|
|
TEMMUZ 2013
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
80. Yılımız – Osman Çetin Deniztekin |
Sayfa:3 |
Varlık, 80 yıldır kültür inşasına emek veren insanların bir mekânı, onların Türkçe konuşan kitlelere ulaşmasını sağlayan bir köprü oldu. Yalnız yıldönümlerimizde değil, her yeni sayıyı hazırlarken varlık nedenimizi sorgular, içeriğimizi bizi 80 yıldır yaşatan değerler ve misyonla tutarlı olarak oluşturmaya çalışırız. |
|
|
2013 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri |
Sayfa:5 |
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katılım, her yıl olduğu gibi yine yoğundu.
Şiir dalında ön elemeden geçirilerek seçici kurula sunulan dosyalar Onurcan Çakır, Dilek Değirmenci, Emrah Yolcu, Tamer Sağır, Burak Demiryakan, Ebru Tabiloğlu, Aydın Uysal, Uğur Kutlukaya, Seçil Avcı, Umut Göksal, Sedat Çağlar, Buğra Yasin, Tolga Suna, Serap Aslı Araklı, Bilal Çiftçi, Servet Gündoğdu, Abuzer Gülpınar, Şeyda Üzer, Tayfun Gerz imzalarını taşıyordu.
Gülseli İnal, Sinâ Akyol, Tarık Günersel, Metin Cengiz ve Enver Ercan’dan oluşan şiir seçici kurulu yaptığı değerlendirme sonucu, ödülü oybirliğiyle Serap Aslı Araklı’nın “Hürmeten” adlı dosyasına verirken; Bilal Çiftçi, Servet Gündoğdu, Abuzer Gülpınar, Şeyda Üzer ve Tayfun Gerz’in dosyalarını ‘dikkate değer’ buldu.
Öykü dalında ön elemeyi geçenler Ozan Yüzer, Elif Gökçe Tuğrul, Saide Esra Akdoğan, Sezin Boyabatlı, Hakkı İnanç, Işıl Topçu, Mustafa Şenay, Işıl Kocaoğlan, Kahraman Çayırlı, Şengün Can ve Alper Beşe’nin dosyalarıydı.
Nursel Duruel, Feyza Hepçilingirler, Hatice Meryem, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Feridun Andaç’tan oluşan öykü seçici kurulu, ödülü Şengül Can’ın “Sarkaç” adlı dosyasına verirken; Alper Beşe’nin dosyasını ‘dikkate değer’ buldu.
Ödül alan ve dikkate değer bulunan arkadaşlarımızın söyleşi ve ürünlerine yer veriyoruz.
|
|
|
Serap Aslı Araklı ile Söyleşi |
Sayfa:6 |
Hayat çizgimin uzun çizgi, boşluk, kısa çizgi, boşluk, sonsuz çizgi şiirle çizilmesini isterim. |
|
|
Kış ve Poetika - III (Şiir) – Serap Aslı Araklı |
Sayfa:8 |
|
|
|
Şengül Can ile Söyleşi |
Sayfa:9 |
Öykülerimde hep kenarda, saplantılı, şiddet eğilimli kişilerin yer aldığını düşünenler olabilir ama insanın gerçeği de budur bence. |
|
|
Şiirler Şiiri (Şiir) – Servet Gündoğdu |
Sayfa:11 |
|
|
|
Deniz Bitti (Öykü) – Şengül Can |
Sayfa:12 |
|
|
|
İki Şemsiye Bir Aşk (Şiir) – Abuzer Gülpınar |
Sayfa:13 |
|
|
|
Veda (Şiir) – Tayfun Gerz |
Sayfa:14 |
|
|
|
Döküldüler Geçmişi (Şiir) – Şeyda Özer |
Sayfa:15 |
|
|
|
İşsizin Bir Günü (Öykü) – Alper Beşe |
Sayfa:16 |
|
|
|
İç Askı III (Şiir) – Bilal Çiftçi |
Sayfa:17 |
|
|
|
Varlık Dergisi – Müge İplikçi |
Sayfa:19 |
Gelen ödül elbette çok kıymetliydi ama o kapının önünde bekleyen çiçeği burnunda yazarın heyecanı ve endişesi, kaderin yaşama, yaşamın kadere denk düştüğü nadir anlara atılmış bir düğümdü de sanki. O düğümle yaşamdan yazıya bağlandım. Sanırım ölene kadar da o düğümün gücüyle yazmaya devam edeceğim. |
|
|
Bir Şiir Ödülünün Öyküsü – Selim Temo |
Sayfa:20 |
Aradan 15 yıl geçmiş. Hüseyin Ferhad’dan Salih Bolat’a, Behçet Aysan’dan Mesut Adnan’a şiirde kalıcı isimler bırakan bu ödül, şiirdeki yolumu da belirlemiş ve demek onun anısını anlatacak böyle bir yaş da varmış! |
|
|
İlk Aşk – Karin Karakaşlı |
Sayfa:21 |
Elbette rüştünü ispatlamanın, yola koyulmanın tek ve biricik yolu değildir ödüller. Ama ben o en zor zamandaki desteği hiç unutmadım. Gence elvermenin, onu ilk kitabıyla buluşturmanın ve “Hadi rastgele!” demenin adıydı Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri. Uğurum saydım o başlangıcı. Ve hep şükrettim varlığına. |
|
|
Kendime Kendimden Başka İnanan Var mıydı? – Semra Topal |
Sayfa:22 |
Yaşıtlarım kızlar bir kocayla ve evlilikle hayatlarını kurtarmaya ahdetmişlerken, sanki ben apayrı bir toprakta (yabanice diyelim) yaşayıp gidiyordum. O zamanlar kendime kendimden başka inanan var mıydı diye soruyorum şimdi elbette böyle aşırı durumlarda kimse sana inanmaz, yani yalnızsındır. Ama bu da dert değil, kahırlarınla mahırlarınla yazgına doğru koşarsın Forrest Gump gibi. |
|
|
Kırmızı Mürekkebin Sırrı – Tuna Kiremitçi |
Sayfa:24 |
Bu arada, Kelebeğin Rüyası filmini izlerken düşündüm de, 80 yıl boyunca Varlık’a yollanan şiirlerin kim bilir ne çok öyküsü vardır. O şiirlerin gönle düşüş, yazılış, ithaf ediliş, yayımlanış seyirlerini, vesile olanların öykülerini da eklersek, Varlık sadece bir edebiyat dergisi olmaktan çıkıyor aslında. Uzun bir nehir-romana dönüşüyor. |
|
|
Varlık Dergisi ve Yaşar Nabı Nayır Ödülleri İçin... – Birgül Oğuz |
Sayfa:25 |
Varlık dergisine ve Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne gerçekten çok şey borçluyum: Ne kadar prestijli ve köklü olursa olsun bir ödül almanın belki de en gerçek karşılığının güzel bir sofrada birlikte içilen balık çorbası ve yıllardır bana mısın demeyen bir dolmakalemden başka bir şey olmadığını (hem sembolik hem işlevsel hediyelerin en güzeli!) bana onlar öğretti. |
|
|
Şiir ve Demokrasi – Alphan Akgül |
Sayfa:26 |
Her bir şairin kendi şahsiyetini gelenekle birleştirmesi, geleneği benzersiz bir şekilde yeniden okuması yaratıcılıktır. Genç şair, geleneğin daha önce yazılmamış bir biçimini sezmiş ve yeni bireşimler bulmuştur. Yaşar Nabi Nayır Ödülleri genç şairleri tam da bu çatışmanın başında yakalayıp kamuoyuna sunduğu için olağanüstüdür. Varlık dergisi, şiirde yaratıcılığın bu şahsi doğasını takdir ettiği için, şiirimize nevi şahsına münhasır şairler kazandırmıştır. |
|
|
Seksen Yılın Tam Ortasında – Mehmet Rifat |
Sayfa:27 |
Bu gençlik dönemi yazı, çözümleme ve çevirilerimin ilki, “Geleneksel Eleştiriden Yeni Eleştiriye” (Nisan 1973) başlığını taşıyor. Varlık dergisinin kuruluşunun 40. yılında yazılmış bir metin. O tarihten bu yana bir kırk yıl daha geçti: Varlık dergisi 80 yaşına ulaştı. Seksen yılın tam ortasında yayımlanmış kırk yıllık bu metinle selamlıyorum Varlık’ı. Yaşar Nabi Bey’in anısına saygıyla. |
|
|
Çorumlu Baudelaire (Şiir) – Hüseyin Alemdar |
Sayfa:29 |
|
|
|
Gündem: Gezi Parkı Eylemleri |
Sayfa:30 |
|
|
|
Kalp Kırılmadan Kale Yapılmaz! – Ömer Faruk |
Sayfa:30 |
Neden köşe yazarı, yorumcu, üstad, hoca sıfatlarıyla ahkâm kesenler kendilerini sorgulamaktansa gençleri yorumlamayı (=sorgulamayı) tercih ediyorlar? Gençlerin sözünü elinden alan bu durumun temsili yeniden ürettiğini, kendileri üzerinden sorunun patinaj yaptığını neden fark etmiyorlar? Neden? |
|
|
Bir Misal Olarak 31 Mayıs Olayı (Ya da Bir Olay Nasıl Anlaşılmaz) – Enis Memişoğlu |
Sayfa:38 |
Olay’ın adını değil anlamını soracak olursak, hangi taraftan yaklaşacağız? Meydanlara ve sokaklara bakıp, dilleriyle ve bedenleriyle var olduklarını göstermeye çalışan kimliklerin boy göstermesi için bir fırsat zeminini mi göreceğiz, elinde cep telefonu ve oyun konsolu kumandasıyla büyümüş bir neslin oyun alanını genişletmesi için bir mecra mı? |
|
|
Kimlik ve Kavram Olarak Laiklik – Nil Mutluer |
Sayfa:41 |
Siyasal bir kavram olarak laiklik bir örgütlenme biçimi ve bu örgütlenme biçimine göre hiçbir dinin ve inancın diğerine üstünlüğü olamaz. Tüm inançlarla kurduğu eşit mesafe hem inancın dinsel veya felsefi düzeyde özgürce tartışılabilmesine olanak tanıyor hem de demografik yapının çoğunluğuna bakmadan tüm dinlerin örgütlenmelerini güvence altına alıyor. Bu gibi bir laiklik anlayışı hukukun yurttaşlarla eşit mesafede durarak ifade, fikir ve inanç özgürlüğünü güvence altına alma garantisini de sağlıyor. |
|
|
Soruşturma: Gezi Parkı Eylemleri |
Sayfa:44 |
Ali Ayçil, Ali Günvar, Aslı Tohumcu, Aydın Afacan, Altay Ömer Erdoğan, Betül Dünder, Didem Gülçi,Erdem, Eren Aysan, Gonca Özmen, İbrahim Oluklu, Gülce Başer, Mehmet Said Aydın, Meltem Sanlav, Sezai Sarıoğlu, Oktay Taftalı, Ömer Erdem, Şeref Bilsel, Soner Demirbaş, Zeynep Uzunbay Gezi Parkı eylemini ve polisin, hükümetin tutumunu değerlendiriyorlar. |
|
|
Entelektüellerden Çağrı |
Sayfa:64 |
Kamusal alanların özelleştirilmesine, hiçbir meşruiyeti olmayan bu devlet şiddetiyle iyice ayyuka çıkan otoriter yönetim anlayışına ve halkın gösteri hakkının böylesine kısıtlanmasına itiraz eden bu halk direnişinin amaçlarını destekliyoruz. |
|
|
Her Tünelin Sonunda Işık Vardır – Feridun Andaç |
Sayfa:66 |
Türkiye, küresel ağa katılalı beri, yeni bir model arayışındadır. Gecikmiş modernliğin sıkıntılarıyla birlikte geç kapitalizmin nüfuz ettiği alanlar bir yağma/talan zihniyetini egemen kılmıştır. |
|
|
Leylâ Erbil’e Saygıyla – Erendiz Atasü |
Sayfa:71 |
Leylâ Erbil’in derin ve geniş edebi ve felsefi kültürü, yazdıklarının çağrışım gücünü yükseltmekte, Lahzen’in yüzeysel bir bakışla sabuklama sayılabilecek anımsayışları okur zihnini, günümüz Türkiye’sinin çirkin yüzünden alıp bu çirkinliği unutturmadan, insan soyunun zamanları ve mekânları aşan temel sorunlarına; hayatlarımızı biçimlendiren ve işgal eden, adına “uygarlık” dediğimiz o “şey”in aslında törensileştirilmiş vahşetten başka bir şey olmayan tözüne götürmektedir. |
|
|
Mustafa Şerif Onaran Kendini Anlatıyor – Tuncer Uçarol |
Sayfa:77 |
Mustafa Şerif Onaran ile Ankara’da yayımlanan “öykü, anı, günce dergisi” Kum’da “Özgeçmiş ve Edebiyat İlişkisi” (Mayıs- Haziran 2004/23) ve “Edebiyat Yaşamı” (Ocak-Şubat 2005/27) üstüne iki söyleşi yapmıştım. Onlardan bir özet çıkardım. Onaran Ağabey’in anısına, saygılarla. |
|
|
Foça Mektubu / 11: Sirenler’in Yalancısı – Ahmet Önel |
Sayfa:79 |
Bodur ağaçların, mimozaların, beyazdan kırmızıya zakkumların her yıl sessizce yinelediği öğreti farklı bir bilgi içermiyor aslında: Usanmak yenilgidir ey oğul! Sen de tazele kendini. Bilgiyi yaşam sevincinle yoğur ve sürdür bu güzel kavganı! |
|
|
Hayatı Sevme Hastalığı Tedavi Edilmeli mi? – Melike Belkıs Aydın |
Sayfa:82 |
Modern dünya düzeni, insanı ölüm düşüncesinden uzak tutmak için çırpınır durur. Doğadan uzaklaşan birey için doğanın ta kendisi demek olan ölüm de, varlığına inanıyormuş gibi görünüp asla inanmadığımız birincil hakikattir. |
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:86 |
Şimdi bu saptamayı bir yana koyarak söyleyelim: Taksim Gezi Parkı protestolarında özellikle gençlerin bir yanları daha ortaya çıktı. “Sosyal medya” denilen yaygın kullanımlı elektronik iletişim alanlarında; duvarlarda, afiş ve pankartlarda gülmeceyi öyle etkin biçimde kullandılar ki, her biri ayrı bir zekâ ürünü olan sözler, yorumlar, duyurular, uyarılar, değerlendirmeler kahkahalar eşliğinde düşünmenin güzelliğini milyonla insana tattırdı. |
|
|
“Erkek Millet Asker Millet: Türkiye’de Militarizm, Milliyetçilik, Erkek(lik)ler” Üzerine – Fatma Oya Aktaş |
Sayfa:90 |
Nurseli Yeşim Sünbüloğlu’nun derlemiş olduğu Erkek Millet Asker Millet: Türkiye’de Militarizm, Milliyetçilik, Erkek(lik)ler başlıklı çalışma milliyetçilik-militarizm ekseninde Türkiye’de kurgulanan ve deneyimlenen erkekliklere yakından bakıyor. |
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:94 |
|
|
|
Çiğdem Ülker ile Söyleşi – Mustafa Albayrak |
Sayfa:94 |
Yazar, elbette yine taraf olmak zorunda hissediyor kendini. Çağın olayları arasında sıkışmış insanın halini gösterebilmek için de yine kendi numaralı gözlüğünü okura sunuyor. “Bir de bu gözlükle bak ve bununla oku” dercesine. |
|
|
“Kitap İçin III” / Selçuk Altun – Yankı Enki |
Sayfa:97 |
Bir yandan başkalarının da edebi imzalarını attığı bir platforma dönüşür Kitap İçin. Orada ilk kez o sayfalarda okurla buluşan turfanda şiirler ya da aforizmalarla karşılaşabilirsiniz, hem de Hulki Aktunç, Nazmi Ağıl, Güven Turan gibi isimlerin imzalarıyla. |
|
|
“Tekvin ve Hiçlik Kitabı ya da Ah” / Harun Atak – Volkan Hacıoğlu |
Sayfa:98 |
Harun Atak’ın şiirlerinde Maeterlinck’ten çok, Mallarmé etkisinin göze çarptığı düşünülebilir. İlk bakışta belki bu yüzeysel gözlem doğru gibi görünebilir. Ancak “gövdeyi boşverin, ruhu verin,” diyen Maeterlinck’i Mallarmé’den ayıran en önemli özellik, ‘çağrılmadan gelen’ ölüm metaforunun bir saplantı hâlindeki Stimmung’un ta kendisi olmasıdır. |
|
|
Türkân Yeşilyurt ile Söyleşi – Ayşe Ağar |
Sayfa:99 |
Dağlarca’nın şiirlerinin derin yapısını okuyabilmek içinse ilkçağ felsefesinden İslam felsefesine, Osmanlı tarihinden Cumhuriyet tarihine, mitolojiden folklora yolculuk yapmak gerekiyor. |
|
|
“Aydede” / Refik Halid Karay – Ali Selçuk |
Sayfa:100 |
İki cilt halinde kitaplaşan Refik Halid’in Aydede yazılarına baktığımızda yazarın fıkra, öykü, mülakat, sohbet, anı, tiyatro gibi farklı edebî türlerde yazılar yazdığını görmekteyiz. Refik Halid’in derginin iki döneminde de politik muhalif bir mizah yaptığını bunu daha çok derginin başyazılarında ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. |
|
|
“Rüzgârlı Ceket” / Hüseyin Peker – M. Uçan |
Sayfa:101 |
Daha başından “Deprem Artıkları” ve “İki Sarsıntı”yla açılan Rüzgârlı Ceket; parıltılı hayatlar vaat etmiyor size yüzünüzdeki kanın çekilmesine sebep oluyor bir an. Sonra... “Sonra sarsıntı denize düşüyor. Paralanıyor.” |
|
|
Yusuf Çopur ile Söyleşi – Özge Toprak |
Sayfa:102 |
Bir Uzak Düş, kayıtsız kalamadığım bir yaşanmışlıktan sonra yazamaya başladığım bir eserdi. |
|
|
Hande Baba ile Söyleşi – Ferhan Topçu |
Sayfa:103 |
Yazarken nehrin akıntısına bırakılmış bir sal gibiyim, ancak nehrin denizle nerede buluşacağını daha yazmaya başlamadan önce biliyorum. |
|
|
“Kopenhag Kadınları” / Niels Hav – Hasan Akarsu |
Sayfa:106 |
Danimarkalı ozan Niels Hav, şiirleriyle tanınıyor. Şiirlerini Türkçeye çeviren Hüseyin Duygu’ya, Kemal Özer’e ve Gülşah Özer’e, Murat Alpar’a, Efe Duyan’a, Mustafa Burak Sezer’e, Mustafa Tabak’a ve Sema Sak’a teşekkür ediyor. Kemal Özer için “O benim sanki Türk babamdı” diyen ozan, Mustafa Burak Sezer’in yaptığı söyleşide şiir anlayışını yansıtıyor. Kopenhag Kadınları adlı şiir yapıtında önceden bildiğimiz şiirlerini de okuma olanağını buluyoruz. |
|
|
“Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi” / İhsan Işık – Hüseyin Atabaş |
Sayfa:107 |
“Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi”nde anlam veremediğim bir iki ufak tefek gereksizliği şöyle sıralayabilirim: “Ünlü Edebiyatçılar” cildindeki kadınların tümüne “Ünlü Kadınlar” cildinde de niçin yer verildiğini anlayamadım. Ayrıca, “Ünlü Edebiyatçılar”da örneğin Mehmet Kıyat’a yer verilmiş de Orhan Alkaya, Türgay Kantürk, Ali Cengizkan kendilerine yer bulamamış? Bu duruma benzer daha başka tutarsızlıklar da var kuşkusuz, ama onlar bu çalışmanın niteliğini etkilemeyecekleri için üzerinde durmuyorum. |
|
|
Şiir Günlüğü – Gültekin Emre |
Sayfa:108 |
Pazar. Orhan Veli, Oktay Rifat, Behçet Necatigil ve Necati Cumalı şiirinden el almış yirmi dört yaşında veremden ölen Muzaffer Tayyip Uslu. Yapı Kredi tarafından yeniden okurla buluşturulan –ilk baskısı 1945’te yayımlanan- Şimdilik onun tek kitabı. Zonguldak’tan dünyaya açılma çabaları, kanat alıştırmaları. “sarışın” bir kıza sevdalanma düşleri; aydınlık, güzel, savaşsız bir dünya özlemi. “Önce öksürüverdim/ Öksürüverdim hafiften,/ Derken ağzımdan kan geldi/ Bir ikindi üstü durup dururken// Meseleyi o saat anladım/ Anladım ama, iş işten geçmişola/ Şöyle bir etrafıma baktım,/ Baktım ki yaşamak güzel hâlâ// Mesalâ Gökyüzü,/ Maviydi alabildiğine/ İnsanlar dalıp gitmişti/ Kendi âlemine” (Kan) Rüştü Onur’un kankası, yazgıdaşı. |
|
|
Şimdi Haberler – Gülce Başer |
Sayfa:110 |
|
|
|
|
|
|
|
|