|
|
HAZİRAN 2008
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Yol Edebiyatı ve Yazarın Yolculuğu |
Sayfa:3 |
Yolculuk, insanoğlunun en iyi bildiği eylem, kuşkusuz; Âdem ile Havva’dan beri!.. Elbette binlerce yıldır her coğrafyanın yolcusu başka türlü çıkıyor yola. Baudelaire, “Gerçek yolcu, yalnızca gitmek için gidendir” diyordu, Karacaoğlan ise “Ucu yâr zülfünde yol gerek bana”… |
|
|
Yol Metaforu ve Klasik Türk Edebiyatında Arayış Yolculukları – Şerife Yalçınkaya |
Sayfa:4 |
Klasik kültürün yolculuğu aktif bir arayıştır. Batı’nınki ise daha çok buluş, yüzleşme veya kaçmadır. Bilinene özlem, bilinmeyene hayal ve sezgi yöneltir. Bu anlamda kaçış da Batılı bir metafordur. Doğu düşüncesi, felsefesini kaçmak üzerine kurmaz. Bu anlamda daha çok mücadele ya da tevekkülle kabulleniş içerir. |
|
|
K (Şiir) – Tahir Abacı |
Sayfa:9 |
|
|
|
Şiirimizde Yol, Yolcu ve Yolculuk – Gültekin Emre |
Sayfa:10 |
Şairin yolculuğu şiiriyledir. Şair bir yolcudur, şiirinin serüveni ise bir yolculuk. Yol, yolcu ve yolculuk arasında oluşan bir dünyadır, şiir. Yolculuk yolsuz ve yolcusuz olmaz. Yolcu da yolsuz yolculuk yapamaz. Yol, yolcusuz yolculuğa adım atmaz. Şiir, bu üç can ciğer kardeşe ev sahipliği yapar. Bazen yolcu ön plandadır, kimi zaman da yol. Yolcu ise ikisinin ortasında. |
|
|
“Han Duvarları”nı Bir Yol Anlatısı Olarak Okumak – Günil Ayaydın Cebe |
Sayfa:15 |
Yolcu ile arabacı arasında bir diyalog biçiminde tasarlanmış olan bu şiirde Çamlıbel, yolcunun bakış açısından yolu insana eziyet eden, katlanılması gereken bir süreç olarak kurgular. Arabacının ise yola mecbur olduğu vurgulanır. Onun için yol, döngüsel bir mihnet yazgısıdır. |
|
|
Biri Bizi... (Şiir) – Deniz Durukan |
Sayfa:20 |
|
|
|
Yol İzleri & Düş Seyirleri – Feridun Andaç |
Sayfa:21 |
Gidilen yer üzerine yer/tarih/kültür bilgisi edinmek yalnızca görülerek oluşabilecek bir şey değildir. Oraya dair okumalar kaçınılmazdır. Bunlarla görülenleri buluşturmak… Sonrasında ise kendi yol izini, düş seyrini belirleyebilir ancak yolcu. |
|
|
Yolun Bir Yerinde Kerouac – Zeynep Demirsü |
Sayfa:29 |
Beat Kuşağı’nın ‘ben bu yükü taşımak istemiyorum’ diyen zoraki temsilcisi Kerouac ve aynı anda, farklı sebeplerle, hem karşı kültür hem de ana akım tarafından benimsenmiş romanı Yolda, okurun bilgisini onaylarak onu rahatlatan bir kitap değil. Adeta okuruna direnen bir kitap. Ne ki, etrafında dönen tartışmalar, Yolda’nın biçim, içerik ve bağlam arasında modernitenin çizgiselliğine meydan okuyan bir ilişki kurabilmiş, özgün bir estetiğe sahip güçlü bir yapıt olduğu gerçeğini silemiyor |
|
|
Uzun (Şiir) – Tozan Alkan |
Sayfa:33 |
|
|
|
Jack Kerouac’ın Amerikan Mirası – Nick Anderman |
Sayfa:34 |
Kerouac’tan sonrasına baktığımızda da, Yolda’nın Amerikan yazınında ve genel olarak Amerika’daki sanatta bir dönüm noktası olduğunu görürüz. Yolda, 1957’den sonra yayımlanmış ve “yol yazını” tabir edilen tür dahilindeki tüm yapıtlar için bir çıkış noktasıdır. |
|
|
Peride Celal’in Yeşil Evreni – Hande Öğüt |
Sayfa:36 |
Peride Celal’i, kadınların çocuk doğurma ve büyütme yetilerini doğalarına bağlarken özcü olmak ve bu yolla ataerkil sistemin düalizmlerini yeniden üretmekle eleştirilen kültürel ekofeminizmden ziyade toplumsal ekofeminizme daha yakın buluyorum. Zira Celal’in öykü ve romanlarında annelik ve anneler asla yüceltilmez, anne karakterleri ya metinde yoktur ya da olumsuz karakter olarak sunulur. |
|
|
Teneffüs (Öykü) – Gönül Kıvılcım |
Sayfa:44 |
|
|
|
Yıldızlarda (Şiir) – Erdoğan Alkan |
Sayfa:48 |
|
|
|
Kültür Gündemi: Marksist Sanat Anlayışı ve Devrimci Kırımı – Metin Cengiz |
Sayfa:49 |
Sorun bizim toplumcu olarak tanınmış şairlere mi, yoksa yazılanlara (şiir olarak metinlere) mı bakacağımız sorunudur. Çünkü toplumcu olarak tanınmış birçok şairin şiirinde zaten şu ya da bu biçimde olayları sıcak yaşamalarından kaynaklanan, yaşananların bir imgeye düşmemişlik hali mevcut olmuştur, ki burada karşımıza yaşam-şiir ilişkisi çıkmaktadır. |
|
|
Veled-i Rüzgâr (Şiir) – Betül Dünder |
Sayfa:54 |
|
|
|
Denizlerin İdamı’nın Türk Şiirine Etkisi-2 – Yücel Kayıran |
Sayfa:55 |
Burada sorun edindiğimiz, 60’lı yılların ortasından 70’lı yılların sonuna uzanan dönemdeki Türkiye’deki devrimci hareketin Türk şiirine etkisi değildir. Burada sorun edinilen, Denizlerin idamından önceki süreçte yer alan toplumsal hareketliliğin Türk şiirine etkisinin, ne olduğu da değildir. Bu toplumsal hareketlilik ifadesiyle kastedilen, 68 ruhu diye anılan 68 devrimci hareketi ile onun sosyalist devrimci harekete dönüşme sürecidir. Bu, kuşkusuz oldukça geniş bir konu alanı ve daha geniş bir çalışma sürecini gerektirmektedir. |
|
|
Bir İtalya Yolculuğu – Hasan Bülent Kahraman |
Sayfa:59 |
Gene bir yolculuk. Bu defa İtalya’ya. Yolcuklukların artık bir heyecan vermemesi şaşırtıcı. Belki sürekli olarak konferanslarla, koşuşturmalarla yüklü olmasından. Bir de bir yerden bir yere gitmeyi içeren, sürekli olarak insanı ‘sıçramak’ zorunda bırakan yolculuklardan hoşlanmıyorum. Biriktirdiklerimi biriktirdim. Şimdi onları mayalamak ve pişirmek istiyorum. Bu nedenle de bir yerde kalmak, düşünmek ve yazmak benim için daha anlamlı. Ayrıca İstanbul benim için çok etkileyici bir yer. Onun insan elinden çıkmış her şeyinden nefrete yakın bir duyguyla bahsetsem de ve gündelik hayat sinirlerimi alt üst etse de doğası ve kültürel yaşantısı beni etkiliyor. En azından yapacak birçok şey buluyorum. |
|
|
New York Santa Colons Günlüğü – Buket Uzuner |
Sayfa:65 |
Beğensek de beğenmesek de özellikle New York’un şimdiki zamanın kültür ve sanat merkezi olduğu göz önüne alınırsa, yakın gelecekte bu alanlarda yaşanacak köklü değişim, yeni yaklaşım ve olguların dünyanın neresinde yazıyor ve okuyor olursak olalım, bizleri de etkileyeceğini de çıkartmak zor değil. |
|
|
Günlüklerde Zaman – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:71 |
Adalet Ağaoğlu’nun günlüklerinde 1969’dan 1996’ya uzanan 27 yıllık bir zaman dilimi var. Zamanın sonsuzluğu içinde, edebiyatın gizli tarihini anlatan bu zaman dilimi yaşanmamış kadar kısa sayılır. |
|
|
Geçmiş Zaman Şiirine Dair Bir İstatistik Denemesi – İskender Pala |
Sayfa:74 |
Shakespeare ile Fuzulî’yi kıyasıya çarpıştıracak, silkeleyecek ve sonuç çıkaracak edebiyat araştırmacımız olmadığı için Shakespeare’in muhteşem bir şair olduğuna bütün dünya alkış tutar da Fuzulî’yi kendi coğrafyasında bile tanıyan çıkmaz. |
|
|
Şehreküstü (Şiir) – Sinan Oruçoğlu |
Sayfa:76 |
|
|
|
Günler Geçer... – Haydar Ergülen |
Sayfa:77 |
Günümüzdeki çeşitli şiir anlayışları, dergileri, şiir ve şair kümeleşmeleri filan, ki onlar birbirlerine karşı olabilirler, birbirlerini kıyasıya eleştirebilirler, zaten öyle de yapıyorlar, tartışabilirler, ben hiçbirine karşı değilim, hepsinin yanındayım, hepsinden yanayım. |
|
|
Yangın ve Yusuf (Şiir) – Alper Gencer |
Sayfa:79 |
|
|
|
Gökten Üç Elma Düşse – Halûk Sunat |
Sayfa:80 |
Her dem küresel hegemonik bela ABD’nin yeni tezgâhlarını ‘medeniyetler çatışması’ diye dayattığı, bizimse –abimizden mülhem– kendi mahallemizde dayılanmaktan vazgeçemediğimiz günlerdi o günler. Tournier’nin Cuma’sı da neredeyse o günler için yazılmıştı. |
|
|
Arka Bahçe Defteri I: Koreografi – Mathew Gumbert |
Sayfa:82 |
Bazı sesler ara sıra saat gibi tekrarlanarak her iki dakikada bir işitilen bir tempo yaratıyor; bazıları günde bir kere ama sabit bir saatte duyulurlar; bazıları günlerce ya da haftalarca bile gözden kaybolduktan sonra (kulaktan kaybolduktan sonra demem gerek) birdenbire ortaya çıkarlar; bazı sesler ise başka seslerin kaçınılmaz bir şekilde peşinden gelirler. Başta sadece basit bir gürültü olan, dinledikçe bir tür müzik oluyor. |
|
|
Kan ve Meni – Zeliha Burtek |
Sayfa:85 |
Kanın kırmızıya dönüşmesi, savaş alanında er meydanında, ölmek itaat etmek adına ilk günahın borcudur. İlk günahla inşa edilen dünya kırmızının dünyası, artık kanın meniyle aynı damarda yan yana akmadığı bir dünyadır. Tasarlanan dünya, kanı meninin yanına yerleştirmek adına yasaları “uydurur”; yeniden “yola sokma”, kanın yolunda akışını yeniden sağlamak adına, kanın meninin, yerini alacak olanı bulmaya çalışır: Yasa, kanı kırmızıya dönüştürmek adına tasarlanır. Yasa kırmızıyı bildirir, savaşçının izleyeceği yol yasayla bildirilir. |
|
|
Not Defteri – Hüseyin Yurttaş |
Sayfa:87 |
Yazar ya da şair ölüp gidiyor. Ondan sonra arkada bıraktıklarını araştıranlar, bu araştırmalarıyla olumlu, önemli katkılarda bulunup kimi yapıtların yitip gitmesini engellemiş oluyorlar; ancak, bunlardan bazıları, yazarların elediği yapıtları bulup buluşturup onun “tüm eserleri”ne sokuşturuyorlar ya; işte bu yanlış, |
|
|
İnce (Şiir) – Mehmet Rayman |
Sayfa:89 |
|
|
|
Rimbaud’larla Baş Başa – küçük İskender |
Sayfa:90 |
Bu kere “siz” diye seslendim hepinize. Çünkü çoğul olmak, çoğalmak, haziranda ölmenin zorluğunu bilenler için önemlidir. Rimbaud’lar! Bedenleriniz çürüdü, ruhlarınızın ise son ihtimalleri bunlar. Değerlendirin. |
|
|
Siyah Gül (Şiir) – Muhammed Mücahit Yılmaz |
Sayfa:90 |
|
|
|
Cinnetzede (Şiit) – Ahmet Güneş |
Sayfa:91 |
|
|
|
Yol (Öykü) – Hüseyin Kara |
Sayfa:92 |
|
|
|
S\ayıklamalar (Şiir) Yıldırım Vural |
Sayfa:93 |
|
|
|
|
|
HAZİRAN 2008 - KİTAP EKİ
Ruşen Hakkı ile Söyleşi AYŞE NALÂN 1
Cenin ve Ceset Ü.CAN SESSİZ 4
İdil Önemli ile Söyleşi SAİME AKAT 6
Belki Sessiz NURDAN DUMAN 8
Gülce Başer ile Söyleşi ÇAĞLAR DEMİRBAĞ 10
Ankaralı Olmak FÜSUN ÇİÇEKOĞLU 14
İstanbul Vedalaşmayı Bilmez REYHAN KOÇYİĞİT 16
Tozlu Raf DENİZ DURUKAN 18
|
|
|
|
|
|