|
|
AĞUSTOS 2007
|
|
|
Çizgi-yorum – Semih Poroy |
Sayfa:2 |
|
|
|
Nasrettin Hoca’nın Fıkralarını Hâlâ Niçin Seviyoruz? – Yusuf Çotuksöken |
Sayfa:3 |
Nasrettin Hoca hep emekçinin, ezilenin, zulüm görenin yanında. Pek çok fıkrasında kötü yöneticiler, ahlaksız kimseler, halka olmadık eziyetler çektirenler, sömürenler doğrudan ya da dolaylı bir biçimde eleştiriliyor. Bu yönüyle Nasrettin Hoca fıkraları, eski Yunan trajedilerine benzer bir işlev görüyor, bir tür katarsis (arınma) etkisi yaratıyor halkta. |
|
|
Felsefe Açısından Nasrettin Hoca – Sevgi İyi |
Sayfa:6 |
İnsanın, kendini ve dünyayı anlamlandırma ve zenginleştirme biçimlerinden biri olan sanatın, kendine özgü bir türü olarak yergi, özellikle toplumsal ve siyasal yaşamın vazgeçilemez bir eleştiri aracıdır. Temelde çok güçlü bir düşünme ve kavrama düzeyini barındırır kendinde. İşte Hoca’nın felsefeyle bağlantısı ve filozof kimliği buradadır. |
|
|
Folklorcu Gözüyle Nasrettin Hoca’ya Bakışlar – M. Sabri Koz |
Sayfa:8 |
Nasrettin Hoca’ya folklorcu gözüyle bakılabileceğinin bana en yakın gelen ilk örneğini yine Boratav’da buldum. Onun bir bildirisi, bu bakış açısıyla fıkraları ele almanın ne kadar yararlı ve ufuk açıcı olduğunu gösteriyor12. Metinler arası akrabalık ilişkilerinden, filolojik değişimlere, unutulmuş kimi kelimelerden yola çıkarak fıkraları anlamadan halk takvimi bilgilerine, İslâm hukukundan kimi deyim açıklamalarına yer veren bu yazı bize bu fıkralarda 700 yıllık bir kültür birimi yattığını ipuçlarıyla anlatmaya çalışıyor. |
|
|
Şiirler – Afşar Timuçin |
Sayfa:10 |
|
|
|
Nasrettin Hoca Menakıplarında Deyimler – Mustafa S. Kaçalin |
Sayfa:11 |
Nasrettin Hoca Lâtifeleri, Nasrettin Hoca çevresinde kümeleşen konuya onun adının verildiği, onun konu edildiği ince ifadelerdir. |
|
|
Nasrettin Hoca Fıkralarında Karşılıklı Alışverişe Dayalı Kültür Özelliği – Dilek Tunalı |
Sayfa:13 |
Aslında alışveriş ve pazarlık durumunun fıkralarda başat olması son derece doğaldır. Halihazırda Anadolu insanının zihniyetini ve yaşama biçimini belirleyen bu ilişki aynı zamanda gerek Anadolu, gerekse yakın coğrafyalardaki anlatı biçimlerinin oluşmasında da etkin bir rol oynar. |
|
|
Hıfzı Topuz ile Söyleşi – Öner Ciravoğlu |
Sayfa:19 |
Yarattığım kişiler gerçekte tanıdığım ya da yaşamış olan kişilerin bir sentezidir. |
|
|
Topuz, Başını Eğmeyenleri Buluşturdu – Irmak Zileli |
Sayfa:23 |
Başın Öne Eğilmesin’i okurken de Topuz’un hem gazetecilik yeteneklerini, hem tarihi birikimini görüyorsunuz. Bu iki özellik, edebiyatçı harcıyla buluşturulunca ortaya nitelikli bir belgesel roman çıkmış. |
|
|
Üç ‘Kırbaç’lı Şiir – İsmail Uyaroğlu |
Sayfa:24 |
|
|
|
Zıbın (Öykü) – İsa Çelik |
Sayfa:25 |
|
|
|
Ölümünden 50 Yıl Sonra Nurullah Ataç – Mustafa Şerif Onaran |
Sayfa:30 |
Eleştirmenin özgürlüğü, inandıklarından ödün vermemesi, gönül alma anlayışıyla da olsa, kiralık kalem haline gelmemesi diye yorumlanabilir. Yeterlilik yalnızca yetenek işi değildir. |
|
|
Tanpınar Şiirinde Aşkın Halleri – Selim Temo |
Sayfa:34 |
Tanpınar’ın pek çok şiirinde bir arzu nesnesi olarak “kadın” yarıçıplaktır. Ya giyiniyor, ya soyunuyor, ya da işini yapıyordur. Burada dikkat çekici olan şey, bu tür şiirlerdeki anlatıcının “edilgin” konumudur. Gerçekte Tanpınar şiirindeki pek çok anlatıcı için “edilginlik” belirgin özellik olarak öne çıkar, ancak burada katmerli bir edilginlik söz konusudur. |
|
|
Bir Yazar Büyürken: Ayla Kutlu ve “Zaman da Eskir” – Dilek Direnç |
Sayfa:39 |
Zaman da Eskir’de sadece bir yazarın bireysel tarihi değil, aynı zamanda bir kuşağın tarihi vardır. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde hayata başlayan, Birinci Dünya Savaşı ve ardından gelen Kurtuluş Savaşı’nın yıkım ve yorgunluğu hâlâ sürerken, girmediği bir savaşın rüzgârlarıyla sarsılan bir Türkiye’de çocukluk yıllarını yaşayan bir Cumhuriyet kuşağının tarihi. |
|
|
Perihan Mağden Romanlarının İkonografisi Cellat, Kurban ve Suçortağı – Hande Öğüt |
Sayfa:43 |
Modern dünyadaki tahmin edilemez kötülüğe, zaptedişe, bireyi istihdam eden, para getiren, birikimlerini gözeten ailenin, kurumların, toplumun sürprizleri karşısında içsel ve dışsal olarak parçalanmış bireyin bocalamasının yansıtıldığı kahramanlar, yaşamak istedikleri hayat ile onu olanaksızlaştıran şeyler arasındaki çelişkiler sonucu parçalanmaya devam ederler. |
|
|
Kültür Gündemi - Edebiyatımız Yeterince Gülüyor mu? |
Sayfa:49 |
Edebiyatımızda, mizahi (gülmece) unsurların giderek azaldığı ve ayrıca yeni gülmece yazarlarının da yetişmediği yönünde yaygın bir kanı var. Bu durumun edebiyatçıların giderek içe kapanmasından, toplumsal alanla yüzleşmekten kaçınmasından kaynaklandığı; böyle bir edebiyat ortamında Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü gibi topluma mal olmuş yeni gülmece yazarlarının yetişemeyeceği ileri sürülüyor. Öte yandan, Metüst, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz gibi; karikatür, tiyatro vb. alanlarda tanındıktan sonra gülmece türünde anabileceğimiz yapıtlar üretmiş ve geniş bir kitleyle buluşmuş isimler de var. • Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İbrahim Yıldırım, Necati Mert, Oğuz Demiralp, Ömer Lekesiz, Neşe Cehiz, Altay Öktem bu konuda görüşlerini ilettiler. |
|
|
Deneme Yazma Yordamı – Feridun Andaç |
Sayfa:54 |
Hayatın, yazının içinde birinin düşüncesinde denemeye yer açabilmesi için dış dünyaya, olup bitenlere bakması, daha çok da okuması, başka sanat disiplinleriyle ilgilenmesi, yolculuklara çıkması gerekir diye düşünüyorum. Bunlarsız denemenin kurulamayacağını bilenlerden yanayım dersem, bunu bir abartı olarak almamalı… |
|
|
Ne Kadar Yenisin Hayata (Şiir) – Veysel Çolak |
Sayfa:61 |
|
|
|
Şairin İnsan Psikolojisini Keşfi: Ece Ayhan – Enis Akın |
Sayfa:62 |
Ece Ayhan’ın özellikle 1973’te yayımlanan “Devlet ve Tabiat”taki şiirlerinin “solcu” saiklerle yazılmış olduğu yanılsaması “daha geniş bir okur kitlesince alımlanması” sonucunu doğurdu. Gerçekte şairin sınır tanımayan anti-sosyal eleştirisi, Ece Ayhan’a müttefik olarak çocuklardan ve belki bir de lümpenlerden başka kimseyi bırakmayacak bir noktaya kıstırmış, şiirini olmadığı kadar karartmıştı. |
|
|
Kertenkeleleri ve Matruşkaları Tüketmek – Melike Aydın |
Sayfa:66 |
“İki kalpli, iki başlı ama tek kuyruklu” bir kertenkele için bir aidiyetin varlığı asla bir diğerinin varlığına engel değildir, kertenkelelik aynı anda birçok kimlik olasılığıdır: |
|
|
Veda – Caudillo’nun Sonbaharı – Şebnem Şenyener |
Sayfa:70 |
Marquez’in yakın arkadaşı kumandan, karmaşık, yakışıklı, korkunç, gizemli olduğu kadar olağanüstü bir karakter. Babası İspanya’dan göçüp de Küba’da hedefi on ikiden vuran toprak ağası. Annesi bu ağanın karısını boşayıp da evlendiği hizmetçi. Karakterin peydahlandığı anda başlayan bu çelişki de babadan “uzun süren bir ayrılışın” hikâyesine dönüşüyor hayatının geri kalan kısmında. |
|
|
Ayşe Ece: Çeviri Eleştirisinde Yaklaşımlar – Mehmet Rifat |
Sayfa:75 |
Eleştiri Tarihinden bölümünün bu sayısındaki konuğu öğretim üyesi, çevirmen ve araştırmacı-yazar Ayşe Ece. |
|
|
Savaş ve Balık (Şiir) – Arif Erguvan |
Sayfa:81 |
|
|
|
İsmail Kadare’nin Romanlarında Avrupa, Türkler ve Türkçe – İclal Vanwesenbeeck |
Sayfa:82 |
Dil ve dinin Avrupa’ya ait olmak için katı birer kriter olmadığının savunulduğu bugün, tutucu bir eski Avrupa yaklaşımıyla Türkleri Avrupa sınırlarından uzaklaştırarak ülkesinin Avrupalı kimliğini yeniden yapılandıran Kadare, Avrupa ile Türkler arasına koyduğu duvar ile bu yapıyı ayakta tutmaya çalışmaktadır. Türkçeye ve Türklere olan düşmancıl yaklaşım göz önüne alındığında Kadare’nin Avrupa’sının aslında hiç akışkanlığı olmayan bir kavram olduğunu görüyoruz. |
|
|
Arkadaş Z. Özger’e ve Başka Şeylere Dair – Tahir Abacı |
Sayfa:85 |
Arkadaş Z. Özger’in erken ölümü, insani yönleri, şiiri konusundaki duygusallıklar anlaşılır olgular. Ancak bu durum, Arkadaş Z. Özger’den daha fazla politik ve kültürel etkinlikte bulunmuş ve şiirlerini hasbelkader ondan daha uzun yaşadıkları için daha ileri götürebilmiş adları dolaylı biçimde küçümsemek hakkını kimseye vermez. |
|
|
Paranoya(ğı)m Benim Biricik Sevgilim – Halûk Sunat |
Sayfa:87 |
‘Korku’ deyince akla hemen onun adı gelir: p-a-r-a-n-o-y-a. Hoş, muhtelif kertelerde seyreder olsa da, bir şekilde ‘kendilik’ sınırlarını örseleyen korkunun adıdır paranoya. Özduygumuzdur –neredeyse– ve fakat ismi, ne yazık, yine Yunanca: ‘para-noia’! Neyse; o kadar öteye sıçramayalım, ‘akıldışı korku’ diyelim biz ona. |
|
|
Yeni İmzalar – Enver Ercan |
Sayfa:89 |
Enver Ercan yeni imzalardan gelen ürünleri değerlendiriyor. |
|
|
Kahvaltı Sofrası (Öykü)– Özlem Tansal |
Sayfa:91 |
|
|
|
Evcilik (Öykü) – Kadri Kerem Karanfil |
Sayfa:92 |
|
|
|
Yan Etki (Şiir)– Metin Doğan |
Sayfa:93 |
|
|
|
Şiirler – Ali Timuçin |
Sayfa:94 |
|
|
|
Edebiyat Komiseri – Krimonolog Dr. Kemal Şahingözlü |
Sayfa:95 |
Varlık dergisinin Şubat 2004 tarihli 1157. sayısında Tenkit adlı bir kitap tanıtmış, o sıralar E dergisinde “Bu İşe Kim Bakıyor” adlı yazılar yazan sanal rakibim Ahmet Fırat Naim tarafından kıyasıya eleştirilmiştim: Sayın yazar, tanıttığım kitabı en gelişmiş kütüphane kataloglarında bile bulamadığını vurgulayıp, beni sanal kitap tanıtımı yapmakla suçlamıştı. |
|
|
|
|
AĞUSTOS 2007 - KİTAP EKİ
Seray Şahiner ile Söyleşi CEYDA DEMİRCİOĞLU
Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler KEMAL BEK
Umursamaz Uykucu AYSEL SAĞIR
Berrin Karakaş ile Söyleşi AYSUN YAVUZ
Ulviye Alpay ile Söyleşi DENİZ YALVAÇ
İzmir’de Üç Gün ve Bir Gece NURSEN AŞIR
Kar Merdiveni DİDEM ATAYURT
Osmanlı Türkçesi Sözlüğü TÜRKÂN YEŞİLYURT
Ve Rüzgâr ŞÜKRÜ SEVER
Aşk Bir Hayal HÜLYA SOYŞEKERCİ
İslam ve Modernite IRMAK ZİLELİ
Esmahan Aykol ile Söyleşi ERDEM ÖZTOP
Şiir Taşı MUSTAFA KÖZ
Tozlu Raf DENİZ DURUKAN
Yeni Yayınlar REYHAN KOÇYİĞİT
|
|
|
|
|
|