|
|
OCAK 2009
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
“Aralıkta Dünya Edebiyatı” – E. Efe Çakmak |
Sayfa:3 |
Dünya edebiyatı alanında uluslararası akademisyenlerle öğrencileri, edebiyat eleştirmenlerini ve yazarları bir araya getiren “Aralıkta Dünya Edebiyatı” Sempozyumu, Varlık dergisinin 75. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür AŞ ve KA Araştırma Şirketi’nin desteğiyle 18-20 Aralık 2008’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Santralistanbul kampüsünde düzenlendi. Sempozyumdaki bildirilerden derlenen bu ayki dosyamızda şu sorular tartışılıyor: Dünya edebiyatı’ndaki “dünya” nasıl kurulur? Bu dünyanın merkezleri, periferileri nerededir, bu edebiyatın ulusla ve kozmopolitlikle ilişkisi nedir? Dünya edebiyatının eleştirisi nasıl yapılır? Bir kanonu var mıdır, ya da olmalı mıdır? Ve özellikle de, sempozyum Erich Auerbach ve Leo Spitzer’in sürgünde Dünya Edebiyatı’nı “yarattıkları” İstanbul’da düzenlendiği için, Dünya Edebiyatı ile, Edward Said’in de aralarında yer aldığı öncülleri arasındaki ilişkiyi bugün nasıl okumak gerekmektedir? |
|
|
Dünya Edebiyatı, Karşılaştırmalı Edebiyat ve Franco Moretti – Jale Parla |
Sayfa:4 |
Bu kısa tartışmadan amaçladığım Moretti’nin “uzak okuma” ya da “uzaktan okuma” dediği yöntemin mutlaka o kadar da “uzak” sayılmaması. Dünya edebiyatına ulaşmak için bu edebiyatı bilenlerle işbirliği içinde “birlikte okuma” da mümkün olmalı. Tabii burada önemli olan bu işin son derece ciddiyetle yapılması gerektiği ve ciddiyetle yapıldığına dair dünya edebiyatçılarının birbirine duyacağı güvendir. Bu okumalar sırasında her ulusal geleneğin yumuşak karnını oluşturan birtakım kültürel önyargılardan ve alınganlıklardan kurtulmuş olmak önemlidir. “Yabancı etki” örneğin, Türk roman geleneğinin oldukça hassas bir noktasıdır. Bir yazarın yabancı bir yazardan etkilendiğini söylerken genellikle “ulusal” bir sıkıntı duyulur. Dışardan sızan etki sanki dışarıya verilmiş bir taviz gibi algılanır; bunu saptayan edebiyat tarihçileri de çoğunlukla tasvipsizlikle karşılaşır. Neden edebiyatımızın özgün özellikleri değil de melez özellikleri vurgulanmaktadır, sorusu sorulur. |
|
|
Dominasyon – Pascale Casanova |
Sayfa:7 |
Edebi güç, kredi ve itibar hep özerklikle gelir, yani ulusal makamlardan ve inançlarda olabildiğince bağımsız olmakla. Tarihim ve kendi ulusal kökenim beni ister istemez ulusal boyunduruktan kendini koparanların safını tutmaya yöneltiyor. Savunabileceğim bir “edebi politika” varsa, bu tabii ki edebi uzamların, dolayısıyla edebiyatın aktörlerinin ulusal bağlılıklardan ve kabullerden kurtulmasını ve olabildiğince özerkleşmeyi sağlayacak her şeyi desteklemek olur. |
|
|
Sürgündeki Auerbach – David Damrosch |
Sayfa:14 |
Mimesis boyunca, birçok kılık altında, Auerbach’ın katı şekilde karşı karşıya koyduğu, ama her ikisini de koruduğu iki değerler bütünü arasında bir çatışma kendini gösterir: Klasik (Yunan) uyumu, düzeni, dengesi, özgür oyunu ve buradalığı (Homeros’u değerlendirirken sözünü ettiği “ön plana çıkarma”) ile bütün bunlara karşıt olarak modernist (Yahudi) parçalanma, psikolojik karmaşıklık ve sürgün ya da burada olmayış. Bu sonuncu özellikler, Âri ırk kuramcılarının klasik bir düzene geri dönüşle bağlantılandırdıkları bastırmalara karşı savaşabilirler; ama yalnızca bu eğilimleri pekiştirmeleri de mümkündür. |
|
|
Karşılaştırmalı Edebiyatın Konumu – Djelal Kadir |
Sayfa:28 |
“Aralıkta” edebiyatın işgal ettiği aralığı irdelemesi gereken karşılaştırmalı edebiyat uygulamacısı ve kuramcısı için temel soru şudur: Bu aralıktaki yeri ne oluşturmaktadır? Başka bir deyişle, nelerin arasında bu aralık? Edebiyatın bulunduğu bu aralığın iki yanında neler var? Bunlara eşlik eden diğer bir soru da, birbirleriyle ve bu aralıkları işgal eden edebi kültürler ve kurumlarla çekişen aralıkları ve ilişkisel konumları ele alan karşılaştırmalı edebiyatın yeriyle ilgilidir. |
|
|
Farazi Uzaylı Gözlemci: Chomsky ve Kozmopolitçilik – Bruce Robbins |
Sayfa:34 |
Kozmopolitçiliği kaçınılmaz bir paradoks olarak görmek, artık (Amerika’da) egemen yaklaşımdır ve ben de bu görüşe katılıyorum. Bugünkü inanışa göre, içinde bir tür veya bir derece aidiyet barındırmayan bir kozmopolitçilik mümkün değildir. Kozmopolitçiliği nitelendiren bazı sıfatları kullanacak olursak, tüm kozmopolitçilikler gerçekte “yerel”, “köklü” ve “fiilen var olan” olgulardır, dolayısıyla kozmopolitçiliklerin tümü paradoksaldır. Benim mümkünse geliştirmek istediğim soru ise şu: Bundan sonra ne gelecek? Bir sonraki adım, paradokstan kaçmak amacıyla olmasa da, onunla birlikte yaşamanın farklı bir yolunu bulmak mıdır? |
|
|
Şiirler – Murathan Mungan |
Sayfa:38 |
|
|
|
Kitabın Ölümü Kapıda – Hasan Bülent Kahraman |
Sayfa:39 |
Bazı edebiyatların ‘natura’sı, dokusu, yapısı, ırası avangart olmaya çok sınırlı izin verir. Türk edebiyatı öyledir. Bizde o anlama gelebilecek çok küçük bir edebiyat vardır ve çok dikkatli yapılmıştır o da. Her yola yeni çıkanın bu iddiayla işe başlaması olacak iş değildir. Bu bakımdan Fransız roman ve anlatısıyla Amerikan roman ve anlatısı arasında önemli bir fark vardır. 20. yüzyılda Fransız edebiyatı ifadeci romanı terk etmiştir. Edebiyatını minimal bir hale getirmiştir. Oysa Amerikan edebiyatı en avangart olduğu noktada (mesela David Foster Wallace, mesele William Vollmann) bile anlatımcıdır. Bu Hollywood sinemasının bir zorlamasıdır. |
|
|
Kertenkele (Öykü) – Yekta Kopan |
Sayfa:45 |
|
|
|
Ağız Ağrıları (Şiir) / I – küçük İskender |
Sayfa:51 |
|
|
|
Sadık Yalsızuçanlar ve “Anka” – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:52 |
Cennetin kötülüklerle süslendiğini söylemeyi kimse göze alamaz. Bunu söylediği için mi Niyazi haksızlıklara uğradı. Bu yüzden mi öldürülmesi gerekti? Niyazi’yi anlamaya başlamışsak, kendimizi aldatmamanın gizlerine varmışız demektir. Sadık Yalsızuçanlar şu gerçeğe inanıyor: “Al-i Osman’ın yıkılışında, Niyazi’ye yaptığı zulmün çok payı vardır.” |
|
|
Ya Bir Daha Hiç Yazamazsam? – Haydar Ergülen |
Sayfa:55 |
Şiir üzerine, gruplarda, internette bu kadar ‘mavra’ yapmak, köy muhtarları, kasaba ağaları, eşrafın önde gelenleri gibi övünmek, şişine şişine gezmek, ona buna laf atmak, laf ‘çakmak’, cevap yetiştirmek, el ele, göz göze, diz dize, biz bize, ‘hamili kart yakinimdir’ ne kelime ‘hamili şair canımın ta içidir’ demeler, dellenmeler, dayılanmalar, heyheylenmeler, kendine bir geçmiş, bir de hazır temeli atmışken bir de gelecek ‘inşa’ etmeye çabalamalar, bunlar ve daha yazmak istemediğim nice üzücü şeyler, eğer şu demeye geliyorsa, ne diyelim, gelsin: “Bu kadar sene şiir yazdık, elimize birkaç ödülden başka hiçbir şey geçmedi, şiire çok emek verdik, çok kahrını gördük, çok cefasını çektik, biraz da sefasını sürelim, eğlenelim!” deniyorsa, hak’katen söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. |
|
|
Kadının Sessizlikler İçinde Sesi: Kadından Kentler – Tamer Kütükçü |
Sayfa:60 |
Kadından Kentler, her biri bir kadının dünyasına odaklanmış 16 öyküden oluşur. Dolayısıyla öykülerin her birinde “kameranın odaklanması” ağırlıklı olarak kadın öznenin üzerindedir; bu güçlü odaklanma kuşkusuz söz konusu özneyi öykünün başkarakteri konumuna taşır. |
|
|
Merhum Kemal Basmacı Bey’le Hasbıhal / III – Halûk Sunat |
Sayfa:63 |
Hemen geçerken (yazar-kahraman ilişkisinin üstünden) elbet şunun da altı çizilmeli: Yazınsal metne bakılırken, ne hikmetse, kahraman, sanki gökten-kendiliğinden-zembille önümüze inmişmiş, arkasında bildiğimiz dünyadan biri (bir yazar –kendindeki ötekilerin ebesi– özne) yok-muş gibi yapılır (bakın, Kemal Beyciğim, yalnızca Keskinler’de değil yani, ‘gibi yapma’ marifeti!). Her şey metnin kendisiyle başlamakta ve kendinde bitmektedir sanki. Nedir bu riyakârlık peki? Nedendir? Eğer, yazınsal görünürlük kazanmış insani imgelerden söz ederken doğrudan yazarın kendisinden söz ediliyor sanılacağı korkusu değilse bu, bence, yazarın özne(se)l/nesnel gerçekliğinin yazardan metne doğru hangi imgesellik düzleminde aktığının ve metni, hangi koşullarda yazınsal yaratıcı bir metin olarak dokuduğunun ilgi ve bilgi alanlarında olmamasındandır. |
|
|
Mehmet Rifat ve “Bizim Eleştirmenlerimiz” – Bülent Usta |
Sayfa:70 |
Edebiyat eleştirisinin kabuk değiştirdiğini düşünenlerdenim ve bu kabuk değiştirme, tıpkı siyasette ya da sosyal bilimlerde olduğu gibi kalıplaşmış fikir ve yöntemlere bağlı olanları işlevsizleştirdiği için, işlevsiz kalanların “edebiyat eleştirisi bitti, eleştirmen kalmadı” feryadına eşlik edip veryansın ettiklerini düşünüyorum. |
|
|
Aşktı Bu! (Şiir) – Fergun Özelli |
Sayfa:75 |
|
|
|
“Mustafa” ve Hz. Mustafa Kavgası – Adnan Acar |
Sayfa:76 |
Can Dündar’ın filminde de alıntılandığı gibi, kendisini karşılayan coşkulu kalabalığı görünce “kim bilir nasıl heyecanlanıyor, mutlu oluyorsunuzdur” diyen yaverine Atatürk, her zamanki öngörüsüyle davranıp yüreğini göstererek: “Orada heyecan yok. Gün gelir bu kalabalık bizi linç etmek için de böyle toplanır” diye yanıt verir. “Mustafa” belgeseli o günlere açılan küçük bir kapı aralığı mıdır acaba? |
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:80 |
Ben dergilerde ay başını gözleyenlerdenim. Yani her ay o heyecanı bana yaşatan dergileri daha çok seviyorum. İştahı yerinde bir adamın fırın önünde ekmek beklemesi gibi ay başlarında bayilerde, kitapçılarda dergi aramak hoşuma gitmiştir hep. İki aylıklar neyse ne de, üç ayda bir çıkanlar dopdolu ve doyurucu içerikli de olsalar, zamanın hızlı akışı karşısında yavaş hareketi temsil ediyorlar ve kültür sanat hareketlerini yaşamın hızına koşut olarak aktaramıyorlar. |
|
|
Rimbaud’nun Seyir Defteri – küçük İskender |
Sayfa:83 |
Yazmayı hâlâ bir iç döküş, bir başkaldırı ya da karşı tarafa ulaşma, iletişim dili olarak görenler var; o nedenle gelmiyor belki de yaz. Buza, kişiselliğe gömülüyor yazılanlar. Edebiyata, edebiyatçıya uzak durup kendi yazdıklarımızı okumakla yetiniyoruz. Yetmek mi, yetinmek mi; karar vermeye kalkışmıyoruz. Belki 2009 buna kalkışanlarla yüzleştirir bizi. |
|
|
Gece’nin Bastonu (Şiir) – Özgür Asan |
Sayfa:84 |
|
|
|
62 Tavşanı (Öykü) – Pelin Buzluk |
Sayfa:85 |
|
|
|
Çöle Suyun Saygısı Yok (Şiir) – Seçil Özcan |
Sayfa:86 |
|
|
|
Olağan Dışında (Şiir) – Serkan Asan |
Sayfa:87 |
|
|
|
|
|
OCAK 2009 - KİTAP EKİ
Alper Çeker ile Söyleşi MELİKE AYDIN 1
Yoldaşım Kırk Yıl "Edebiyatta Kırkıncı Yılında Hulki Aktunç" SERDAR SOYDAN 4
Hürriyet Yaşar ile Söyleşi SAİME AKAT 6
Kadın Öykülerinde Ankara GAMZE GÜRSES 8
Dil'e Kolay OĞUZ ÖZDEM 10
Aşkın Rengi Siyahtır İSMAİL MERT BAŞAT 11
Harf ve Ötesi BURCU BAŞAR 12
Günü Gününe Şiir Günlüğü GÜLTEKİN EMRE 13
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT 15 |
|
|
|
|
|