|
|
MAYIS 2010
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Çizgi Ne Yana Düşer, Edebiyat Ne Yana? – Müge Karahan |
Sayfa:3 |
Çizgi roman üzerine kalem oynatan isimlerden Levent Cantek, dünyada ve ülkemizde çizgi romanın (tarihsel) serüveninin genel bir değerlendirmesiyle dosyada yer alıyor. Dosyanın bu ilk yazısı, çizgi romanla ilgili yürütülen tartışmalar üzerine düşünmeyi ve çizgilerin dünyasına yaklaşmayı sağlıyor. Postmodern çizgi roman üzerine yazan Şenol Bezci’yse yazısında alıştığımız çizgi roman kahramanlarından farklı olan Corto Maltese’yi de ağırlayarak okura rahat ve zevkli bir okuma imkânı sağlıyor. Eşik Cini dergisinde öyküleri çizgiyle buluşturan ve bu nedenle hem çizgi severlerin hem de öykü severlerin takipçisi olduğu Levent Gönenç bu dosya için, ülkemizde yakın zamanda dillendirilen grafik roman üzerine kapsamlı bir metin sunuyor.
Dosyadaki bir başka eğlenceli çizgi dizi/çizgi karakter yazısıysa Özgür Kurtuluş’tan… Kurtuluş, yenilmez Galyalıların, yani Asteriks’in ve hemşerilerinin delidolu maceralarını özenle değerlendiriyor. Serdar Kökçeoğlu’nun “İçinden Edebiyat Geçen Manga” başlıklı yazısı, adından anlaşılacağı üzere, yalnızca manga müdavimlerinin değil, sıkı edebiyat okurunun da ilgisini çekecek. Özellikle “kirli gerçekçilik” akımı takipçisi ve Raymond Carver hayranı okurlar açısından bu yazı kurduğu paralellikler nedeniyle oldukça zihin açıcı. Bu dosya bağlamında bir de söyleşiye yer verdik ve çizgi/roman ve de karikatür algısının çeşitlenmesinin ve daha geniş bir kitleyle buluşmasını sağlayan çizerlerden Piyale Madra’ya çizgi ve edebiyat üzerine sorular sorduk.
|
|
|
Vaiz’den (Şiir) – Tarık Günersel |
Sayfa:4 |
|
|
|
Çizgi Roman; Kareler, Balonlar, Resimli Bantlar... – Levent Cantek |
Sayfa:5 |
Yerli çizgi romanlardaki tarih unsuru, kahramanlık edebiyatı ve erotizm, gazetelerin okur ve yayın beklentilerine uygun sayılmış olmalı ki uzun yıllar kendilerine yer bulabilmişlerdir. Hemen her gazete çizgi romanlara, özellikle tarihi çizgi romanlara köşe açmıştır. Gazetelerin çizgi romandan geniş ölçüde faydalandığı dönemleri sadece çizgi romana gösterilen ilgiye bağlamamak gerekir. Çizgi romanlar görsel olarak gazetelere katkıda bulunmaktadır. Altmışlı yılların ikinci yarısına kadar matbaa tekniklerinin yetersizliği nedeniyle gazetelerde kullanılan fotoğraf sayısı oldukça azdır. Bu nedenle çoğunluğu çizgi roman da üreten gazete çizerleri Türkiye basınının görselliğini inşa etmişlerdir. |
|
|
Grafik Roman – Levent Gönenç |
Sayfa:11 |
Amerika’da grafik roman kendini bir yazınsal tür olarak görür ve takdim eder; yani sözcüklerle değil, imajlarla, balonlarla, alt ve üst yazılarla oluşturulan bir roman; Öyleyse Anglo-Amerikan geleneğinde grafik roman kavramında önemli olan “grafik” unsuru değil, “roman” unsurudur. Avrupa’da, özellikle Fransa ve Belçika’da ise, önemli olan “roman” unsuru değil, “grafik” unsurudur. |
|
|
Delirant Isti Romani – Özgür Kurtuluş |
Sayfa:15 |
Asteriks maceralarında yer alan kahramanlar, mekânlar ve bazı olaylar eskiçağ tarihindeki gerçeklerle çoğu zaman örtüşür. Her senaryonun titiz bir araştırma sonucu yazıldığı bellidir. Öte yandan Goscinny bir tarih yazarlığına soyunmaz. Aksine olayları çarpıtır, kişilere zamanda yolculuk yaptırır, mizahî durumlar yaratmak adına olguları tersyüz eder. |
|
|
“Corto Maltese” ve Postmodern Çizgi Roman’da Gerçeklik Algısı – Şenol Bezci |
Sayfa:19 |
Corto’nun 20. yüzyılın başında Güney Amerika’dan Etiyopya’ya, Kuzey Avrupa’dan Sibirya’ya uzanan geniş bir coğrafyada yaşadığı maceralar öyle etkileyici ve gerçekçidir ki, kimileri Corto’nun gerçekten de yaşamış, tarihi bir kişi olduğuna inanır. Bu inanışı “saf bir okur hayranlığı” diyerek göz ardı etmemeliyiz, zira Pratt’ın öykülerinde hayal, tarih, fantezi, kurgu ve başka kurgusal eserler birbirinden ayırılamayacak bir şekilde iç içe geçer. |
|
|
İçinden Edebiyat Geçen Manga: Yoshihiro Tatsumi’nin Tuhaf Kent Hikâyeleri – Serdar Kökçeoğlu |
Sayfa:22 |
Japonya’da üretilen çizgi romanı tanımlamak için kullanılan “manga”nın anavatanında ise çizgi roman Amerika’da olduğu gibi popüler kültürün önemli bir parçası ve aynı zamanda çizgi romancılar tıpkı Avrupa’da olduğu gibi önemli birer sanatçı olarak kabul ediliyorlar. Japon toplumunda çizgi roman okumak tıpkı gazete okumak kadar popüler ve dünyanın geri kalanında böyle olmadığı için, Japonya’da toplu taşıma araçlarında çizgi roman okuyan her yaştan okuru gösteren fotoğraflar birer fenomene dönüşmüş durumda. |
|
|
Piyale Madra ile Söyleşi – Müge Karahan |
Sayfa:24 |
Bizde 1980’lerde gazetelerde bir bant-karikatür patlaması oldu. Cumhuriyet gazetesinde biz alt alta birbirinden çok farklı tarzda çizen beş çizerdik. Bu çizdiklerimizi de zaman zaman albümler halinde yayımladık. Fransa ve Belçika’daki gibi çizgi roman kitapları geleneği bizde oluşmadı. |
|
|
“Our Bazaar!” (Öykü) – Yekta Kopan |
Sayfa:26 |
|
|
|
Yekta Kopan ile Söyleşi – Nalan Barbarosoğlu |
Sayfa:27 |
Açıklamalar bulmak değil amacım, genetik ve kültürel kodları kullanarak bir kurmaca dünya yaratmak. Karakterlerin o dünyanın gerçekliği içinden konuşmasını sağlamak. |
|
|
“Eldivenler, Hikâyeler”in Ben-Anlatıcıları – Tamer Kütükçü |
Sayfa:31 |
Kitaptaki ben-anlatıcısına sahip öykülerin kimisinde, “yazar - anlatıcı mesafesini” belirleyen unsur, öykü anlatıcısının isim verilerek anlatıcı-karakter pozisyonuna taşınmasıdır. Sözgelimi bir babanın on beş günlük kaybının ardında aile bireylerine hangi kırgınlıkları miras bıraktığını duyumsatan “Krepen’in Duvarı” adlı öykünün ben-anlatıcısı, Tahir’dir. |
|
|
“Günler Gelip Geçmekteler” – Hasan Bülent Kahraman |
Sayfa:36 |
Ömer Uluç son kertede bir figür ressamı. Figür Türk resminde bir hegemonyadır. Kimse figüre karşı değildir, neredeyse karşı çıkamaz. Soyut bizim resmimizde ne yazık ki, bilinmiyor. Güçlü soyut ressamlar bulunsa da o alan hiçbir zaman (ve ne yazık ki) resmin belkemiğini meydana getirmedi. Oysa soyut resim kültürel alanda, kültürel dünyada aradıklarımıza ve genel olarak entelektüel terbiyemize çok daha büyük katkılar yapabilirdi. |
|
|
Cemal Süreya’nın Mektupları – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:42 |
Zühal Tekkanat güçlü olduğu zaman bile Cemal Süreya ile başedemiyorsa, onun davranışları karşısında kendini yenilmiş gibi görüyorsa, onunla birlikteliğini sürdürecek bir savaşıma giremeyecek demektir:“Ameliyatta bir yanım eksik kalırsa senden ayrılırım.” |
|
|
Kültür Gündemi: Yeni Bir Anayasa Gerekli mi? |
Sayfa:45 |
Leyla Erbil, Feyza Hepçilingirler,
İbrahim Yıldırım, Buket Uzuner, Atilla Birkiye,Müge İplikçi, Kaan Arslanoğlu, Cem Akaş, Emel Güz, Jaklin Çelik, Eren Aysan
şu sorulara yanıt veriyorlar: Yürürlükte olan Anayasa’yı değiştirmek için yapılan tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? İktidar ve muhalefet partilerinin tutumlarını nasıl yorumluyorsunuz? Yeni bir Anayasa gerekli mi, nasıl olmalı? |
|
|
Merhaba Alzheimer (Şiir) – Cihan Oğuz |
Sayfa:52 |
|
|
|
“Fecr-i Kâzip” ile “Gurub-ı Sahih” (Eskiler ile Yenilerin Kavgası) – Mehmet Rifat |
Sayfa:53 |
1955 yılının Haziran ayında Peyami Safa yenilik yanlısı genç kuşağı hedef alan “Fecr-i Kâzip” (“Yalancı Aydınlık”) başlıklı bir yazı yayımlar. O sırada 56 yaşındadır.
Adnan Benk de aynı yılın Ağustos ayında Peyami Safa’nın bu yazısını tersyüz edip eski kuşağı hedef alan bir metne dönüştürür: “Gurub-ı Sahih” (“Gerçek Batış”). O sırada 33 yaşındadır.
Okurların her iki yazarın görüş açılarını değerlendirdikten sonra 1955’ten günümüze dönüp, “yaşayan kültür ortamı”ndaki Eskiler ile Yenilere daha yakından bakmalarını öneriyorum!
|
|
|
Bilge Karasu - Cemil Kavukçu Yazının İki Ayrı Dünyası – Belgin Önal |
Sayfa:55 |
Kavukçu, erkek dünyasının ironik acısının yazarıdır bir anlamda. Erkek dünyasının altyazısı gibidir. |
|
|
Yolculuğu Kendi İçinden Geçen Güvercinin Yorgunluğu Bitti – Fahime Özdemir |
Sayfa:59 |
Cahide Birgül’ün gerçek okurlarının hemfikir olduğu şey, onun biçemiyle okurlarının beynine girmesi ve herhangi bir zamanda kitaptan o çarpıcı sahnenin sokak tiyatrosundaymışçasına ara sokaktan fırlayıp sahnelenivermesidir. Bu da gerçekleştirdiği düşlerinden biridir zaten. Sıra dışı kahramanlarını okurlarının beynine yerleştirmiştir. |
|
|
José Saramago ile Söyleşi – Aliette Armel |
Sayfa:62 |
Evet, derinden tanrıtanımazım, hem bin türlü nedenim var. Bunlardan yalnız birini hatırlatacağım. Evrenin yaratımından önce gelen sonsuzluk boyunca, Tanrı hiçbir şey yapmadı. Daha sonra, neden bilinmez, onu yaratma kararı aldı. Bu işi altı günde yaptı, yedinci gün dinlendi. Ve bugüne dek dinlenmeye devam etti, sonsuza kadar da dinlenmeye devam edecek. İnsan ona nasıl inanabilir? |
|
|
Çevirdim Dilim Yandı – Tozan Alkan |
Sayfa:66 |
Eski Anadolu dilleri iki ayrı bölümde toplanıyor. Birinci bölümde, MÖ 2. binde Anadolu’da yaşamış olan dillerden Hititçe, Luwice (çiviyazılı Luwice metinler ile hiyeroglif ve yazılı dil anıtları, Hiyeroglif Luwicesi), Palaca ve Hurrice bulunurken, ikinci bölümde ise MÖ 1. bin yıllarında Anadolu’da yaşamış belli başlı dillerden olan Urartuca, Frigçe, Lidce, Karca, Likçe ve Sidece yer alıyor. |
|
|
Ölüme Dair (Şiir) – Nâzım Hikmet |
Sayfa:70 |
|
|
|
“Ölüme Dair” (Şiir) – Arif Damar |
Sayfa:71 |
|
|
|
Dergiler... Dergiler... “Toz ve Töz Yuvaları” III – Sina Akyol |
Sayfa:72 |
Yıllıkların, antolojilere göre daha ‘popüler’ olma ‘misyonları’ da vardır. Yıllıkların ürün bölümlerinin bir önceki yılın -hazırlayıcılarına göre tabii ki- ‘en iyileri’nden ibaret olması, yalnızca bir eksikliği değil, aynı zamanda bir yanlışlığı da beraberinde getirmekte. Amaç bir önceki yılın fotoğrafını çekmek ise (yıllıkların sonlarındaki kitap listelerinin o yılın ‘en iyileri’nden oluşmadığını biliyoruz) daha farklı bir çalışmanın yapılması gerekmiyor mu? |
|
|
Jazzafrica (Şiir) – Şükrü Sever |
Sayfa:74 |
|
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:75 |
Şiir ölmez çünkü ve yayımlandıktan, belleklere kazındıktan sonra değişmez. Ama insanlar değişiyor. Geçmişlerini hiçe sayarak yeni bir yola girebiliyorlar. Sanatta yakaladıkları parıltıyı bile gölgeleyerek… O cin zekâlarını, yeni seçimleri için türlü bahaneler, özürler, gerekçeler bulmakta kullanarak; yaptıklarının doğru olduğuna çevrelerindeki insanları inandırmaya çalışarak… |
|
|
Unutmak (Şiir) – Levent Karataş |
Sayfa:77 |
|
|
|
Rimbaud’larla Dörtnala – küçük İskender |
Sayfa:78 |
Bir süre daha yazdıklarınızla meşgul olacağım, öylesi münasip; gönlünüzü hoş tutmak ya da sizi incitmek telaşında, bilgiçliğinde davranmayı planlamıyorum baştan. Şiirinizin gücü ve rotasıyla alakadarım; nüfus kâğıdınız beni zerre ilgilendirmez. |
|
|
5. Pagoda (Çalakalem İsyan) (Şiir) – Ayşen Gül |
Sayfa:79 |
|
|
|
Nedensel Bağırmalar (Şiir) – Erol Terbiyeli |
Sayfa:80 |
|
|
|
Yeni Öyküler Arasında – Nalan Barbarosoğlu |
Sayfa:81 |
Bugün bir durumu, bir olguyu ya da bir duyguyu ifade etmek için dille giriştiğiniz kimi zaman işbirlikçi, kimi zaman oyun bozan, kimi zaman uysal, kimi zaman çekişmeli ilişki, sizi zaman içinde daha da güçlendirecek, ifade araçlarınızı, biçeminizi geliştirmede en büyük destekçiniz olacaktır. Yeter ki, vazgeçmeyin. Bugün ifade etmede zorlandığınız bir dünya halini, hayat akışını zamanla bir cümlenin içinde kolaylıkla yapılandırabildiğinizi göreceksiniz. |
|
|
Taşlama (Öykü) – Halit Payza |
Sayfa:84 |
|
|
|
Dört Resim (Şiir) – Taner Nart |
Sayfa:86 |
|
|
|
Makinist (Öykü) – Efe Güzeloğlu |
Sayfa:87 |
|
|
|
|
|
MAYIS 2010 - KİTAP EKİ
Sadakat TOLGA MERİÇ 1
Benim İstanbul’um MUSTAFA ASLAN 4
İyi İnsan Bulmak Zor İDİL ÖNEMLİ 6
Yaygaracı Ruhlar İDİL ÖNEMLİ 12
Postmodernizmin ABC’si NURİYE BİLİCİ 13
Şiir Günlüğü GÜLTEKİN EMRE 14
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT 16 |
|
|
|
|
|