haberleri de ondan alabiliyordunuz. |
|
|
Yeni Şiirler Arasında – küçük İskender |
Sayfa:95 |
Antipati, bir şair için, şiirle ilgilenenler için büyük hendek: Çünkü, nesnelerle de, doğayla da çatışmaya girme ihtimaliniz doğuyor; bu çatışma da yaratıcı ya da yıkıcı sonuçlarla kuşatılmış değil – basbayağı, bildiğimiz patoloji. Elbette patolojiden çıkan sanatçılar da var; ancak herkesin patolojiden çıkma eğilimi taşıması bir modadan öteye geçemez. |
|
|
Çürük (Şiir) – Recep Yılmaz |
Sayfa:96 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Jale Sancak |
Sayfa:97 |
Sevim Burak’ın “Ay Yarab Yehova”, Onat Kutlar’ın “Hadi” ve “Kediler”, Ülkü Ayvaz’ın “Yatalak Kraliçe”, Sezer Ateş Ayvaz’ın “Raylarda Makas”, Hulki Aktunç’un “Binbirdirek Batakhanesi”, Hasan Ali Toptaş’ın “Korkuyla Yaralı Dört Keklik”, Bora Abdo’nun “Kardan Kadın” adlı, metaforlarla, imgelerle örülü öyküleri, simgesel anlatım, özellikle de apaçık söylemeden, sezdirerek anlatma biçimini kavramak için okunabilir. |
|
|
Ömür Konçertosu (Şiir) – Onur Yücel |
Sayfa:98 |
|
|
|
Suya Gazel (Öykü) – Erinç Büyükaşık |
Sayfa:99 |
|
|
|
Kız Köpek (Şiir) – Gülçin Sahilli |
Sayfa:100 |
|
|
|
İnsan Ağacın Ağzında (Şiir) – Zafer Zorlu |
Sayfa:102 |
|
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:103 |
|
|
|
“Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm” / İnci Aral – Hasan Akarsu |
Sayfa:103 |
İnci Aral, 1944 Denizli doğumlu olup romanlarıyla tanınıyor. Taş ve Ten, Şarkını Söylediğin Zaman, Mor, Safran Sarı vb. romanlarıyla tanınan yazarımız, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm adlı romanında, anne-kız hesaplaşmasını yansıtıyor. Geniş bir zaman diliminde, iki-üç kuşağı anlatırken, toplumun birçok kesiminden insanları da tanıtmış oluyor. |
|
|
“Ateş Ormanları Arasından” / Hasan İzzettin Dinamo – Ataol Behramoğlu |
Sayfa:105 |
Hasan İzzettin Dinamo; yapıtıyla, yaşamıyla ve tanıdığım insan kişiliğiyle anıtsal bir değerdir.
Onu şimdi şu anda da, çok yıllar önce Cağaloğlu yokuşunda karşılaştığımız günlerdeki gibi, apak saçları, pürüzsüz ve aydınlık yüzü, ışık dolu bakışları, her zaman tiril tiril gömleği, ütülü pantolonu ve yine her zaman tertemiz bir mendille bir halk insanı gibi alnının, boynunun terini silerek ağır adımlarla yürüdüğünü görüyorum…
|
|
|
“İşletme Hastalığına Tutulmuş Toplum” / Vincent de Gaulejac – Aysel Sağır |
Sayfa:106 |
Küresel kapitalizm, finans kapital ya da “kumarhane kapitalizmi”nin yarattığı gerçekliğin karşısında, yeni dil ve yeni karşı koyma araçlarıyla durmak gerekiyor. Aslında Gaulejac “işletme ideolojisini” açığa çıkararak bunu büyük ölçüde başarıyor. Çalışmasında, emek-sermaye arasındaki çelişkiyi ustalıkla gizleyen finans kapitali tahlil eden sosyolog, “üretilen zenginliğin, toplumsal eşitsizliklerin mümkün olduğunca giderilmesine ve sefaletin ortadan kaldırılmasına adanacağı bir dünya”nın zorunlu olduğu düşüncesini daha bir güçlü kılıyor. |
|
|
“Düğümlere Üfleyen Kadınlar” / Ece Temelkuran – Hasan Akarsu |
Sayfa:108 |
Yazar Ece Temelkuran Düğümlere Üfleyen Kadınlar romanında özgün, etkili betimlemeleriyle ilgi çeker. Ortadoğu coğrafyasında yaşanan olaylara tanıklık ederken kadınların dünyasını, kadınların nasıl sevileceğini başarıyla yansıtır. |
|
|
“Rölativitenin ABC’si” / Bertrand Russell – Nuriye Bilici |
Sayfa:109 |
Russell’ın matematiksel olmayan rölativite açımlaması, okuru kurama ve onun gökbilime uygulanmasına ilişkin bilgilerini geliştirmeye yöneltebilecek çekicilikte görünüyor. İsteyen Einstein’ın kendi tezlerini açıkladığı ‘rölativitenin anlamı’nı kavrayabilmek için hazırlık metni olarak da değerlendirebilir. |
|
|
Şimdi Haberler – Gülce Başer |
Sayfa:110 |
|
|
|
|
|
|
|
|