|
|
EKİM 2012
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Yeni Eğitim Yasası: Reform mu, Küreselleşme mi, Siyaset mi? – Gülce Başer |
Sayfa:3 |
Ortada bu kadar açık bir “gelişme niyeti” ve uygulama varken yeni eğitim yasası nasıl oldu da siyasi bir tartışmanın parçası haline geldi? Üstelik hemen herkes eğitimde yenilenmeler, hatta reform gerektiğine inanırken? Başka bir deyişle, üniversite sınavlarında yüzlerce öğrenci sıfır çektiğinde, bilgi yarışmasına katılan lise mezunları en basit genel kültür sorularında bile teklediğinde sorunu eğitim sisteminin yetersizliğine bağlayan kişiler, nasıl oldu da tekil öğrencinin derste bulunma süresini artırma ilkesi çevresinde yapılanan, eğitimin çeşitli branşlarda gelişmeyi sağlayacak seçmeli derslere olanak tanıdığı, teknolojik açıdansa neredeyse çağ atladığı, hiç olmazsa atlamaya yaklaştığı bir yapılanmayı, üstelik çeşitli sosyal politikalarda belirgin bir başarı göstererek iktidarını yıllardır pekiştiren bir kadronun denetiminde yaşama geçtiğini bile bile, sırf siyaseten muhalif oldukları için karşı çıkıyor olabilirler? Tabii hemen eklenmesi gereken bir başka soru da şu: siyasi şemsiyeler altında toplanıyor görünen bu eleştiriler ve itirazlar gerçekten o kadar siyasi mi? İktidar sempatizanı basının yeni yasayı duyururken takındığı olumlu tavra karşılık muhalif ya da açıktan muhalefet yapmasa da belli ölçülerde Kemalist duyarlılığı barındıran basının özellikle din eğitimi kurgusunu vurgulayarak eleştirel haberlerle yer vermesi, dile getirilen itirazların ne kadarını gerçekten de siyasi kılar? |
|
|
Soruşturma – Hüseyin Yurttaş, Metin Cengiz, Adil İzci,Yavuz Özdem, İskender Pala, Fatma N., Mustafa Köz, Cem Uzungüneş, Betül Tarıman, Hüseyin Akın, Şeref Bilsel, Betül Dünder, Ercan Yılmaz |
Sayfa:9 |
Yeni Eğitim Yasası’nı eğitimci şair ve yazarlara sorduk: Yeni Eğitim Yasası çerçevesinde uygulanacak olan 4+4+4 sistemini çocukların bilgi ve becerilerini geliştirebilmeleri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?Ayrıca seçmeli din dersinin de getirilmesini, müfredat göz önüne alındığında, nasıl yorumluyorsunuz? Osmanlı modernizasyonundan bugüne kadar en sık değiştirilen yapılardan biri de eğitim sistemi. Bu değişimler, kuşaklararası kültürel sürekliliği etkiler mi? Bunlar eğitim sistemini geliştirme arayışı olarak mı, yoksa siyasal strateji olarak mı yorumlanmalı? Yeni uygulamaların eğitimde gelişme sağlayacağına inanıyor musunuz? |
|
|
Şiirler – İsmail Uyaroğlu |
Sayfa:28 |
|
|
|
Dünyanın Ucuna Yolculuk – Hasan Bülent Kahraman |
Sayfa:29 |
Uzakdoğu’nun o sakin, önüne bakan, suskun Tanrıları çok insandı. Bir! İkincisi, hayvanları Tanrılaştırdı. Tanrılarla canavarlar, ejderler iç içe geçti bu kültürde. Üstelik o ejderlerin hepsi korkunç değil. Bazıları gülüyor. Alay var o gülüşte ve ironinin çarpıcı etkisi kendisini gösteriyor. O şekilde gülmek zaten Tanrılara mahsus olsa gerek: yukarıdan bakan, ürkütücü, gücün dışavurumu. |
|
|
Avlu (Öykü) – Zafer Doruk |
Sayfa:39 |
|
|
|
Şiir Alıştırmaları – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:42 |
Kendi yalnızlığına çekilmiş görünse de, şiirin yoğunluğunda yaşayan ozan için bir şiiri tetikleyen nedir? Belki bir sözcük, belki de bir dize. Şiire dışarıdan bakanlar kendince bir yoruma varabilir. Ama bir ozanın çalışmasından yola çıkmak, daha gerçekçi sonuçlar almamıza yarayacaktır. |
|
|
Kültür Gündemi: 20. Ölüm Yıldönümünde A. J. Greimas ve Paris Göstergebilim Okulu – Mehmet Rifat |
Sayfa:46 |
Greimas göstergebilimi yalnızca bildirişimi (iletişimi) sağlayan yalın gösterge dizgelerini değil, amaçlı olarak bir bildiri (ileti) sunmayan ama yine de anlamsal katmanlardan oluşan bütün gösterge dizgelerini çözümleyebilecek bir kuramdır, sürekli gelişen bir bilimsel tasarıdır. |
|
|
Foça Mektubu (2): Sirenler’in Yalancısı – Ahmet Önel |
Sayfa:54 |
Şeytanın şeytanca beklentisinin, aklı nifakla gerdeğe sokmak olduğu muhakkak. Şiirin özünde gizlenen kötülüğün (bakınız; Baudelaire) başka türlü bir açıklaması olamaz çünkü. Mallarmé’nin “Tanrılar uygunsuz bir şey yapmıyorlarsa o halde artık asla tanrı değildirler,” demesi bile boş bir söylem değil aslında. Yaşamı besleyen damarlar yalnızca sağlık ve esenliğin pompalandığı gizli dehlizler olamaz. Pür ve ahlaki olan ürünlerin edebiyatla yakından uzaktan ilgisi yoktur diyen Oscar Wilde hangi temel düşüncenin altını çiziyordu acaba? |
|
|
Şiirin Mekânı – Haydar Ergülen |
Sayfa:56 |
Bazen gençlik bazı şehirlerden miras gibidir, bazen de arkadaşlardan armağan gibi. İnsan sanki bazı şehirlerde, bazı dönemlerde, bazı yaşlarda demiyorum, hep birlikte genç olur, birbirine baka baka, birbirini severek genç olur. O gençlerden bazıları daha küçükmüş, bazıları daha büyükmüş, kimsenin aldırdığı yoktur, nasılsa hep birlikte genç olunmuştur. |
|
|
Ülkü Tamer Şiirinde Temel İzlekler – Arife Kalender |
Sayfa:62 |
İlk kitaplarında yalnızca genel olarak ölümü irdeleyen Ülkü Tamer, sonraki şiirlerinde toplumsal ölümlerle, öldürülmelerle, dostlarının ölümüyle, ölüme daha yakından bakar. “Sıragöller” kitabında tema olarak birbirini izleyen, tolumsal eleştiriyi ironik bir dille, çeşitli simgelerle veren şiirler, ölümün türlü yönlerini anlatır. |
|
|
Resim ve Roman II – Gürsel Korat |
Sayfa:68 |
Resmin perspektif kazanmasından önceki çağın edebi tekniği, insanın iç dünyasını kavramada yetersiz kalan “kahraman edebiyatları” yazmakla sınırlıydı. Perspektif insana yalnız bakış açısını değil, “değişen bakış açıları”nı da öğrettiğinden, empatinin kaynağı oldu. Perspektiften vazgeçilen modern çağın edebiyatı ise geçmiş birikimin üzerine kesin olmayan birey algısını koydu. |
|
|
Okültizm Yükselirken 2: Okültizm Neden Yükseliyor? – Çetin Yiğenoğlu |
Sayfa:73 |
İlkel kabile psikolojisinin yaşandığı animizm çağında insanın ata ruhlarına, fetişlere, putlara tapınmasının gerekçesi çok masumdu; merak... Ne ki, o dönemde böyle yaparak önce politeizmin temelini atacağını, ardından semavi dinlerin düşünsel altyapısını hazırlayan gezegensel tanrılara tapınacağını, böylece astral dinleri kuracağını bilmesi olanaksızdı… |
|
|
Romansal/Yaratıcı Hakikat ve Spinoza Problemi - I – Halûk Sunat |
Sayfa:77 |
Evet; Rosenberg’in ‘tutkusallık’ (nedenlerin yeterli bilgisinin ötesindeki beyhudelik) hattında yürüyen Yahudi karşıtı ideologluğu ile ‘tutkuların us/landırılması marifetiyle esaretlerinden kurtulunabileceği’ni felsefeleştiren Spinoza arasında, elbet, apaçık bir ‘problem’ vardır; ancak, bu, ihsas edildiği kıvamda ‘şifresi kırılmaya muhtaç’ bir problem midir? |
|
|
“Estetik Özerklik” İmkânı Üzerine ya da Türk Şiirinde Modernizm Meselesi – Mehmet Sümer |
Sayfa:81 |
Koçak’a göre estetik özerklik fikri, Fransız sembolist şiiriyle ilişkili bir kavramdır. Bu durumda Koçak’ın ve tabii Yalçın Armağan’ın İkinci Yeni’ye kadar böyle bir şeyin gerçekleşmediğini savunmalarının biraz temkinle karşılanması gereken ve yeterince açık olmayan bir sav olduğunu söylemek gerekir. |
|
|
Şiirler – Hidayet Karakuş |
Sayfa:86 |
|
|
|
Sennur’un Yeni Ürünü: “İzi Kalsın” – Mehmet Başaran |
Sayfa:87 |
“Şairler, hükümdarlara övgüler yazmaz,” diyor Sennur, toplumun ufkunu genişleten, altbilincin coşku içeriğini varsıllaştıran sözcüklerle, geleceğe yol döşeyen ustalardır. Victor Hugo’nun dediği gibi. “Şairler yazarlar, toplumların temel kurucularıdır.” Devletler, ordular, hükümetler gelir geçer, giderler. |
|
|
Bu Kış Gelmesin Sana (Şiir) – Hüseyin Köse |
Sayfa:88 |
|
|
|
Bilinmeyen Adaya Yelken Açmaya Cesaretiniz Var mı? – Deniz Hasırcı |
Sayfa:89 |
Bu öykü, diğer yazdıklarına göre daha hafif bir tema taşımasına rağmen Saramago’yu tanımlayan her şeyi içerir. Akışkan ve cümlelerin birbirine bağlandığı çok farklı bir anlatıma sahiptir. Okurun, yazarın muzip anlatım diline alışması biraz zaman alır. Doğrudan alıntı yaptığında tırnak işareti kullanmaması, cümlelerce okura nefes aldırmaması Saramago’nun bu öyküsünü okumayı zorlaştıran karakteristik özelliklerindendir. |
|
|
Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni, Kıbrıs ve Şair Ronsard – Erdoğan Alkan |
Sayfa:91 |
Kralları I. François’yı Charles-Quint’in zindanlarından kurtaran Kanuni ve Osmanlı ordusuna teşekkür için tek dize ve tek satır yazmayan Fransız şair ve yazarları Venedik zulmü altında inleyen yerli halkı kurtarmaya gelen Osmanlı’yı, Türkleri barbarlıkla niteleyen dizeler döktürmeyi ihmal etmezler. |
|
|
Kıbrıs’ı Türklerden Koruması İçin Venüs’e Yakarı (Şiir) – Pierre de Ronsard |
Sayfa:91 |
|
|
|
Şiirler – Ivan Djeparoski |
Sayfa:92 |
|
|
|
Yeni Şiirler Arasında – Enver Ercan |
Sayfa:93 |
Daha yolun başında kitap çıkarıp, kendinizi “kanıtlama”nız büyük bir olasılıkla vehimden öteye geçemeyebilir. Ama önce kalburüstü dergilerde şiir yayımlayabilirseniz, ki “kanıtlama” budur, çıkaracağınız kitap şiir kitaplığımıza mutlaka zenginlik katar. Şiir yazmanın yanı sıra şiir, şair, şiir kitabı üzerine yazılar yazmayı da deneyin ve geliştirin. Unutmayın: her derginin böyle yazılara her zaman ihtiyacı vardır. Bu tür yazılar, eğer yazdığınız şiirler de dişe dokunur şeylerse, daha kolay öne çıkmanızı sağlayabilir. |
|
|
Geçmişten Gelen Bir Nefes, Kurumuş Kekik Kokuları (Öykü) – Çağlar Öksüzoğlu |
Sayfa:94 |
|
|
|
“Üç Nota” (Şiir) – Nâlân Erbil |
Sayfa:95 |
|
|
|
Seviyordum Sizi Saat 8-9 Arası Umutsuz (Şiir) – Hakan Aktar |
Sayfa:96 |
|
|
|
Varlık Kitaplığı |
Sayfa:97 |
|
|
|
“Mavi Harfler Atölyesi” / Hülya Soyşekerci – Raşel Rakella Asal |
Sayfa:97 |
Mavi Harfler Atölyesi’ne edebiyat üzerine yoğun anlamlarla örülen, farklı yorumlarla derinleşen; okuma keyfini aşılayan yazılardan oluşan bir toplam. Edebiyat sanatının güzelliğini, derinliğini, yaratıcılığını bize yepyeni ufuklar açarak gösteriyor Hülya Soyşekerci. Okumak da başka nedir ki... |
|
|
Servet Gündoğdu ile Söyleşi – Halil İbrahim Polat |
Sayfa:100 |
Şiirin sürgünde oluşu, onun başka türlü var olamamasıyla ilişkilidir. Şiire yönelik arzulanan bu mekân tasarımı bizim hâlâ logos merkezli bakış açımızla ilişkili görünmektedir. Şiir tam da tersine mekân tutamayan, yer’leşemeyen, ki bu haliyle giderek şiirleşen bir dünyadır. |
|
|
“İhvan-ı Safa Risaleleri” – Ömer F. Oyal |
Sayfa:101 |
Klasik külliyat basmak zor iştir, gönül işidir. Ülkemizde Şii irfanına ait klasiklerin basılması daha da zor iştir. Şii düşüncesinin bizde pek bilinmediği düşünüldüğünde İslam’ın algılanışına dair daimi bir eksikliğe mahkûm kaldığımızı söylemek abartı olmayacak. İhvan-ı Safa Risaleleri’nin nihayet basılması bu devasa eksikliğin azaltılmasına yönelik önemli bir çaba. Elli iki risaleyi ve risalelerin ardından gelen risalelerin toparlanması-özeti olan Risaletü’l-Camia’yı ve ardından özetin de özetini kapsayan beş cildin ilkiyle nihayet buluştuk. |
|
|
“Katilin Gözyaşları” / Anne-Laure Bondoux – Burcu Arman |
Sayfa:103 |
Anne-Laure Bondoux, ON8 Kitap’tan Mehmet Erkurt’un çevirisiyle yayımlanan Katilin Gözyaşları’nda anlatıyor tüm bunları. Paolo sayesinde insanlığını hatırlayan Angel ve Angel sayesinde sevgiyi öğrenen Paolo’yu. Her satırında ahlak ve vicdan arasında gidip geleceğiniz bu hikâyeyi... |
|
|
“Biraz Kuşlar, Azıcık Allah” / Gökhan Yılmaz – Emir Ali Çevirme |
Sayfa:104 |
Gökhan Yılmaz’ın Biraz Kuşlar, Azıcık Allah isimli öykü kitabı, içerisinde oyunsallığın temel bir amaç olarak varlığını ortaya koyduğu bir metinler toplamıdır. Bu sıra dışı öykü kitabının içerisindeki muzip öykülerin yerinde duramayan çocukça bir haylazlık ve ele avuca gelmez bir oyunsallığa sahip olmasının işaretlerine kitabın adından varabiliriz. İthaf etme olgusunun ağırlığına ve önemli görülen kişiler için sürdürelegelen bir gelenek olmasının tersine Gökhan Yılmaz, kitabını biricik ego’suna hiçtenlikle armağan etmiştir. |
|
|
“Baş Belası İcatlar” / Robert Winston – Nuriye Bilici |
Sayfa:107 |
En azından demokratik toplumlarda bilimin kullanım şekline dair daha güçlü bir söz hakkına sahip olabilmek için toplumun bütün kesimlerinden insanların bilim hakkında daha çok şey öğrenme ve bilimin esaslarını daha iyi kavrama sorumlulukları olması gerektiğine inanan yazar Robert Winston, Baş Belası İcatlar adını verdiği kitabında artıları ve eksileriyle bilimsel gelişmeleri anlatıyor. |
|
|
Şiir Günlüğü – Gültekin Emre |
Sayfa:108 |
Aşkın Cep Defteri (2012). Murathan Mungan’ın aşk üzerine çeşitlemeleri. Şiire giden yolda şairin çıkmaları, içbükeyleri, düşünceleri, düşünce kırıntıları, saptamaları, öykücükleri, anımsamaları, aforizmaları... “Bütün kutsal kitaplar aşktır. Kendine inandırmak için yazıyı kullanır.” ‘Edebiyat aşkın en büyük sığınağıdır.” Aşkı tanıma, tanımlama, kendindeki aşkın portresini çizmede nasıl usta Murathan Mungan! |
|
|
Şimdi Haberler – Gülce Başer |
Sayfa:110 |
|
|
|
|
|
|
|
|